Myungsoo o kadar yok olmuştu ki, sokaklarda koşarken çok yüksek bir seste Sungyeol'ün ismini bağırıyordu.
"SUNGYEOL!! LEE SUNGYEOL!! NEREDESİN ? EĞER BURADAYSAN DIŞARI ÇIK !!" Her kafenin ve mağazaların kapısını kıracak gibi açıyordu, insanları durduruyor ve onlara bakıyordu. Sungyeol'ü görüp görmediklerini soruyor, nasıl göründüğünü onlara açıklamaya çalışıyordu ama hiç kimse onu görmemişti.
Yağmur yağıyordu ve Myungsoo baştan aşağı sırılsıklam olmuştu.
"Nereye gideceğimi bilmiyorum... Daeyeol'e soracağım." Onların evine ulaştı ve kapıyı çalmaya başladı.
"Oh Myungsoo, Sungyeol hakkında yeni haberler mi var ?"
"Pek sayılmaz... Farklı bir evde yaşayıp yaşamadığınızı sormak istedim."
"Oh evet, Gangnam yakınlarında 1 yıl yaşadık."
Daeyeol adresi söyledi.
"Myungsoo zaten çok geç oldu..."
"Sorun değil!" Gülümsedi ve uzaklaştı.
Myungsoo otobüs durağında duruyor ve otobüslerin geliş saatlerine gergince bakıyordu. Bacaklarını sallıyor ve terliyordu. Otobüse bindi ve oturdu. Camdan bakıyordu. Geldiklerinde Sungyeol'ün eski evine koştu, kapı kapalıydı.Işıklar yanıyordu.Kapıya vurmaya başladı.
"SUNGYEOL ORADA MISIN ? EĞER KAPIYI AÇMAZSAN, BEN KIRACAĞIM!!"Myungsoo kapıyı açıp içeri girdi. Genişlemiş gözleriyle Sungyeol'e baktı, yerde oturuyordu ve kollarını bacaklarının etrafına sarmıştı.
"Bu-burada n-ne y-yapıyorsun ?" Sungyeol hala ağlıyordu.
"Ben burada ne yapıyorum ? Asıl sana burada ne yaptığını sormak daha iyi olacak. Neden kaçtın ? Seni ne kadar merak ettim biliyor musun, aptalca bir şey yapıp kendine zarar vereceğini düşündüm !!" Myungsoo çok kızgındı, Sungyeol ağlıyordu. Myungsoo ona bağırınca daha fazla ağlamaya başladı.
Myungsoo onun yanına gitti, yukarıdan ona bakıyordu. Sungyeol başını dizlerine koyup ağlamaya devam etti. Myungsoo onu böyle görmek istemiyordu, birisi kalbini eziyormuş gibi hissediyordu. Eğilip ona sarıldı ve başını okşadı.
"Sana bağırdığım için özür dilerim, gerçekten özür dilerim. Çok gergin ve endişeliydim... Her şey yolunda, ben buradayım. Her şeyi söyleyebilirsin, seni dinleyeceğim. Şimdi her şey yolunda..." Sungyeol ağlamayı kesene kadar ona sarıldı ve onu rahatlattı. Sungyeol gözyaşlarını sildi.
"Teşekkürler..." Çok tatlı bakıyordu, Myungsoo ona gerçekten sarılmak istedi ama birkaç dakika öncesine kadar zaten sarılıyorlardı. Duygularını kontrol etmeyi denedi.
"Hadi gidelim, geç oldu."
"Evet artık burada uyuyamayız çünkü kapıyı kırdın." Ve ona tatlı kızgın bir suratla baktı.
"Bu senin suçun, kapıyı açmadın." Ve Sungyeol'ün alnına vurdu.
"Hadi ucuz bir motel arayalım."
"Bu tuhaf görünecek..." Sungyeol mırıldandı.
"Neden ?"
"Çünkü ikimizde erkeğiz ve insanlar yanlış anlayacak."
"Okulda herkes bizi gay olarak çağırıyor, aniden bunun hakkında utanıyor musun ?"
"Hala..."
"Oh hadi ama, onlara kardeş olduğumuzu söyleriz." Sungyeol'ün yüzü değişti, Myungsoo onu üzdüğü için kendini suçlu hissetti.
"O zaman konuşuruz." Myungsoo onun elini yakaladı ve ayağa kalkmasına yardım etti. Küçük ucuz bir motel buldular.