Teklif

6.4K 173 2
                                    

Doğular da bizimle izmire geldikleri için dengeler bozulmuştu ama o aptal Poyrazla yine aynı arabadaydık. Arabayı Doğu kullanıyordu ve yanındaysa Güneş benim bir yanımda Pusat otururken diğer yanımda Poyraz oturuyordu. Beni ortaya oturtdular neymiş en kısa benmişim peh. Üzerimde Poyrazın bakışlarını hissedince Pusatın onzuna yattım
"Pusatım gelince uyandır." O başını sallarken gözlerimi kapattım.
Gözlerimi ıslaklıkla açtığımda Poyrazın omzundaydım. Ah benim burda ne işim var. O beni mi öptü?Hemen ittim.
"Ne napıyosun ya."
"Hiç benim olanı öpüyorum."
"Ya ne senin olanı."
"Şşş sesiz ol bebeyim bak Doğu bize bakıyo. Yakalanıcaz."
Pusat
"Uyandın mı Kumsal. Bizde bu gün Poyrazlara gidelim diyoruz Eren geldi ya babamlarda orda işleri konuşuruz." Dedi
"Peki gidelim." Dedim ama Poyraz
"Zaten geldik hayır deme şansın yok." Dedi oflayıp arabadan indim kapıyı çaldığımda yine götten etek açtı.
"Kime bakmıştınız?"
"Sana değil. Çekil."
"Olmaz giremezsiniz." Ben sinirden tırnaklarımı geçirirken arkadan Ahmet amca geçti. Bu kızın görsel hafızası kötü lan bu ikinci gelişim. Bastırarak konuştum.
"Ahmet baba ah biz geldik."
Kız morarırken Poyrazlar da geldi. Poyraz fısıldayarak
"Kıza ne dedin morarmış."
"Kız mı?" Parmağıyla kızı gösterince
"Hıı götten etek mi?"
Kahkaha atınca ben de güldüm.
"Barıştık yani?"
"Defol Vuran." deyip koltuğa oturdum. Polat amca
"Merhaba Kumsalcım." Derken telefonum çaldı. Özür dileyerek açtım.
"Buyrun Halil bey."
"Kumsal hanım yarın için bir yemek var. Dönüş yaptığınız için aradım. Yaklaşık 3-4senedir çağırılıyoruz ama babanızın vefatından sonra yemek İzmirde olduğu için hiç katılamadık."
"Peki Halil bey orda olucam." Pusat
"Bi sorun mu var?" Dedi
"Yarın bir yemek varmış. Orda babamı temsil edeceğim." Dedim. Polat amca
"Sen de mi katılıyorsun?" Diye sordu. Ahmet amca devam etti
"Biz her sene katılırız."
"Şey sizin orda olmanız benim için daha iyi olucak sanırım." Dedim
Poyraz
"Ahmet abi yarın babamın arkadaşı olan reklamcıya gideceğiz. Kulüp için. "
"O adam mı?"
"Abi ya biz bişey buluruz. Ikna ederiz sonuçta reklam önemli."
"Haklısın peki siz bi bakın."
Sohbet ettikten sonra herkes yatmak için kalktı. Sedef abla(poyrazın annesi)
"Kumsalcım. En yukarı kat tadilatta o yüzden çok yerimiz yok sen Poyrazla yatıcaksın. Hem onu yatağı en rahatı." Dedi
"Ben Pusatla yatarım."
"Pusat Çiğdemle kalıyo. Burakla Doğu sevgilisiyle, Erenle Buğra , tabi Alevle de Aslı tek yer ora."
Çiğdemle Poyrazı düşününce Pusatla yatmaktadır vaz geçip onayladım."
"Peki."
"Sağdan üçüncü kapı." Dedi
Odaya daldığımda Poyraz baksırıylaydı. Onu arsızca süzdüm. Sonra onunla konuşmadığım gerçeği yüzüme vurunca dolaba ilerleyip bir t-short aldım ve sanki o burda değilmiş gibi soyunmaya başladım. Yavaşça. Bunun onu deli ettiğini biliyordum. T-shortü giydikten sonra arkamı döndüm. Baksırının üzerinden ufaklığını sıkıyordu. Geçip yatağa yattım. Yatak çökünce onun da yattığını anladım.
"Daha ne kadar çocukça davrancan."
"Çocukluk mu? Sabah beni yatak yerine Melihle oynaşırken bulsaydın?
Tıslar gibi konuştu.
"Sikerdim."
"Bende o organ yok iyi geceler." Deyip arkamı döndüm. Yaklaşık yirmi dakika sonra kollar beni sardı. Uyuduğumu sanıyordu. Ben de onun sıcaklığıyla uyudum.
Sabah Masal bizi kaldırdı. Poyrazı itip
"Bak yine sarılmış. Uzak dur benden ya sahiplencek başkasını bul." Dedim ve yataktan fırladım dünkü kıyafetleri giyip yemek masasına oturdum.
"Günaydın." Dedim herkesten farklı mırıltılar çıkarken Poyrazın gelmesiyle yemeye başladık. Polat amca ve Ahmet amca bana akşamki yemek için tiyo verirken şirket için de tavsiyelerde bulundu. Poyrazın
"Biz artık reklam işini halledelim." Demesiyle ben Pusat ve Poyraz masadan kalktık çıkarken anahtarı Doğuya verip benim eve yerleşmelerini söyledim. Çıkıp Poyrazın arabasına bindik. Konuşmamak için radyoyu açtım. Yabancı sakin bir müzik çalıyordu. Aradan yarım saat geçtikten sonra araba durdu. Çok büyük lacivert camlarla kaplı bir binaydı burası. İçeri girdik. İçerisi harikaydı. Bir köşede bazı kız ve erkeklerin çekimi yapılırken diğer tarafta tasarımlar, reklam fikirleri tasarlanıyordu ve tabiki beni en çok şaşırtansa bir adamın bir gurup kızı bağırarak kovuyordu.
"Ah şunlara bak şişkolar, cılızlar ah hiçbiriniz elbiseleri taşıyamıyosunuz. Ben tasarımların sahibine ne derim sizi nasıl manken yaptılar."
Bizi farkettiğinde yanımıza gelmeye başladı. Daha burda olduğunu yeni farkettiğim sekreter
"Bay Akdağ gerçekten meşgul olduğunuzu söyledim ama-"
"Tamam sus sus. Hoş geldin Poyraz gel oturalım." Dedi ve çekimlerin olduğu yerin karşısı işaret etti. Anladım ki asıl adamımız Caner Akdağ buydu.
"Evet Poyraz dinliyorum. Babanın hatrı için kabul ettim. Çok meşgulüm."
"Evet asıl konu. Bi bar için pasterler, afişler yapmanı istiyorum. Yani yani açılacak bu barı şimdiden meşhur etmeni istiyorum."
"Ah o iş kolay. Ama dediğim gibi meşkulüm."
"Hadi ama Caner bizden isteyecek bişeyin elbette vardır."
Caner elini çenesine götürüp sıvazladı. Sonra beni yeni farketmiş gibi baştan aşşağı süzdü ve çarpık bir şekilde gülümseyip
"Süper." Diye mırıldandı. Pusat
"Abi adam kafayı sıyırdı herhalde." Dedi Poyraza. Caner
"Peki kabul ama bu kız." Dedi beni göstererek. Poyraz kaşlarını çattı
"Eeeee."
"Onu istiyorum. Şu çarpık mankenlerin hiçbiri Yıldız firmasının kıyafetlerini taşıyamıyor." Dedi Poyraz hemen
"Hayır." Dedi
"O zaman bende meşgulüm. Daha manken arayacağım. Birazdan kontrole gelecekler ne diyeceğim?"
"Tamam kabul." Dedi hemen Poyraz
"O piçin annesinin tasarladıklarını giyemezsin." Dedi kafamda söylediklerini tarttım. Yıldız. Ulaş Yıldız. Ah
"Ne yani Ulaşın annesinin tasarımları mı?"
"Evet." Dedi
"Başka bi planın var mı Vuran."
"Yok ama- hem sen ne anlarsın mankenlikten. " sinirle ona döndüm
"Hah sen kurban ol benim vücuduma. Ben herşeyde harikayım. Kabul."
"Değil." Diye üsteledi.
"Kabul." Bu safer tıslarcasına çıktı kelime ağızından."
"Değil." Pusat
"Abi başka şansımız mı var?" Deyince derin bir nefes aldı.
"Kıyafetlerin kataloğunu getir bakalım." Dedi
Katalog geldipinde hayran kaldım.(multi.) ve akşama giyicem bir şeyim olmadığı geldi aklıma. Poyraz fısıltıyla
"Kumsal bunları giyebilirinsin ama sadece yatak odamızda."
"Yatak odamız."
"Evet sinin evdeki."
"Orası benim odam ve kabul edicem." Dedim. Poyrazı safer yüksek sesle
"Olmaz." Dedi ben de
"Kabul ama ben Salak değilim Caner. Biz reklamın parasını vericez ama mankenlik ne olucak. Şu elbise." Dedim kataloktaki 1.olan göğüs bölümü ip şeklinde gelen siyah kısa elbiseyi göstererek.
"Onu istiyorum. Bu gün bi yemek var. Onu giyicem." Dedim. Poyraz ile Pusat pes etmiş beni dinliyorlardı. Caner
"Bak benim tasarımcıyla konuşmam lazım yani yoksa-"
Sözünü kesen Ulaş oldu.
