2. BÖLÜM

648 203 262
                                    

Multimediada kızımız Almina :)
İyi okumalar canlarım :* ♥

RYAN

Bugün de sahile gittim. Etrafta dolaşırken aklıma her zaman sahilde gördüğüm, bizim kız geldi. Acaba bugün oda geldi mi?

Hayırdır Ryan hemen kendi kendine kızı sahiplendin.

Neyse iç sesim kes sesini. Bir kere demiş bulunduk diyerek iç sesimi susturdum.

Onu ilk gördüğüm yere oturdum. Bir süre temiz havayla alışveriş yaptım. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Ağlayanlar, tek başına, kafası yerde gezenler, el ele tutuşup birbirine şirinlik yapan çiftler, yolda yürürken bile oyun oynamaya çalışan çocuklar. Hepsini tek tek inceledim.

Herkes kendi havasındaydı. Bende kendi havama bürünüp gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım.

Kızlar narin yaratıklar bir o kadar da tehlikeliler. Bugüne kadar onlara ihtiyaç duymamıştım. Şimdi annemin yokluğunda bana nasıl yardım edeceklerdi ki? Bu durumda onları kullanmış olmuyor muydum? Peki bu onlara haksızlık olmaz mıydı? Ben aşkı bilmeyen bir adamdım. Beni buna rağmen kabul edebilecekler miydi? Kim hayatı namlunun ucundan çıkan barut kokusuyla dolu bir adamı hayatına almak ister ki?

Peki ya ben? İkinci beni, annemden başka bir kadınla paylaşmaya hazır mıydım? Ahh annem sen benim merkezimsin.

Emrimin altında binlerce adamım vardı. Nasıl hepsi benim ağzımdan çıkan emirlerle hareket ediyorsa annemin ağzından çıkan her şeyde benim için emir niteliğindeydi.

Ben, annem olmadan kendi hayatımla ilgili kararlar alamam ki. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar sert, yenilmez bir adam olsam da annemin karşısında hep küçük bir çocuk olmuştum.

Hadi annem uyan, uyan ki sana kıyan o ellerden intikamımı alayım.

Annem uyanmadığı için ona zarar verenlerin kim olduklarını öğrenememiştim. Onları bulmam bir telefonuma bakar ama ben bunları yapanı öğrenirsem anneme verdiğim sözü tutamamaktan korktuğum için araştırmamıştım.

Malik'in dediği gibi annem uyanana kadar kendimle ilgilenmeliyim. Peki nerden bulacağım aşkı öğreneceğim insanı derken onu gördüm.

Bugün kot pantolon ve mavinin en güzel tonundan bir gömlek giymişti. İlk gördüğümde ise üzerinde hafif dizlerinin üstünde açık mavi bir elbise vardı. Anlaşılan maviyi çok seviyor. Kolunda üzerindekilerle alakası olmayan bir bileklik vardı.

Her şeyi bu kadar uyum içindeyken kolundaki bilekliği neden uyduramamıştı ki? Kendisi için değerli sanırım diye içimden geçirirken yine elimde olmadan onu incelediğimi fark ettim. Sonra etrafına bakmaya başladım. Bugün korumaları yoktu, tek gelmişti.

Bana yakın bir yere oturdu. Bu tesadüf mü bilerek mi anlamasamda beni heyecanlandırmaya yetmişti. Anlaşılan bugün ki tek işim onu izlemek olacak. Gözlerimi ondan hiç ayırmadan yarım saat izledim. Bu süre boyunca defterde bir şeyler karaladı.

Acaba deftere karaladığı şeyler neydi?
Nasıl bir hayatı vardı?
Oda mı benim gibi kısa süreli huzuru burada buluyordu?
Kendimle ilgili her şeyi bırakıp onun hayatına dalış yapmıştım.

Yapmadığım bir şeyi yaptım ve ilk defa hayal kurdum.

Her zaman gerçeklerle yüzleşip, onlarla yaşadım.Peki şimdi? Şimdi ne oldu da onun hayalini kurdum ki.

Ben onu izlemeye devam ederken bir anda kafasını bana doğru çevirince başka tarafla ilgileniyormuş izlenimi vermeye çalıştım. Bu sefer bakışlarını o tarafa doğru yöneltti. Ben yakalanmadığıma sevinecekken gözleri büyümüş, kaşları çatılmış bir vaziyette bana döndü. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ağzımın sonuna kadar açıldığını hissettim. Bu kadar da şanssızlık olmaz ama. Kim bilir benim hakkımda ne düşünecekti. Bu durumdan nasıl kurtulurum diye düşünürken kulaklarıma nefret ettiğim melodi sesi doldu.

Bu sesin bir gün imdadıma yetişeceği aklımın ucuna bile gelmezdi.

ALMİNA

O kadar isterdim ki zamanı geriye alıp o sözleri canımın bir parçasına söylememeyi. Şimdi ne yapıyor? Durumu nasıl acaba? Karnı aç mı? Ama o açlığa hiç dayanamaz ki.

Sabah kahvaltısındaki yumurta onun vazgeçilmezi. Hele ki o yumurtayı ben yapmışsam.

Bunlardan ziyade -en önemlisi- acaba hayatta mı?

Yok yok asla kabullenemiyorum. Düşüncesi bile beni yakarken, nefessiz kalmama sebep olurken bu durumla yüzleşmek, aklım almıyor bunu. Kendimi hep en güzeline hazırladım. Onu bulduğum gün boynuna atlamak, kokusunu içime çekmek, gözlerinin içine bakıp "seni çok seviyorum. Senden asla vazgeçmem, vazgeçemem" demenin hayaliyle yaşıyorum.

Derin bir iç çekip bugün sahile gitmem gerektiğini anladım. Ne zaman nefes alamayacak gibi olsam onunla huzur bulduğumuz kayalıklara gider önce onu o gün nasıl hayal ediyorsam hayalimdeki resmini çizer sonra da o resme bakarak içimi dökerdim.

Bu beni biraz da olsa rahatlatırdı. Tıpkı eski günlerdeki gibi huzurla dolardım. Şimdi de o huzura ihtiyacım vardı.

Vakit kaybetmeden yerimden kalkıp babetlerimi giydim. Evden çıkarken sessiz olmam gerektiği için her zaman ayakkabı tercihim babetten yana olurdu. Çantama defter ve kalemimi koyduktan sonra kapıyı sessizce açıp kontrol ettim. Şimdilik kimse görünmüyordu. Odadan çıkıp kapısını yavaşça kapattım. Merdivenleri emin adımlarla indikten sonra mutfağa geçtim.

Tam tahmin ettiğim gibi kimse yoktu.

Bahçeye açılan kapıya doğru ilerlerken bir ses duydum. Kendimi bir anda dışarı attım. Bahçede korumaları göremeyince kameraların kör noktalarından hızlıca ilerleyip duvardan tırmanarak kendimi sokağa attım.

Güvenliğin biriyle konuştuğunu görünce şapkamla yüzümü gizleyip köşede bekleyen taksiye hızlıca koşup bindim. Neyse ki taksici benim duvardan atladığımı görmemişti. Nereye gideceğimizi sorduğunda elimdeki not defterine gitmemiz gereken yeri yazıp gösterdim. Kafasını, anladığını belirtmek için sallayıp arabayı çalıştırdı. Elimdeki kalemle not defterini çantama koyarken sonuna kadar açtığım fermuarı hafif eğerek içinden birkaç şey ayağımın önüne düşürdüm.

Güvenliğin önünden geçerken başımı eğip çantamdan düşenleri yavaş yavaş toplamaya başladım.
Tehlikeli bölgeyi atlattıktan sonra tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

Kısa bir süre sonra sahile gelmiştik. Taksiden iner inmez her zaman oturduğum yere doğru ilerledim. Kimsenin olmamasını umarken yine benden önce gelmişti asık surat.

Ne zaman gelsem onunla karşılaşıyordum. Bu duruma alıştığım için -her zaman yaptığım gibi- onu umursamadan kendi yerime geçtim. Zaten oda kendi havasındaydı.

Elimdeki şapkamı yanıma koydum. Resmi çizmeye başladım. Bugün onu saçları salık, hafif sakallı olarak hayal ettim. Onun ev halini çiziyordum.

Resmin ortalarında birinin beni izlediği hissine kapıldım. Bu durumun üstünde durmak istemediğimden omuz silkip devam ettim. Bir süre sonra bu his beni tedirgin etmeye başladı.

Resmi bitirir bitirmez etrafı kontrol amaçlı kafamı çevirdim. Bizim asık suratla karşılaştım.

Bana mı bakıyordu o. Yok yok başka bir yere galiba.

Onun incelediği şeyi merak edip baktığı tarafa yöneldim.

Yuhhh be adam nereye bakıyorsun öyle. Ayıp ama. Hadi onlar ortalıkta münasebetsiz hallerde bulunurken çekinmiyorlar da sen nasıl çekinmeden izlersin. Hem asık surat hem de sapık.

Ben içimden sayarken ona dönüp kaşlarımı çattım. Göz göze gelince tedirgin oldu. Ona ders vermek adına bakışlarımı sürdürebilirdim ama telefonu çalınca bakışlarını benden alıp dikkatini cebinden çıkardığı telefona verdi.

TuVaLiMDeKi HaYat ¿?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin