Geç yayınladığım için özür dilerim öncelikle, gerçekten baya uzun bir bölümdü ve sadece yarısını çevirmiştim dün bilgisayara giremediğim için geri kalanını çevirme şansım olmadı bu yüzden bu gün tamamlayabildim *-* Hepinize iyi okumalar.
Çocuklar Jeju adasına gitmeye karar verdiler, tren istasyonunda buluştular. Trene bindiler ve koltuklara oturdular. Bir süre sonra Sunggyu ve Sungyeol uyuyakaldı. Sungyeol başını Myungsoo'nun omuzuna koydu ve kollarını beline sardı.
"Sungyeol bana bu kadar sıkı sarılma ! Nefes alamıyorum." Ama Sungyeol onu bırakmamıştı. Myungsoo iç çekti ve usulca alnını çimdikledi. Sunggyu'da uyuyordu, tren vücudunu farklı yönlere sallayıp duruyordu. Hızla başını Woohyun'un kucağına koydu, Woohyun şaşırarak zıpladı. Derin bir şekilde uyuyan Sunggyu'ya baktı ve biraz gülümsedi. "Çok tatlısın." Ona fanboyluk yaparken Hoya kafasına vurdu .
"Kapa çeneni Woohyun! İnsanlar bize bakıyor!"
"Gerçekten ama... Tamam tamam özür dilerim." Sungyeol gözlerini açtı ve Myungsoo'nun ayağına çarptı.
"Ouch Sung-" Ama onu kesti.
"Şunlara bak. Ben bir dâhiyim, şimdi YaDong ne yapacak görelim." Sungyeol onlara baktı.
"Ne hakkında konuşuyorsunuz ?"
"Bu senin işin değil." Myungsoo soğuk bir şekilde ona cevap verdi. Sungyeol Myungsoo'ya eğildi ve kulağına fısıldadı.
"Kavga mı ettiniz ya da ne ?"
"Evet sanırım."
"Yah bu kadar karamsar olma." Sungyeol koluna sarıldı.
"Sungyeol neden birden bire bu kadar çok tensel temasta bulunuyorsun ?"
"Çünkü Jeju'ya gittiğimiz için mutluyum." Başını Myungsoo'nun omzuna koydu. Neden böyle garip davranıyorsun ? Tensel temastan nefret ediyorsun hatta sana sarıldığımda her zaman beni uzaklaştırmaya çalışıyorsun. Sungyeol'e baktı ama o Sungjong'la konuşuyordu. Myungsoo gerçekten Sungjong'u trenden itmek istedi, Sungjong'a öldürücü bir bakış attı. Sungjong bunu fark ettiğinde sırıtıp Sungyeol'ün daha yakınına eğildi ve ona sarıldı. Sungyeol onu uzaklaştırmamıştı, bu Myungsoo'yu daha da kızdırmıştı sonra ona bakan iki gözü gördü.
"Hoya ne istiyorsun ?" Usulca sordu.
"Myungsoo konuşmamız gerek, buraya gel Dongwoo uyuyor."
"Hmm ? Ne istiyorsun ?"
"Sunjong Sungyeol'den mi hoşlanıyor ?" Duraklamadan sordu.
"Evet yani ?"
"Gerçekten mi ? Kıskandın mı ?"
"Evet..." Onlara baktı, hala sarılıyorlardı.
"Çok tatlı." Hoya kıkırdadı. "Merak etme, Yeolie sadece seni seviyor."
"Umarım öyledir." Ona baktı ve gülümsedi. "Teşekkürler hyung, şimdi koltuğuma dönmeliyim." Ayağa kalktı, tren çok hızlı durdu ve Myungsoo dengesini kaybetti. Yere düşüyordu ama Sungyeol onu yakaladı ve dudakları birbirine değdi.
"Daha dikkatli olmalısın." Sungyeol onun elini tuttu ve koltuğa oturttu. "Aptal kedi alt dudağımı patlattın." Dudağındaki kanı sildi.
"Ö-özür dilerim..." Myungsoo çok tatlı endişeli bir yüzle ona baktı.
"Bana böyle bakma." Sungyeol'ün yanakları biraz pembeleşti. Kahretsin çok tatlı.
En sonunda geldiler. Myungsoo'nun evini gördüklerinde ağızları açık kaldı.