Ortak

6.2K 196 7
                                    

Multi media: Kumsalın kendi evi ve Poyrazın pek kullanmadığı kendine özel evi
"Ee Kumsal sen ne durumdasın elimizde hangi işler var."
Dedi Polat amca hala Poyrazın şarkısının etkisindeyken.
"Şu an elimizdeki en büyük proje Amerika projesi Polat amca."
"Güzel.peki ne zaman işleri tam devir alıcaksın."
"İşler zaten bende bana sorulmadan adım atılmıyor sadece yönetimi Halil beyde. Babamın mirasını çöpe atıcak değildim ya. Önce okulu bitirmeliyim." Dedim sadece gülümsedi ve oğluna döndü.
"Sana nerden esti Poyraz. Bunca yıl burda şarkı söylemedin şimdi ne değişti."
"İçimden geldi." Kendimce mutluluğumu belli etmiyerek önümüze konan kırmızı şarabı yudumladım. Ahmet amca arkamda bir ile konuşuyordu. Ismimin söylenmesiyle dikkat kesildim.
"Kumsal bak bu Serdar bey. Uzun süredir dostum kendisi." Arkamı dönünce gördüğüm tanıdık simayla gülümsedim.
"Kumsal!"
"Serdar amca sen ne yapıyorsun burda."
"Ee kızım şirket için başka neden olsun." Konuşmamızı Ahmet amca böldü.
"Tanışıyormusunuz?"
"Ah hani anlatmıştım ya Ankara'da kazanılan ihaleden sonra barların olduğu sokakta saldırmışlardı. Kumsal olmasa hastaneliktim." Ahmet amca şaşkınca bakarken arkadan bir çocuk elini uzattı.
"Ben can. Babam seni anlata anlata bitiremedi. Ama karıştırmadığına eminmiyiz sen biraz fazla küçüksün." Can 'küçük' diyince Poyrazın kaşları çatıldı ama cevap hiç beklenmeyen birinden geldi.
"Ayrıca benim kardeşim Can." Deniz. Deniz buradaydı.
"Deniz sen ne yapıyosun burda abi." Deniz kolunu omzuma attı.
"Kardeşime eşlik ediyorum." Dedi
"Abi pardon ya kardeşin olduğunu bilmiyordum."
"Ha yani Deniz benim Abi'm olmasa-" sözümü Serdar amca kesti
"Can tamam sinirlendirme Kumsal kızımı sinirlenince pek hoş şeyler olmuyor. Deniz ,oğlum sende hoş geldin Kumsalın abisi olduğunu bilmiyorduk."
"Hoş buldum. Hadi ama şu benzerliğe bak elbetteki benim kardeşim. Başka kimin olucaktı."
"Ah haklısın ilk tanıştığımızda da içimden aynen bu geçmişti. Kişilikleriniz çok benziyor." Serdar amcaların da bize katılmasıyla koyu bir sohbet başladı. Ortam çok sakindi ve sadece yapmacık kahkahalar dolduruyordu içeriyi. Sağ tarafımda Abi'm otururken sol tarafımda Poyraz oturuyordu. Tek eliyle şarabını yudumlarken diğer eli bacağımın üzerindeydi. Ben de artık sıkılmışlıkla şarabımdan bir yudum daha aldım. Deniz ayağa fırlayıp elini uzattı.
"Dans edelim mi?"
"Deniz saçmalama herkes oturuyor."
"Hadi ama güzelim ne zaman diğerleri gibi olduk?"
Dedi etrafını gösterirken. Ben de dudaklarımı büzdüm.
"Sanırım hiçbir zaman."
Deniz'in elini tutup piste çıktım. Elimin tekini omzuna atarken Deniz diğerini nazikçe tuttu. O aptal flaşlar patlarken Deniz beni döndürdü ve elini belime koyup.
"Bence bu kadar gösteri yeter." Dedi ve masaya yürüdük. Poyraz
Elini bacağıma yerleştirip fısıldadı.
"Küçük. Otur oturduğun yerde. Dikkat çekmen hoşuma gitmiyo." Gülümseyip bende tek elimi bacağına koydum. O irkilirken ben masadaki konuşmaya kulak kesildim. Galiba bu adam yeni gelmişti. Tanıdık değildi.
"Ee Polat çalışmalar nasıl gidiyor. Yerinde olsam şimdiden çekilirdim. Benim karşımda hiç şansın yok. Seni iflasın eşiğine sürüklemek istemem ah ya da pek umurumda değil." Adamın söyledikleriyle sinirle kaşlarım çatıldı. Soran gözlerle Poyraza döndüm. Omuz silkmekle yetindi. Belliki onun da haberi yoktu. Sinirle adama döndüm.
"Hadi ama o kadar mı iyisin. Ben neden ismini duymadım." Dedim alaylı hem de fazlasıyla sinir bozucu alaylı gülümsemeyle." Bu safer Polat amca gevşeyip gülerken adamın sinirle kaşları çatıldı.
"Ah siz kim oluyorsunuz küçük hanım."
"Şey aynı şeyi ben sorucaktım.
"Lütfen önce siz tanıtın kendinizi."
"Kumsal." Dedim sadelikle. Asıl merak ettiğinin soy adım olduğunu bildiğim halde.
"Yani kayda değer bir soy adınız yok."
"Yani sizin var." Dedim alaylı ve kendinden emin bir tonda.
"Siz kimsiniz küçük hanım."
"Ah lütfen ben kendimi tanıttım. Sizi tanımak istiyorum. En azından biraz tanınmış olursunuz. Ne demişler hayellere adım adım ulaşılır." Poyraz,Abi'm Canve Pusat artık kendini kasmayı bırakıp gülüyordu. Diğerleriyse saygı çerçevesinde çıkmamaya çalışarak kıkırdıyorlardı.
"Mehmet Korkmaz." Dedi
"Yani? Bundan ne çıkarmalıyım."
"Ah küçük hanım bu özgüven nereden geliyor merak ediyorum."
Azımı açıcakken bizimkiler sözümü kesti.
"Aman sakın geçenki yorumunu yapma." Masummuş gibi ellerimi kaldırdım. Muzip bir şekilde.
"Hadi ama çocuklar." Dedim Pusat göz devirirken Poyraz güldü. Bu arada telefonum çaldı ve özür dileyerek açtım. Aslında masadan uzaklaşacaktım ama Poyraz bunu anlayınca bacağımdaki elini sıkılaştırdı.
"Efendim Masal."
"Ya Kumsal Burak evi yakıyodu ya." Korkuyla kaşlarım havalandı.
"N-ne bişeyiniz var mı?"
"Şey yok ama ev ah gelseniz daha iyi olucak."
"Tamam tamam ben yani biz hemen geliyoruz." Telefonu kapatıp. Abi'm ve çocuklara hitaben konuştum.
"Şey sizinle kalmayayı çok isterdik ama biz kalkmalıyız." Bizimkilerin kaşları çatılırken Ahmet amca "Bir şey mi oldu kızım." Dedi
"Oldu oldu ama bu olan olucakların yanında hiç be Ahmet amca. Şey biz kalkalım." Dedim ve hemen ayaklandım. Dakikalar sonra gazatecileri geçip arabaya binebilmiştik. Poyraz
"Ne oldu." Diye sordu. Arabayı son sürat benim evime sürerken
"Burak evi yakmış." Aynı anda üç farklı sesten aynı kelime çıktı
"Ne!!"
"Ah Masala süpriz yapıcaktı ama sonuç hüsran."
Eve vardığımızda durum vahim değildi ama içinde yaşanacak kadar da değildi. Hayretle eve baktım ve bağırdım.
"Burak kaç ecelin olucam."
**2 GÜN SONRA**
"Kumsal, kumsal kalk gitmemiz gerek." Pusatın sesiyle uyandım. Evet iki gündür Maşallah burada kalıyoruz. Eve adam çağırdığımızda üç hafta içerisinde tamamen eski haline döndürebileceklerini söylemişlerdi. Doğrulup saate baktım.Saat öğlen 3 tü dün gece son iki günde yeni barın işleri ve reklamıyla uğraştığımızdan eve çok geç geliyorduk ve bu gidişle bar bir kaç aya açılacaktı. Uyku mahmurluğuyla kalkıp Pusata baktım. Yüzünde çok değişik bir ifade vardı.
"Hemen hazırlan aşağıdayız." Dedi
Hemen altıma siyah kısa yüksek bel bir şort ve üzerime sadece göbeğimin minicik bir yerini açık bırakan beyaz çiçekli şeffaf bir büstiyer giydim üzerineyse çok ince yarım kol şortun boyuna kadar gelen uzun bir hırka giyip hızla aşağı indim.
"Poyraz dışında herkes buradaydı beni görünce ayaklandılar. Pusat kısaca
"Arabada konuşalım." Deyince sustum. Tanrım ne oluyordu böyle. Arabaya bindiğimizde Pusat konuşmaya başladı.
"Hani şu geçen dalga geçtiğin adamı hatırlıyormusun." Dedi
"Evet,evet Mehmet Korkmaz." Diye hatırladığımı belirttim.
"Ihale bu gündü. Adam ihaleyi almış. Poyrazlar zor durumda."dedi hayretle gözlerim büyüdü önce sonra konuşamadım. Koskocaman bir sessizlik kapladı içeriyi. Poyrazın ne durumda olduğunu düşünmek bedenimde bir titreme etkisi yarattı. Arabanın durmasıyla hemen kendimi içeri attım. Danışmadaki kadına yürüdüm.
"Poyraz ve Polat bey neredeler." Kadın beni daha önceden gördüğünden hemen cevap verdi.
"Toplantı odasındalar efendim." Baş selamıyla onu onaylayıp asansöre yürüdüm. Bizimkiler de yetişmişti zaten. Asansör 6.kata geldiğine dağir melodik tik sesini duyunca kendimi hemen toplantı odasına attım. Poyraz ve Polat amca yıkılmış duruyorlardı. Poyrazın yüzü kalbimi acıttı. Odada birkaç finans uzmanı ve avukat vardı. Hemen Poyrazın yanına geçtim. Polat amca konuştu.
"Ayakta durmamıza imkan kalmadı." Dedi elindeki kağıtları göstererek. Olabildiğine kısık ve çekingen bir ses tonuyla konuştum. Zaten dokunsalar ağlayacaktım.
"Şey Polat amca bir de ben bakabilirmiyim." Poyraz bana bakıp acı ama yamuk bir şekilde güldü. Polat Amcaysa sadece kağıtları uzattı. Hızla kağıtları incelemeye koyuldum. Haklıydı. Maddi zarar çok ve kaldırılamszdı. Hiçbir şey bunu karşılayamazdı. Ama bir proje vardı ki zararı kapatsa da karşılayacak ne bütçe ne de adam vardı. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Herkes delirmişim gibi bakıyordu.
"İşte bu." Dedim elimi projenin üzerine koyarken.Polat amca baktı ama umutsuzdu
"Bütçe gelirimiz bunu karşılamaz. İşten çıkaracaklarımız, tazminatlar."
"Polat amca birkaç kişiyi işten çıkarı-"
"Kumsal kimsenin hakkına giremem."
"Girin diyen yok zaten ben buna transfer diyorum. Konuşurlarken duymuştum en son geldiğimde. Ailesi Ankara'da olup çalışarak onlara bakmak için burda olmak zorunda olanlar var. Bence biz onları orda benim şirketime transfer etsek balıklama atlarlar. Böylelikle bütçeyi kısarız."
"Diyelim ben bunu kabul ettim ki yine hiçbir şey kurtulmuyor. Bütçe olmadığı gibi çizim ve kurgu yapıcak, onların istediğini onlara verecek çalışanım yok. Mehmet bunu düşünerek iyi bir teklifle onları da yanına almış.Ayrıca zaman bile kısıtlı."
"Biraz sabredin oraya da geliyorum. Çizim, kurgu hadi ama Poyraz ve benden iyi çalışan bulabilirmisin." Dedim göz kırparak ve devam ettim.
"Hem çok para da istemiyorum. Benimle ortak olsanız, şirketleri birleştirsek yeter." Dedim biliyorum bu işten benim aleyhime bilet yoktu. Hafsa başaramazsak ben de en azından İzmir'deki şirkette maddi sorun yaşardım ama şu an Poyrazın gözlerinde oluşan parıltı ve umut buna değerdi. O. O çok güzel bakıyordu.
"Kumsal bunu senden isteyemem. Bu hem senin şirketini tehlikeye atar hem de o proje yüzünde günlerce ve günlerce uykusuz kalırsın. Sonuç vereceğine bile emin değiliz. Hem açıcağınız bar falan bu çok zor."
"Ah her zaman ne demişimdir ben zor benim için çocuk oyuncağı, imkansızda zaman alır." Pusat hem fikri sevmiş hem de artık bir çözüm olduğu için oramı yumuşatmak adına
"Bayan ego konuştu." Diye dalga geçti. Ahmet Amcaysa onu takmayıp.
"Kumsal haklı denemelisiniz. Hem gayet cazip bir teklif Poyraz ve Kumsal onlar yaşlarına göre fazla Olgun ve zekiler. Bence bu işin altından kalkarlar." Dedi ben de
"Ayrıca benim yanımda kimse yokken Amerika projesi için yanımda Poyraz vardı." Diye belirttim. Ona daha önceden olan minetdarlığımı belli ederek. Polat amca ise soran gözlerle oğluna döndü. Poyrazsa sadece bana bakıyordu. Gözündeki şey hayranlıkmıydı. Ben onun görüntüsüne dahi taparken o bakışları utançlar kafamı çevirdim. Poyraz da
"Harika bir fikir." Dedi gülerek
"Bizim kime ihtiyacımız var ki birlikteyken. Yapabileceğimize eminim." Dedi Bizim ah evet biz onla mükemmeldik. Polat amcanın onayıyla Halil beyi arayıp durumu anlattım ve derhal gerekli kağıtlarla Vuran Holding'e gelmesini söyledim. Herkes rahat bir nefes alırken biz Poyrazla gerekli kağıtların çıktısını ve orjinallerini almak adına Poyrazın odasına gittik. İçeri girdiğimizde Poyraz beni kapıya yasladı ve özlediğim taptığım nane ve sigara tadı dudaklarına yayıldı. Stresten oldukça fazla sigara içtiği belliydi. Ama o kadar nazik öpüyordu ki. Benden ayrılıp bir süre yüzüme baktı ve saçımı kulağımın arkasına koydu. Umut olduğu için rahatlamıştı ama maskesi yüzünde değildi. Artık bana karşı maske takınmıyordu ve korkuyordu. Ona sıkıca sarıldım bir anda. Saçlarından geçirdim ellerimi. Yumaşacıktılar çok çok güzel kokuyorlardı.
"Korkma! ."Dedim
"Mehmet Korkmaz kime bulaştığını bilmiyor. Onu buna pişman edicez. Biz. Eğer istersen kimseyi karıştırmayız." Dedim
"Biz." Dedi o da
"Sen ve ben mükemmeliz ama biz olduğumuzda kusursuzuz. O adamı bunu yaptığına pişman edelim." Diye devam etti.
"Edicez!" Dedim kararlı bir sesle. Poyraz gerekli şeylerin dökümanını alırken ben de masaya oturdum. Sürekli gözü bana kayıyordu. Sonunda yazıları Yazıcı'ya verip beni kendi önüne çekti.
"Ah Kumsal. Ilk seni ne zaman bu masanın üzerinde hayal ettim biliyormusun. Ilk şirkete geldiğin gün. "
Bu arada elleri çok dar olmayan kısa şortumun bacak bölümünden içeri girmişti.
"Sekreterim aynı bu şekilde burda otururken onu kovdum. O an bunu ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin. Ama onunla değil seninle. Sana başlarda takmıştım kafayı seni birkaç hafta tanımama yetmişti. Dedim ya her istediğimi alırım diye. İşte burdasın. Benimle, masanın üzerinde." Elini yavaşça çıkardı ve bu safer sadece niyete koyma ihtiyacıyla bacaklarımın üzerindeydi. Güldüm ve küçük bir öpücük kondurdum dudaklarına.
"Dedim ya ben yanındayım. Her ne kadar beni kırsanda."
"Kırıyorum değil mi?" Dedi sanki daha çok kendine sorar gibi
"Baksana piç kuzenim bile tatilini yapıp gitti. Ama çoktan duymuştur şirkete olanları. Şu arkadaşın Doğu bile arayıp yapılacak bişey var mı yardımımız dokunursa gelelim dedi."
Onu neşeledirmek adına gülerek masadan zıplayıp kalktım. Hadi sahip çabuk ol birleştirmemiz gereken bir şirket, yetiştirmemiz gereken bir proje var. Dedim birlikte içeri geçtik Halil bey buradaydı. Herşey hallalduktan sonra Halil bey tekrar sordu.
"Eminmisiniz Kumsal Hanım."
"Hiç olmadığım kadar." Dedim ve saatlerdir üzerinde çalışılan kağıda imzamı attım. Polat amca
"Siz projeyi yapsanız yeter. Burayı ben hallederim.Adam resmen imkansızı istiyo. Bütün ayrıntılar dosyada ve bu bizim son şansımız. Sadece biz batmayız. Peşimizden Kumsalı da sürükleriz. "Dedi
"Önce onları etkilemeliyiz sonra taslaklar ve en son olarak da asıl çizimler. Üç tane toplantı olucak ve birincisine iki şirket daha katılacak. Yani ilk toplantıda etkileyemessek iki ve üçüncü toplantılar zaten olmayacak." Tamamladı. Poyraz gerekli dosyaları ,çizim aletlerini,özel kağıtları gerekli olucak herşeyi topladı.
"Baba ben Kumsalı da alıp benim şu arada gittiğim evime gidelim diyorum. Orası sesiz ve fazlasıyla ilham verici. Hem daha kesintisiz ve verimli çalışırız." Dedi Polat amca onayladı. Artık şirkette olmanın bir anlamı olmadığına karar verip bizimkilerle bir Kafe'ye oturduk.
"Ee abi ne yapıcaksınız." Dedi Buğra
"Adamları etkiliycez." Diye cevapladı onu Poyraz Pusat
"Kumsal bara da ben bakarım. Zaten sen çizimleri verdin renkleri ve düzeni hallettin. Sıkıntı olursa ben hallederim başında da dururum." Dedi ben de onu onaylayan mırıltılar çıkardım. Çok yorgundum. Gece zaten geç gelmiştim. Stres beni çok etkilemişti. Poyraz
"O şerefsiz yüzünden neredeyse şirket batıyor." Dedi. Burak
"Peki abi o adamı ne yapıcaz. Hile yaptığı belli yoksa kaybetmeniz imkansızdı."
"Biz Kumsalla halledicez. Siz karışmayın." Dedi Poyraz birşeyler yedikten sonra Poyrazla Pusatlara gittik ve kıyafetlerimi aldık. Neyseki sadece Mutfak ve salondaki eşyalar zarar görmüştü ev yandığında. Poyrazın orda kıyafeti olduğu için direk oraya sürdü arabayı. Ev şehre 1,5saat uzaklıktaydı. Güzel bir ormanlık alanın içinde tek katlı ama iki katın genişliğinde havuzlu( multi) harika bir evdi. Poyra elimden tutarak eve çekti beni. Dosyaları tezgaha koyduk. Bu arada Poyra beni belimden tutarak tezgaha oturttu beni o kahve yaparken ben de önce rakipleri tanımak adına toplantıda bulunacak şirketin dosyasını açtım. Birinci şirket Dinçer holdingdi evet güçlüydüler ama bizim kadar olamazdı. Ikinci şirkete geçtim. MK HOLDİNG (Mehmet Korkmaz) açtığımda şaşkınlıktan kala kaldım. Kahveleri getiren Poyraz iki bacağımın arasında durdu ve dosyaya baktı. O an ikimizin de aklından aynı şeyler geçti. Ikimizin suratında o acımasız ifade geçti. Ama bu ifadeyi o kelimelere döktü.
"Kolla kendini Mehmet Korkmaz. Kimin iyi olduğu kadar acımasız olduğunu şimdi göreceksin." Sonra elini hemen göğüsümün üzerinde olan döğmede gezdirdi.
"'Acıma yoksa acımasak duruma düşersin'" diye tamamladı
Arkadaşlar kitabı çok okuyan yok ve ben bu kitabın sonunua aklımda karar verdim birkaç bölüm sonra final yapacağım . Kaç bölümde tamamlarım bilinmez ama final hazır ve yapıcam. Ama yeni bir kitaba başlayacağım aklımda yeni bir kurgu var. Okuyanlara çok teşekkür ederim:)

Sert SahipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin