"Bugün çok sıcak." Sungyeol tüm gün bunun hakkında sızlanmıştı.
"Evet, belki de Jeju adasına gitmeliyiz ? Ailem bana orada olan büyük bir ev verdi." Myungsoo ona baktı.
"Bilmiyorum, senin evin sen karar ver."
"Yarın okul onarım için 1 haftalığına kapatılıyor bu yüzden 7'miz gidelim."
"Tamam. Ben WooGyu ve Sungjong'u arayacağım sende YaDong'u ara."
"Ne ?" Myungsoo şaşkın bir yüzle ona baktı.
"Oh hadi ama. Kör müsün ? Birbirlerinden hoşlandıklarını fark etmedin mi ? Zavallı Jongie kimse onu sevmiyor." İkisi de güldü.
"Hoya'nın düz olduğunu söylediğini hatırlamıyor musun ?"
"Evet ama Dongwoo'yu kolayca kıskanıyor... Bu arada senin gerçek eğilimi ne ?" Sungyeol'ün sesi çok ciddi çıkıyordu.
"Hımm benim mi ? Erkeklerden hoşlandığımı düşünmüyorum." Myungsoo ona yalan söyledi çünkü her şeyi belli etmek istemiyordu.
"Ama o gün onu sevdiğini söyledin ONU değil... (Bir erkekten bahsederek konuşmuştu hatırlarsanız ondan söz ediyor.) Oh unut bunu." Sungyeol onun cevabı yüzünden hayal kırıklığına uğramıştı.
"Gidip onları arayacağım." Sungyeol ayağa kalktı ve odadan dışarı çıktı.
Bu benden hoşlanmadığı anlamına mı geliyor ? Ama benimleyken garip davranıyor, hatta dün beni öpecekti ama şimdi düz olduğunu mu söylüyor ?! Aşkı anlamıyorum. İç çekti ve mutfağa yürüdü.
"Selam Woohyun-shi, okulun 1 haftalığına kapandığını biliyorsun değil mi ? Bu yüzden ben ve Myungsoo onun Jeju'daki evine gitmeye karar verdik. Sen ve Sunggyu geleceksiniz değil mi ? Lütfen Sungjong'a da söyle. Tamam görüşürüz." Myungsoo'nun odasına döndü, yatağın üzerinde oturuyor ve gitar çalıyordu.
"Ne çalıyorsun ?"
"Birkaç gün önce yeni bir şarkı besteledim."
"Nasıl deniyor ?"
"Love you Like you."
"Ooh. Myunggie çok mu aşık ? Kim o ? Onu tanıyor muyum ?" Sungyeol mutlu gibi davranmaya çalışıyordu ama aslında kalbi bin parçaya ayrılmıştı. Gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu, bakışlarını kaçırdı ve pencereye doğru baktı.
"Umm... O.. Onun adı..." Myungsoo ne cevap vereceğini bilmiyordu. "Senin için bir önemi yok!" Yüksek sesle bağırdı.
"T-tamam bana bağırmayı kes, sağır değilim ! Tamam.... Jeju'da bir aşk uzmanı haline gelmemiz gerek."
"Ne ? Neden ?"
"4 aptalın birbirlerinden hoşlandıklarını anlamalarını sağlamamız ve onları çift yapmamız gerek."
Myungsoo soğuk bir şekilde ona baktı.
"Sen kendi duygularını bile anlayamıyorsun ve başkalarına yardım mı etmek istiyorsun ?" Ona biraz sinirlendi çünkü Sungyeol'ün ondan hoşlanıp hoşlanmadığını anlayamıyordu.
"Neden böyle davranıyorsun?" Sungyeol biraz incinmişti. Sebepsiz yere birilerinin ona kızmasından nefret ederdi.
"Çünkü beni sinir ediyorsun !" Ona bağırdı.
"O zaman ben gidiyorum ! Hoşça kal !" Sert bir şekilde kapıyı kapattı. "İYİ !" Myungsoo ona bağırdı ve yastığı kapıya fırlattı.
"Sen bir aptalsın Myungsoo, öfkeni kontrol etmelisin." Meyve salatası yapıyordu ve aniden parmağını kesti. "Ouch !" Sungyeol'ün parmağı kesildiğinde Sungjong'un yaptığını hatırladı. "Senden nefret ediyorum Sungjong." Mırıldandı sonra Sungyeol'ü aramaya karar verdi.