BÖLÜM 22|| GÖKTUĞ

460 27 7
                                    

                   

BÖLÜM 22|| GÖKTUĞ

                İnsanlar birçok hissi, birçok duyguyu isimlendirmişlerdi. Ama terk edildiğinizde, yalnız kaldığınızda hissettiğiniz onca acıyı size yansıtan bir duygu isimlenmemişti henüz... Göktuğ beni evime bırakıp gittiğinde tuhaf bir umutsuzlukla, dakikalarca kapıda bekledim. Yalnızlığım, rüzgârın soğuğuyla yüzüme vurmaya başladığında, umutsuzluğun bir işe yaramayacağını biliyordum. Çünkü Göktuğ, benim için gitmişti.

                Odaklanamadığım dizilerden biri, televizyonda yer edindiğinde, üzerimdeki montu kenara bırakarak koltuğa uzandım. Bir süredir ziyaret etmediğim ev bana yabancı gelmeye başladığında, kendimi boğulacak gibi hissediyordum. Açık mavi duvarlar, geniş televizyon, beyaz koltuklar, düzenli sehpa... Gördüğüm her şey, yalnız olduğumu bana hatırlatır nitelikteydi.

                Her şey benim bıraktığım gibiydi. Yataklar toplanmış, kitaplar düzenlenmiş, yiyecekler dolaba istiflenmiş, aynalar pırıl pırıldı. O an hayatımda birine ihtiyacım olduğunu anladım. Bu illaki bir insan olmak zorunda değildi. Benimle yaşaması için küçük bir dost edinebilirdim. Bir köpek, belki kedi... Etraftaki tuhaf düzenden gözlerimi ayırarak yerimden kalktım. Sessizce geçen birkaç dakika boyunca, bir taksi çağırarak evden çıktım.

                Yakınlardaki bir barınağa ulaştığım zaman oradaki yardımsever insanlarla büyük bir saygıyla sohbet ettim. Onlara yalnız olmaktan sıkıldığımı dile getirerek, benimle yaşayabilecek bir arkadaş seçmemde yardımcı olmalarını rica ettim. Ve bir saat sonra, yeni dostumla tanışarak eve dönmek üzere yola çıktım.

                Tekrardan düzenli eve döndüğümde nedense içimdeki bu tuhaf boşluk ve yoğun isteksizliğin silinemeyeceğine dair telaşa kapılmıştım. Kapıyı aralayarak elimi yalayan köpeği içeri çağırdım.

                "Senin adın ne olsun?" diye mırıldandım küçük bir gülümsemeyle.

                Merakla etrafa bakan köpeğin yanına oturarak gülümsedim.

                "Senin ismin bundan sonra Güneş olsun. Senin gibi sevimli bir kıza yakışır..."

                Gülümseyerek yanımdaki köpekle oynamaya başladığım sırada, telefonumun bildirim sesi odayı doldurdu.

                "Bekle bakalım..."

                Yavaşça yerimden kalkarak çantamdan telefonumu aldım.

                'Beyza ve Buğra geldi. Evdeyiz.'

                Alp'in mesajını hızla okuduktan sonra Güneş'i yanıma alarak evden çıktım. Birkaç metre ileride kalan eve ulaştığımda gülümseyerek kapıyı çaldım.

                "Hoş geldin Deniz. İçeri gelse- Köpek mi o?"

                Alp'in tuhaf şaşkınlığı karşısında gülerek eve girdim. Peşimden gelen Güneş, hızla diğer odaları keşfe başladığı sırada Alp'e sarılarak kapıyı kapattım.

                "Güneş, yeni ev arkadaşım..."

                "Ev arkadaşına ihtiyacın olduğunu bilmiyordum." dedi tedirginlikle.

                "Bende bilmiyordum yeni öğrendim sayılır..."

                "Biraz acele bir karar olmuş bence. Sonuçta büyük bir sorumluluk altına girmişsin."

Gökyüzünü GörebilmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin