BÖLÜM 23|| TATİL
Önümüzdeki yolda hızla ilerlerken, göğsümde sıkışan nefesi güçlükle yuttum. Yanımdaki adamın gerçek olmayacağı korkusu, en derinlerimde beni rahatsız ediyordu. Kaçamak bir bakışla onu süzdüğümde, ciddi bir ifadeyle yola odaklandığını gördüm. Onunla konuşmaktan korkuyordum. Sanki eteğimizdeki taşların hepsi döküldüğünde birbirimize zarar verecek gibiydik. Sorulacak onlarca sorunun içinde, doğru olan tek bir kelime yoktu.
Konuşmaktan kaçınarak geçirdiğimiz birkaç saatin sonunda küçük tatil köyüne ulaşmıştık. İyice kararan hava denizin üzerinde ayın mükemmel yansımasına eşlik ederken, gülümseyerek arabadan indim. Kumlardan oluşan küçük tepecikleri yavaşça aşarken, Göktuğ'un hemen arkamda olduğunu biliyordum. Sanki küçük bir kız çocuğuymuşum gibi, her yanlış hareketimi düzeltmek adına gölgem oluyordu.
"Burası harika..." diye fısıldadım.
Olduğum yere oturarak, hafif dalgaların ayaklarımı ıslatmasını izledim.
"Seni özledim, Deniz."
Göktuğ yanıma oturarak beni izlemeye başladığında, sanki tanımadığım bir adamla birlikteymişim gibi hissettim. Beni herkesten iyi tanıyan adam, sanki bir yabancıymış gibiydi...
"Aramızda olmaması gereken o tuhaf duvarı sende hissediyor musun?" dedim yavaşça.
Kelimeler dudaklarımdan dökülürken, boğazımda yoğun bir acı bırakmıştı. Sanki yutkunsam geçecekti ama dilime dolanan kelimeler beni engelliyordu.
"Hissetmiyorum."
Göktuğ'un kendinden emin sesiyle bakışlarımı onun yüzüne çevirdim. Sıcacık bir gülümsemeyle beni omzuna çektikten sonra saçlarıma küçük bir buse kondurdu.
"Seninde hissetmemen için elimden geleni yapacağım. Lütfen, güzel vakit geçirelim. Hiçbir şey olmamış gibi..."
Onaylarca başımı salladıktan sonra gözümden akan bir damla yaşı hızla sildim. Hissettiğim tuhaf duygusallık bana olumsuz birkaç cümle fısıldarken yerimde doğrularak denize bir adım yaklaştım.
"Mutlu olmayı hak etmiyor muyum?" Dudaklarımdan dökülen kelimeler daha çok kendime sorduğum sorunun parçaları olarak havada asılı kaldı.
"Sen, hayatımda mutluluğu hak etmesini istediğim tek insansın."
İçten bir gülümsemeyle ona baktıktan sonra kollarının arasına girerek sıkıca ona sarıldım. Her ne olursa olsun, hissettiğim bu boşluğu ben yaratmıştım. Göktuğ benim yüzümden gitmişti. Onca bilinmez soru benim yüzümden ortaya çıkmıştı. Ve yapmam gereken, sessiz kalıp, ona teşekkür etmekti.
"Beni ben olmadan da sevebildin mi?"
"Gökyüzü yıldızlar olmadan da güzel midir?" diyerek soruma soruyla karşılık verdiğinde, gülümseyerek fısıldadım. "Evet."
"Sen, yıldızlarım olmadan mutlu edebileceğim kadınsın. Ve ben seni her şeyimle, her zaman sevdim."
Gülümseyerek ona baktıktan sonra içimdeki heyecanı bastırmak adına derin bir nefes aldım.
Karşımdaki adam, beni herkesten farklı sevebilecek olandı. Beni ne olursa olsun ardında bırakmayacak olandı. Ve ne olursa olsun bırakamayacağımdı.
Aramızdaki buzdan duvar yavaş yavaş erimeye başladığında, beni nazikçe ardına alarak kumsalda yürümeye başladı. Göktuğ'un adımlarına ayak uydurup elini sıkıca tutarak gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünü Görebilmek
RomanceKapı tıklatılmadan açıldığında, gözlerimi pencereden ayırdım. "Rahatsız etmiyorum ya?" İçeri giren adama bir süre baktıktan sonra kaşlarımı çatarak yerimde yavaşça doğruldum. "Dışarı çıkın, lütfen." Adam içtenlikle gülümserken, küçük adıml...