Sungyeol ve Myungsoo Sungyeol'ün evine gidiyorlardı, birden yabancı bir adam Sungyeol'e çarptı ve tişörtünün üzerine kahve döktü.
"Aman tanrım özür dilerim! Gitmeliyim." Adam eğildi ve kaçtı.
"OUCH YANIYOR!!" Sungyeol bağırdı, şanslarına yakınlarda küçük bir kafe vardı bu yüzden Myungsoo onun elini yakaladı ve onu tuvalete götürdü.
"Tişörtünü çıkar, sana ceketimi vereceğim."
Sungyeol tişörtünü çıkardı. Myungsoo gözlerini Sungyeol'ün vücudundan alamıyordu. Ona dokunmak istedi, boynunu öpmek istedi, Sungyeol'ün kollarında olmak istedi, O SADECE SUNGYEOL'Ü İSTEMİŞTİ. Hala Sungyeol'e bakıyordu, taki Sungyeol giyinene kadar.
"Teşekkürler Myungsoo, şimdi gitmeliyiz."
"Uhum gidelim."
Yoldayken Myungsoo hala garip hissediyordu, Sungyeol'ü yakalamak ve tutkuyla öpmek istiyordu, kalbi çok hızlı çarpıyordu. Artık kendini tutamadı bu yüzden Sungyeol'e arkasından sarıldı.
"N-ne yapıyorsun ?"
"Özür dilerim kaydım." Diye mırıldandı Myungsoo.
"Tamam şimdi bırak beni."
"Yapamam."
"N-neden ?" Sungyeol şok içinde sordu.
"Çünkü bacağımı incittim." Ve ona daha sıkı sarıldı.
"Tamam o zaman seni taşıyacağım." Dedi ve oturdu, Myungsoo kollarını Sungyeol'ün boynuna sardı. Sungyeol ayağa kalktı ve çantasıyla Myungsoo'yu aldı. Myungsoo çok mutluydu, Sungyeol'e sıkıca sarıldı. Onun kokusu, onun kalp atışları. Myungsoo sonsuza kadar böyle kalmak istedi, gitmesine izin vermek istemedi.
Eve geldiklerinde Sungyeol onu koltuğa yatırdı.
"Ayağın hala acıyor mu ?" Sesi çok endişeli çıkıyordu.
"Evet biraz..." Tekrar yalan söyledi.
"Ne yapmalıyım ? Belki de ambulansı aramalıyım ?"
"Ve onlara ne diyeceksin ? Arkadaşımın ayağı kaydı ve şimdide bacağı ağırıyor mu ?"
"Bu hayır mı demek ?"
"Bu kadar aptal mısın ?"
"Oh çok kaba, sana yardım etmeye çalışıyorum." Sungyeol kızmıştı çünkü çok endişelenmişti ve ona yardım etmek istiyordu ama Myungsoo onunla böyle konuşuyordu.
"Tamam özür dilerim... Daha doğrusu bir süre daha böyle kalmak istiyorum." Ve gülümsedi.
"O zaman yiyecek bir şeyler hazırlayacağım."
Sungyeol yemekleri hazırladı ve içeri götürdü.
"Yatarken yiyemezsin, seni besleyeceğim."
Sungyeol Myungsoo'ya çok yakındı, Myungsoo onun gözlerine bakıyordu.
"Seni öpmek istiyorum" Dedi aniden Myungsoo. Sungyeol tabağı düşürdü.
"NE?!"
"Gerçekçi davranmamız gerekiyor değil mi ? Bu yüzden nasıl öpüştüğünü bilmem lazım." Ve daha da yakına geldi, Sungyeol'ün gözleri genişledi.
"Merak etme iyi öpüşüyorum."
"Bilmem gerek." Myungsoo onun elini yakaladı ve Sungyeol'ü üzerine yatırdı. Ellerini Sungyeol'ün beline sardı bu yüzden Sungyeol hareket edemiyordu. Sungyeol'ün korku dolu gözlerine bakıyordu, sırıttı ve gözlerini kapatıp Sungyeol'ü öptü. Öpücüğü çok sert ve tutkuluydu, Sungyeol bir dondurma gibi erimişti ama Myungsoo'ya iyi öpüştüğünü göstermek için öpücüğüne karşılık verdi. Öpüşmeyi sonlandırdıklarında derin bir nefes aldılar, ikisinin de yanakları pembeleşmişti ve birbirlerine bakıyorlardı.