Yurtdışı

7.9K 203 7
                                    

Okulun kantininde kahvemi yudumluyordum. Siktiğimin uykusu gelmediği için erkenden kalkıp okula gelmiştim. Şimdiyse tek başıma oturduğum masada kendime gelmeye çalışıyordum. Sandalyem çekildiğinde gelene bakmak için kafamı kaldırdım. Karşımda esmer kıvırcık saçlarıyla ilgi çekici bir çocuk oturuyodu. Çocuğa daha dikkatli baktığımda onu tanıdığımı fark ettim.
"Yekta abi?"
"Naber fıstık?"
"Senin burda ne işin var?"
"Ee sen taşınınca biz de baktık olmıycak ben de kaptım Masalı geldim. Aslında kapamadım. Yani ben evi falan tutmak için geldim. Masalın da son bi sınavı kalmış. Sonra o da gelicek. Senin yanından döndüğü gün çok üzgündü. Pusatın da burda olduğunu duyunca ben de çenesini kapatsın diye buraya taşınmaya karar verdim." Sonra uzanıp yanağımı öpecekken sandalyem geri çekildi. Poyrazı görünce başta çok şaşırdım. Sonraysa açıklamaya başladım
"Ah Poyraz bu Yekta abi hani şu geçen gelen deli var ya sizin de çok sevdiğiniz onun abisi. Buraya taşınıyorlar."
"Eee süper gurubumuzdaki sürtük olmayan kız sayısı ikiye çıktı." Dedi ve kısık sesle devam etti
"Hem nasıl sevmem ki o bizi destekliyor."
Yekta abiyle sohbet ederken zil çaldı. Yekta Abi'den izin isteyip sınıfa çıkmaya başladık. Sıraya oturduğumuzda Burak arkasını döndü.
"Kanka bu halin ne ya ne üstün düzgün ne yüzün. Hani arkadaşlarımla tanışçaktın."
"Merak etme rolün hakkını vereceğim. Sadece uyuyamadım ve çok yorgunum. Yanımda kıyafet var." Dedim hoca sınıfa girdiği için Burak önüne dönmek zorunda kaldı. Poyraz da bana dönüp
"Neyin var?" Dedi
"Galiba seninle yatmaya alıştım." Ne yalan söyliycek hâlim yok ya öyleydi. Ne demişler alışmış kudurmuştan beterdir. Çarpık bir gülümseme bahşedip kollarını belime sardı ve kendine çekti. Başımı göğsüne koyduktan sonra gözlerimi kapattım.
"Uyu küçüğüm. Nasılsa yarın beraberiz. Amerika'da çok güzel bir oda tutum bizim için. Toplantı dışındaki zaman bizim."
Son duyduğum cümleler bunlardı. Yüzümde bir tebessümle uykuya daldım.
Dudağımdaki baskıyla gözlerimi araladım. Baskı sebebinin Poyraz olduğunu anladığımda bir panik dalgası bedenimi sardı. Neyse ki sınıfta sadece bizim gurup vardı ve bize bakmıyorlardı. Hala aynı şekilde uyuduğumu gördüm. Pusat
"Oh sonunda uyandı." Dedi Poyraz
"Sonunda ya Pusat kalkma uyusun diye rica etti kız okul bitti yeni uyandı. Kolum çöktü lan." Dedi hep beraber aşağı inerken ben üzerimi değiştirmek için spor salonuna iniyordum. Tam onlardan ayrılcakken Poyraz kolumu tutup
"Çok güzel uyuyosun." Dedi ve bizimkilere yetişti. Ben de hemen üzerime sırtı full açık ince epil epil beyaz bir elbise giydim. Sonra hızla makyajımı yapıp beyaz platform topuklularımı giyip bahçeye indim. Yaklaşım on beş dakika sonra bir Kafe'ye vardık. Anladığım kadarıyla bar ve kafe karmasaydı. Tüm gurup bizim yaşlarımızda taş gibi çocukların ve sürtüklerin olduğu bir masaya yürüdük. Neden hepsi sürtük ki? Sonra neden Kumsal erkeklerle takılıyor. Masaya varınca bi çocuk kalkıp Poyrazın yanına geldi.
"Oo hoş geldiniz abi."
Sonra beni süzdü gülümseyerek elini uzattı ben de utazınca elimi kibar bir şekilde öptü
"Ben Anıl."
"Kumsal" diyip elimi çektim. Masanın en sonuna Burakla oturmuştuk. Karşımıza da poyraz. Onu yanı boştu ama sürtükler gözleriyle yiyorlardı çocuğu. Bu arada beni gözüyle beceren biri
"Ee Kumsal sen kimsin?"
"Ben Burağın sevgilisiyim." Herkeste bi şaşırma nidaları gelirken Burak kolunu omzuma attı.
"Şey yani bizim aklımıza gelmemişti hiç ne biliyim."
Bu arada araya Pusat girdi
"Ama bu hala onu gözünüzle becermenize devam etmenizi engellemiyor." Helal sana be Pusat
En az sürtüğe benzeyen kız
"Ee nasıl tanıştınız? Nasıl bi teklif aldın."
Ben tam ağzımı açıcam Poyraz araya girdi.
"Tamam bu kadar oyun yeter. Kumsal kalk ordan yanıma gel."
Burağa özür dilercesine baktım.
"Pardon kanka ya bu öküzün ses çırtmamasından belliydi bi bokluk çıkaracağı ama neye sen merak etme ben şans benim gibi birini bulurum kardeşim."
"Kardeşim mi? Biliyodum peki sen cidden kimsin?" Dedi Anıl
"Ben Pusatın kardeşi sayılırım. Üç yaşından beri Ankara'da da beraberdik."
Bu arada bu safer Poyra attı kolunu omzuma. Yine bi çocuğun sesi geldi
"Oo vedarı iftarımız gelmiş Deniz bey siz gelirmiydiniz."
Ben kafamı dönünce abimi görmemle şok oldum.
"Neyse beyler ben kalkıyorum."
Tam ayağa kalktım ki Deniz'in oteriter sesi masayı doldurdu.
"Otur!"
"Bak canım ya sen siktir olup gidersin ya ben neden geldin lan."
"Sözümü tutmaya bak ben seni kandırmıyorum geldim."
"O söz mazide kaldı. Istemiyorum seni."
"Ama ben istiyorum. Sana söz veriyorum. En az ayda bir kere seni görmeye gelicem. Hele bi gelmeyim at beni hayatından."
Düşündüm. O benim abimdi.
"Tamam ."
Ilk bana kimsin diyen çocuk
"Oha Deniz'i de mi tanıyosun. " benden önce Deniz atladı.
"Kız kardeşim Ata. Hem istersen pes bile oynamanız izin veririm."
"Hadi ama dostum bi kız."
"Poyraz Vuranı 3-2yenmiş bi kız."
Poyraz elini belime indirdi.
"Aynen Deniz nasıl eğitdiyse bir daha onla iddaya girmemem gerektiğini anladım." Masada gülüşmeler, kahkalara havada uçuşurken uçak saatinin geldiğini fark ettim. Bir anda ayağa fırladım
"Vuran kalk uçağı kaçırıcaz." Deniz
"Ne uçağı lan." Deyince poyraz
"Amerika." Dedi
"Siz sadece ikiniz Amerika'da ne yapıcaksınız?"
"Of Deniz belki benim yerime şirketi yönetseydin Çağlar Holdingin Amerikayla iş yaptığını bilirdin. Pusatın işi olduğu için Poyraz konuları anladığından bana eşlik ediyo. Lan senin yüzünden iki şirketi tek başıma yönetiyorum. Bana tek veliaht diyorlar Abi'm var deyince o kim amk diyorlar."
"Düzgün konuş abinle lan neyse Poyraz sağ ol kardeşim." Dedi ve arabaya gittik. Poyraz gülerek
"Aceba kardeşiyle yattığımı bilse böyle der mi?" Dedi
"Kapa çeneni."
Poyrazla tartışa tartışa hava alanına geldik. Valizleri koydurttuktan sonra yerlerimize oturduk. Uçak kalktıktan bir süre sonra sürtük bi hostes yanımıza geldi.