"Neyi."
"Ah Ylaş bey elbiselerden birini giymek istiyor. Karşılık olarak."
"Ne yani. Bu elbiselerin mankenliğini Kumsal mı yapıcak."
"Ben tanıştığınızı bilmiyordum. Hiçbir manken tam olarak taşıyamıyor elbiseleri.Istedikleri reklam karşılığında ben de teklif yaptım." Dedi
"Güzel. Ne istiyosa alabilir. Ona koleksiyon feda olsun."
"Saçmalama Ulaş sanki kendi çiziyor."
"Olsun be güzelim. Ben senin için yeni koleksiyon bile hazırlatırım." Dedi. Poyraz
"Lan Ulaş siktirtme ebeni." Dedi
"Tamam sakin olun. Şu saçma işi yap ve bitsin anlatabildim mi. Ben model değilim mimarım ve uğraşmam gereken iki şirketim ve yeni açılacak bir barım var. Oyalama beni." Dedim Caner şaşkınlıkla
"Mimar mı?" Dedi
"Kumsal Çağlar."
"Çağlar holdink vay canına. Hiç bir holdink sahibiyle çekim yapacağım aklıma gelmezdi." Dedi ve beni arkaya gönderi. Saçım ve makyajım bitince öncelikle siyah derin göğüs dekolteli bol mini bir elbise giydim.
"Bacak bacak üstüne at." Dedi (pozların çoğu fotoraftakiyle aynı.)
Poyraz araya girip göğüslerimi kapattı.
"Ya ne yapıyosun."
"Olmaz her yerin gözüküyo."
En sonunda bir kez daha karışırsa teklifin iptal olduğunu söyleyerek oturtdular. Pusat zaten burdan gideceğimiz için takım elbiseleri getirmiş Ahmet babam arayınca da gitmek zorunda kalmıştı. Birinci çekildiği için ikinciye geçtim. Yine siyah bir elbiseydi. Deri mini elbiseyi giydim ve straplez göğüs bölümünden tutum. Gözüm Ulaşa kaydığında beni izleyen gözlerinde hayranlık vardı. Üçüncü elbise beyaz çok kısa sayılmayan ve ideal göğüs dekolteli bir eldiseydi. Ucundan tutarak bir poz verdim. Sırada derin bir yırtmacı olan uzun kırmızı bir elbiseydi ve bu fotorafı bir erkekle çekinmem gerekiyordu ve Poyrazın itirazları sonucu onunla çekilmem kararı alındı. İçeriden çıktığında o mankenlere taş çıkaran tapılası vücuduna tamamen yapışan bir gömlek ve altına da dar siyah kumaş bir pantılon vardı son olarak da takımı tamamlayan siyah ceket. Ceketi tek eline alıp omzundan sarkıttı. Diğer elini belime sararken benim iki elim kaslı vücudundaydı. Ben yukarı o aşağı bakıyordu ve tam yüz yüzeydik. Onu öpmemek çok zordu ve dekolteyi öne çıkarmak için ona hafif doladığım yırtmaçlı bacağım işi daha da erotik bir duruma sürüklüyordu.
"Tamam." Duyduğum sesle ondan ayrıldım. Fotoraf çekilmişti. Hemen sıradakini giydim. Çiçekli tulum ve hırkaydı. Iki dizimin üzerine çöküp hırkanın omuzlarını düşürdüm. Poyrazda kendi koyu lacivert takımını giymişti. Bu safer bir büstiyer ve etek giyip altına etek giymiştim.Elimi belime koyup sıradan bir poz verdim. Yine siyah derin yırtmaçlı ve göbek bölgesi iki yandan açık bir elbise giyip düz bir şekilde çekildim. Geciktiğimiz için hızla başka bir elbise giydim kırmızı mini ve dardı. Ellerimi birbirine başlayarak bir poz verdim. Son olarak bu gece giyeceğim göğüsü şeritler halinde olan siyah mini elbiseyi giyip yere oturdum. Tek bacağımı kırıp diğerini uzattım. Çekim bitince hemen arkaya geçtim. Saçım zaten dalgalıydı. Sadece rujumu silip siyah bir ruj sürdüm ve üzerini kırmızıyla geçtim. Çok öpülesi duruyodu. Dudağımı dişleyip Poyrazın yanına gittim. Dudaklarıma bakıp yutkundu. Arabaya binince
"O ruhu sil." Dedi sinsice güldüm
"Niye?"
"Öperim."
"Biz arkadaşız."
"Değiliz sen benim arkadaşım olamayacak kadar güzelsin."
"Kapa çeneni."
Yine kendi kazdığım kuyuya düştüm sesiz bir yolculuktan sonra durduk. Vale kapımı açtıktan sonra Poyrazdan anahtarları aldı. Kapının önünde adlarımızı verip geçtik. Tam restorana girerken Poyraz kolunu uzattı. Gülerek koluna girdim. İçimde çok güçlü bi ses onu affet diyo ama çabalamalı. İçeri girdiğimizde pek çok kişinin dikkatini çekmiştik. Pek çok erkek beni kızlar ise Poyrazı beyeniyle süzüyordu. Masaya gelince Poyrazın yapmadığı ve yapmayacağı kibarlığı Pusat yapıp sandalyemi çekip göz kırptı. Polat amca tebessümle
"Şimdiden ilgiyi çektik. Birlikte geleceğinizi bilmiyorduk." Dedi
"Şu reklam işini hallettik." Dedi Poyraz.
"Nasıl ikna ettiniz Caner'i oğlum." "Pahalıya patladı. Mankenler çuvala girmiş gibi Kumsalı kullandı." Emre
"Kumsal bi de manken mi oldun."dedi
"Emre bilirsin ben her konuda mükemmelim ama şu Caner kabul etsin diye ve üzerimdeki elbise için." Dedim
"Giymesen de olurmuş." Dedi
"Of Emre bi de sen başlama." Dedim bu arada bir adam masaya geldi.
"Polat, Ahmet merhaba deyim dedim. Bir de şu küçük hanımı merak ettim. Poyraz kız arkadaşın mı? Pek olmaz ama." Diye iğneledi. Ahmet babam hemen savundu.
"Tehsişin sana kasın Yunus. O buraya Çağlar Holding'i temsil etmeye geldi." Dedi Yunus
"Kemal'in vefatından sonra ilk katılım. Böyle birinin temsil etmesi. Bilemiyorum."dedi
"Babamın mirasını benden iyi temsil edebilecek kimse yoktur Yunus bey. Ve bu küçük dediğiniz kız şirketin başına geçtiğinden beri geliri ikiye katladı. Bence siz kendinizi değerlendirin." Dedim
"Kumsal. Kumsal Çağlar."
Ben onayladıktan sonra sahneden gelen sesle Yunus bey masasına gitti.
"Evet bayanalar ve baylar. Bu gün üç büyükler tekrar bir arada uzun bir süreden sonra Çağlar holding de yemeğimize katladı. Tabi kimse gelmeyeceği için her zamanki gibi Emir Soylu başlatıcak bu yemeyi. Bilindiği gibi bu yemeyin asıl iki nedeni bütün iyi şirketlerin bir araya gelmesi ve velihatların tanışması." Diyerk sahneden indi
Emir denen çocuk benimle yan şarkısını bana bakarak söyledi ve yanımdan geçerken göz kırptı. Pusat sağlam bir küfür savurdu ve Poyrazla ikisi kalkalken kollarından tuttum.
"Çocuklar saçmalamayın." Dedim Emre
"Vay be Kumsal ve örnek davranışlar." Dedi bu safer ben kalktım.
"Bana göz kırptı ben oyuncak o gözü." Dedim Emre
"Bi an ben de dünyanın sonu geldi sanmıştım. Dedi
Bu arada Poyraz kimseye bir şey demeden kaktı ve sahneye ilerledi.
***POYRAZDAN***
Sahneye giderken arkandakilere şaşkın bakışları umursamadım. Ah be ufaklık şimdi de afettme de görüyim dedim ve seçtiğim şarkının melodisinin girmesiyle şarkıya başladım

O bende bende gizdi.
Kimse bilmezdi.
Bende ki onu kimse göremezdi.
Sanki hayali ve yanımda yoktu.
Ama yokluğu ne kadar da soğuktu.
Gözleri öyle derindi.
Ve bilmiyordu onda nasıl kaybolduğumu.
Belki değil hiç tanımıyordu.
Beni koybolup da kendimi onda bulduğumu.
Bilmiyordu.
Benimse bildiğim.
Benim olmayacak bi kadını sevdiğim.
Geceler bana yorgan.
Ama yok ki yanıma uzanıp uyuyan.
O kadını arıyorum.
Hiç benim olmayan.
Bu kalbim yine hüsran.
Düşünürken onu cannetim sanki şu an.
O kadını seviyorum.
Hiç benim olmayan.
Aslında bir nevi bizi anlatıyordu. Tek farkım benimdi ve bunu kimse değiştiremezdi. Sahneden inip yerime oturdum. Herkes şoktu. Kumlsa tatlı tatlı sırıtıyordu. Yanındaki yerimi alınca elini bacağımın üzerine koydu. Telefonu gösterince cebindeki telefonu çıkardım.
----- ------------ --------
~KÜÇÜĞÜM~
Affedildin sahip
----- ----------- --------

Sert SahipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin