Ne kadar ? Ne kadar süre Myungsoo'nun öğretmenliğini yapmam gerek ?
Sungyeol hem öfkeli hem de üzgündü. Bütün ders boyunca uyudu. Myungsoo ona bakıyor ve düşünüyordu. Neden bu kadar çirkin ? Sadece yüzüne bakın. Tombul yanaklar, koca bir ağız ve yüzünü kaplayan koca gözlükler. Şimdi kızların onu neden sevmediğini anlıyorum.
Sungyeol koridorda yürürken öğretmeni gördü ve ona doğru koştu.
"Bay Park."
"Oh,Yeollie,ne istiyorsun ?"
"Bay Park bir sorum var... N-ne kadar süre Myungsoo'ya öğretmek zorundayım ?" diye endişeyle sordu.
"Tabiki tüm yıl." Öğretmen gülümsedi ve yürümeye devam etti.
"Bu... AMAN TANRIM BÜTÜN BİR YILI O PİÇLE Mİ GEÇİRECEĞİM? AMAN TANRIM ÖLECEĞİM." Sungyeol hıçkırdı, herkes ona bakıyordu.
Sungyeol sınıfa girdi, ama sınıf boştu. Sonra arkasında hafif bir yumruk hissetti, arkasına döndü ve en kötü kabusunu gördü. Kim Myungsoo ona bakıyordu.
"Çirkin dinazor bana ne zaman öğreteceksin?"
"Bu kadar kaba olma, tuhaf kedicik." Dedi Sungyeol.
"Ne dedin?!" diye bağırdı Myungsoo.
"Beni duymadın mı ? Tuhaf kedicik dedim." Dedi Sungyeol gülerken.
"Yah! Bana böyle deme. Ben kedi değilim!" Myungsoo gerçekten çok kızmıştı, ama kızgın olduğu zamanlarda çok şirindi.
"Evet, sen kediciksin. Aigoo... Kızdığın zaman çok tatlı oluyorsun." Diyerek Myungsoo'nun yanağını sıktı.
"Yah!" Myungsoo yüksek sesle çığlık attı.
"Haha tamam tamam, ne zaman başlamak istersin?"
"Yarın, 2'de müzik klubü var 4'ten sonra boşum." Dedi Myungsoo.
"Tamam. İlk önce ne öğrenmek istiyorsun?" diye sordu Sungyeol.
"Herşeyi." Myungsoo sırıttı ve kaçtı.
"Yah! Seni aptal kedi hemen buraya gel! Yah!Seninle konuşuyorum burada." Sungyeol deli gibi bağırırken, Myungsoo kahkaha atmaya başladı.
"Myungsoo-ah! Myungsoo-ah!" Myungsoo döndü ve ona doğru koşan Sungjong'u gördü.
"Hyung, burdasın! 15 dakikadır seni arıyorum. Neredeydin?"
"İnek Lee Sungyeol ile konuşuyordum. O gerçekten aptal ve sinir bozucu." Myungsoo öfkeyle söylendi.
"Haha birileri aşık oluyor sanırım." Dedi Sungjong ve kıkırdadı.
"Ne? Benimle dalga mı geçiyorsun? Bu çirkin dinozara mı aşık olacağım? Ondan herkesten ve herşeyden çok nefret ediyorum."
"Tamam, tamam sana inanıyorum, ama yinede... Siz çocuklar birbirinizi tamamlıyorsunuz." Sungjong Myungsoo'ya gülümsedi.
"Hayır,kesinlikle OLAMAZ. Biz birbirimizi falan tamamlamıyoruz. Ben yakışıklı ve zenginim oysa çirkin ve aptal."
"Tamam. Zaman kimin haklı olup olmadığını gösterecek. Şimdi kafeteryaya gidelim, ben açım." Myungsoo başını salladı. Yolda Myungsoo Sungyeol'ü gördüğünde, masaya bakıyordu -tüm okul klüplerinin yazılı olduğu masa- çok şaşkın görünüyordu. Myungsoo Sungyeol'ün suratındaki tuhaf ifadeye güldü.
"Hımm.. Sorun ne hyung?" merakla sordu Sungjong.
"Hiçbir şey" dedi sırıtarak.
Sungyeol masaya bakıyordu.
"Hımm.. Ne seçsem? Belki tiyatro oyunculuğu olabilir? Ya da bir dans klubü? Dans klubünün daha iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum." Gülümsedi ve dans klubünü aramaya başladı. Bir sınıftan gelen müziği duydu, içeriye baktı ve dans eden 2 kişi gördü. Aman tanrım. Çok muhteşemler. Nasıl böyle dans edebilirler. İnanılmaz bir şey. Sungyeol heyecanlı bir yüzle onlara bakıyordu. Biri onu gördü ve müziği durdurdu.
"Hey sen! Sen kimsin?" diye sordu.
"o-oh özür dilerim ben yeni öğrenciyim ve eğer mümkünse dans klubüne girmek istiyordum..." ve beceriksizce güldü.
"Elbette yapabilirsin, ama önce bize adını söyle ve nasıl dans ettiğini göster." Parlak bir şekilde gülümsedi.
"Tamam. Benim adım Lee Sungyeol. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Tanıştığıma memnun oldum" dedi diğer çocuk. "Benim adım Lee Howon ama herkes beni Hoya diye çağırır."
"Benim adım Jang Dongwoo , bende tanıştığıma memnun oldum. Şimdi Yeollie bize dans yeteneklerini göster." Dongwoo müziği tekrar açtı, Sungyeol dans etmeye başladı. Hoya ve Dongwoo'nun ağızı açık kalmıştı.
"Aman tanrım! Yeollie dans etmede çok iyisin! Tabiki bizim klubümüze girebilirsin, bizden çok daha iyisin." Dedi Dongwoo heyecanlı bir şekilde, ama Hoya hala şoktaydı.
"Hehe, gerçekten mi ? Sevindim. Ama siz çocuklarda harikasınız. Pratik yapmak için ne zaman buraya gelmeliyim?" Sungyeol biraz mahcup şekilde sordu.
"Yarın 2'de. Dans pratiği 2 saat sürüyor." Dedi Hoya.
"Tamam, kesinlikle geleceğim. Görüşürüz!" dedi Sungyeol mutlu bir şekilde ve sınıfı terk etti. Sungyeol gerçekten mutlu olmuştu. Koridorda Woohyun ve Sunggyu'yu görmüştü. Onlara doğru koştu ve arkalarından onlara sıkıca sarıldı. Her ikiside hızlı bir şekilde kafalarını çevirdi ve Sungyeol'ü gördüler.
"Oh Yeol, aniden niye böylesin?" diye sordu Woohyun.
"Hiçbirşey,sadece çok mutluyum."dedi tatlı bir şekilde Sungyeol.
"Ne? Neden?" Sunggyu merakla sordu.
"Çünkü bugünden itibaren dans klubündeyim." Dedi Sungyeol ve genişçe gülümsedi.
"Wow harika! Tebrikler." Dedi Woohyun ve Sungyeol'e sarıldı. Sungyeol başta şaşırdı ama daha sonra yanakları pembeleşmeye başlamıştı. Woohyun onu bıraktı,gülümsedi ve şöyle dedi;
"Hadi kafeteryaya gidelim,bizim Sunggyu aç." Ve 3'ü birlikte yürümeye başladılar.