"Ne alırdınız efendim?" Dedi Poyraza göğüslerini ağzına sokarak
"Göğüslerini istemediğine eminim." Deyince Poyraz kahkaha attı. Hostes de bozulup gitti.
"Kıskandın mı?" Dedi
'Evet'
"Saçmalama." Dedim
Bu arada biraz önceki sürtük yerine taş gibi erkek bir hostes geldi.
"Siz onu kusuruna bakmayın güzel bayan ne alırdınız."
"Kahve."
Poyrazla ikimize kahve verdikten sonra bana bi kağıt verdi telefon numarası varı. Poyraz kağıdı alıp geri ona verdi.
"Kahve dedi telefon numarası demedi." Dedi bu safer ben
"Kıskandın mı?" Dedim
Beni taklit ederek
"Saçmalama." Dedi.
Sonunda uçak Amerika'ya inmişti. Toplantının başlamasına bir buçuk saat kalmıştı ve bizim acilen valizlerden kurtulmamız gerekiyordu. Otel'e geldiğimizde Poyraz valizleri aldı ve odamıza çıktık. Oda gerçekten harikayı. Büyük plazma televizyonun karşısında gerçektendev gibi bir yatak ve odaya ayrı bir güzellik katmış nefes manzaranın karşısında bir oturma gurubu(multi media)
"Beğendin mi bebeğim. Otelin en büyük yatağı bu odadaymış."
"Pis sapık."
gülerek yanımdan geçti. Ben de hemen üzerime siyah bedenimi saran bir elbise ve ona uyan bir ceket giydim. Makyajımı yaptıktan sonra aceleyele çıktık. Arabada Poyraz
"Lan toplantıya gidiyoruz bu ne üstündeki."
"Ya ne var üstümde ceket giydim."
"Ama bu içindeki dar elbiseyi açıklamıyor."
Toplantının olacağı şirkete vardığımızda hemen arabadan indik. Toplantı odasına kadar bir sekreter bize eşlik etti. Odaya girdiğimizde filinta gibi kırklı yaşlarında bir adam yanımıza geldi. O Amerikan aksanıyla
"Halil ben gelmiycem dediğinde küçük bir çocuk göndermesini beklemiyordum." Dedi ben de tabikisi onların dilinde ablanız altı dil biliyo.
"Pardon ben kendimi tanıtayım. Kumsal. Kumsal Çağlar."
"Kumsal hanım pardon şey ben sizi tanıyamadım. Peki bu beyefendi kim?" Poyraz elini uzattı
"Poyraz"
"Poyraz Vuran mı?" Dedi
Elbette bizi tanıyıcaktı. Bizim sektörde Türkiye'de bu kadar iyi olan üç şirket vardı. Bizimki yani Çağlar. Poyrazlarıki Vuran ve tabi Pusatlarınki Soymazlar holding. Poyraz kafasıyla onaylayınca arkadan bizim yaşlarımızda bir çocuk gelip
"Kumsal sen babamın kusuruna bakma buyrun oturalım."
Toplantının sonucu karımıza olacak bi şekilde bitti. Yine o çocuk
"Saat geç oldu isterseniz yemeğimizi birlikte yiyelim."
Poyrazla kabalık etmemek için teklifi kabul ettik. Otele döndüğümüzde yorgunluktan ölüyorduk.
"Öf ya güya gün bizimdi." Dedim
"Yatak da boşuna gitti." Dedi Poyraz da bu arada telefonu çıkardı ve güldü. Sonra birini aradı
-Alo Pusat
-.............
-iyiyiz kardeşim ama sanırım işimiz bir gün uzadı haber veriyim istedim.
-............
-merak etme kardeşim ben ona çok iyi bakıyorum iyi geceler
Dedi ve kapattı.
"Bu yatağın hakkını vermeden asla gitmem ama şimdi uyuyalım küçüğüm çok yorgunum ayrıca yarın tüm gün bizim."
Dedi ve beni kollarının arasına aldı. İşte şimdi beni huzurlu bir uyku bekiliyordu.

Sert SahipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin