RYAN
"Efendim.
...............
Hayır uğramayacağım"
diyerek telefonumu kapattım. Bir kere de ben olmadan halletseller şu işleri olmuyor sanki. Telefondaki işimi bitirdikten sonra tüm cesaretimi toplayıp o güzelliğe bakmak istedim.
Ama o da ne. Ne zaman gitmişti. Ben neden duymadım bir şey. Oysaki o kadar uzun süre de konuşmamıştım telefonda.
İçimi anlamadığım bir hüzün kapladı. Ne oluyorsa bana.
Ayaklarım beni onun oturduğu yere götürüyordu. Gerçekten gitmişti. Şapkasını unutup gitmişti hemde.
İlk geldiğinde başında görmemiştim ama şapkanın mavi olması onun olduğunun kanıtı gibiydi.
Şapkayı elime alıp burnuma yaklaştırdım, iç gıdıklayıcı bir kokusu vardı. Çok hoştu. Bir an saçlarını kokladığımı düşündüm.
Şapkayla daha fazla bütünleşmeden alıp evin yolunu tuttum.
Kendimi şu aralar anlayamıyorum. Neden tanımadığım , sadece sahilde birkaç defa gördüğüm bir kızın çekimine kapılıyordum ki.
Umarım geçici bir hevestir diye dua ederek arabama bindim. Sonuçta elimde şapka eve yürüyerek gidemezdim. Takım elbiseli ağır abinin elinde bir bayan şapkası hiç hoş durmuyordu. İşte buna agu agu diyen bebeler bile gülerdi.
Kısa yolculuğun ardından eve girip ayakta bir şeyler atıştırdıktan sonra duş alıp uykuya dalana kadar o güzelliği düşündüm.
Tekrar görebilecek miydim onu?
Benim hakkımda ne düşündü de kaçtı benden. Kesin bana sapık damgası vurdu.
Neydi o gözlerinin hali. Büyük olan zeytin gözleri sanki daha da büyüyebilirmiş gibi sonuna kadar açmış sonra da o kalem kaşlarını çatmıştı.
.......Kendimi yatağa attığımda huzursuzluğumun gitmesi için annemi düşündüm.
Annem
Bütün hayatını bana ve babama adayan melek.
Annem yetimhanede büyümüştü. Benim gibi mükemmel anne ve babaya sahip olamamıştı. Bana her zaman söylediği şey anne baba sevgisinin ne olduğunu bilmediğini ve bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceği olmuştu.
Ne zaman dizine başımı koysam bilirdi hayatını dinlemek istediğimi. Sıfırdan başlayarak o güne kadar olan hayatını anlatırdı.
Defalarca dinlemiştim. Ezbere biliyordum anlattıklarını. Ama asla ne annem anlatmaktan bıkmış ne de ben dinlemekten usanmıştım.
Hikayesini her anlattığında hiç dinlememiş gibi aynı soruları sorar annem de pes etmeden aynı cevapları verirdi. Benim masalım hep anne babamın hayatları olmuştu.
Gözlerimi kapatıp yastığımı annemin dizleri olarak hayal ettim ve annemin bana masal anlatmasını bekledim.
Şuan hissedebiliyordum. Annemin parmakları saçlarımın arasında, kokusu burnumdaydı. Derin bir nefes alıp masalımı dinlemeye başladım.
" Ben Eileen Guzman. Annemin beni tek başına büyütemeyeceğini söyleyip doğduktan bir hafta sonra yetimhaneye bırakılmış bir kız çocuğuyum. Her zaman kendi halinde bir kızdım. Bana söyleneni yapar hiçbir zaman itiraz etmezdim. Benim yaşıtlarım oyuncaklarla oynar, parkta koşuştururken ben hep onları izlerdim. Sadece izlerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TuVaLiMDeKi HaYat ¿?
Ficción GeneralGecenin bir suçu yoktu ki senin yaşadıkların karanlıktı. Ve bu karanlıkta birgün ansızın biri gelir sana ışığıyla bakar. Bu karanlık dünyadaki en güzel hisse; sen ona bakarsın ve o sana çoktan bakıyordur...