Yağmurun yine kararsızca bir yağıp bir durması yüzünden ekip kıyafet konusunda ciddi kararsızlıklar yaşıyordu. Onur ve Cevher o an birbirlerinden habersiz de olsalar benzer şekilde kapüşonlu montlarını giymişlerdi . Gökyüzünün dalga geçercesine yağmuru kesip güneşi gösterdiği anda ise montlar bir kenara atılıp daha hafif ceketlerle favori mekanları Damsız Barda buluştular. Bir tek Ali kendisine çok yakıştırdığı siyah deri montunu yaz kış giydiği için hiçbir hava durumunda üzerinden çıkarmıyordu. Kılığında değiştirmediği yegane şeyler jölelenmiş siyah saçları,deri montu ve yuvarlak camlı güneş gözlükleriydi. Yağmur yüzünden saçları heba olsa da güneş gözlükleri havanın durumuna göre bir ortaya çıkıp bir kayboluyordu. Ona nazaran Cevher uzun dalgalı saçlarını açık şekilde kullanır, tarz olarak gömlek,kot ve kadife ceketinden fazla taviz vermezdi. Onur ise günün anlam ve önemine göre değişen bir giyim anlayışına sahipti. Daha ziyade kilolarını saklayacak bol kıyafetler seçerdi.
Barda Onur'la buluşan ikili her zaman oturdukları köşenin dolu olduğunu görünce ufak bir hayal kırıklığıyla bara daha yakın bir masaya oturdular. Bar o gün her zamanki yoğunluğunun da üstünde görünüyordu. Havanın kötü olması insanları kapalı mekanlara sokmuştu anlaşılan. Kendilerine üç bira ısmarladılar ve ilk fırsatta Ali ve Cevher sigaralarını yakıp dumanlı ortamın atmosferine uyum sağlamakta gecikmediler. Ali vakit kaybetmeden radarını açmış mekandaki kızları analiz etmeye başlamıştı bile. Gördüğü kızların kafasına göre profilini çıkarıp Onur'a hangisinin o gece yatağını ısıtmayı hak edeceği konusunda fikrini veriyordu. Çoğu zaman egosunu tatmin etmek için Onur'u kullanırdı zira Onur'un o konularda çokta başarılı olduğu söylenemezdi. Ali'yi birazda bu sebeple hevesle dinler ve böylece Ali daha bir şey yapmadan kendini iyi hissederdi.
Cevher ise bu muhabbetlerden çok hoşlanmadığı için genelde farklı konular açar, bazende sessiz kalıp etrafı dinlemeyi tercih ederdi. Bu sefer hayatı sorgulama kafasındaydı anlaşılan. Tüm bu cinayetler işlenirken orada bulunan insanların sanki hayatlarında başlarına böyle bir şey gelmesi imkansızmış gibi umursamazca eğlenmelerini çok garip buluyordu. Belki de onların yerinde kendisi olsaydı aynı davranışı sergilerdi. Ama otopsilere girip insanların öldükten sonra kesilip biçilmesini izleyen bir polis olarak hayat ona asla diğer insanların gözlerinde gördüğü gibi görünmüyordu. Çünkü bu insanlar ertesi gün ne giyeceğini bilemediği için huzursuz olan, burnu biraz büyük diye kendisini hilkat garibesi gören, birileri sevgilisini elinden aldı diye depresyona girebilen organizmalardı. Fakat o insanları defalarca otopsi masasında iç organları sergilenirken görmüştü. Muhtemelen o durumdayken o cesetlerin tek bir sıkıntısı oluyordu; ölü olmak! -Bizler aslında kesildiğinde et ve kan torbasından başka bir şey değiliz. Nedendir ki bu büyük kavgamız?- Peki tüm bunlardan sonra yaşadığı ikilem ne olacak? Hayatı yarın hiç olmayacakmışız gibi savurganca mı yaşamalıyız yoksa sanki seksen yaşına kadar bir şekilde gelecekmişiz gibi ilerisini düşünerek mi? Cevher'in aslında en temel sorunu buydu. Sorular soruyor ama cevabını ne kendisi ne de başkaları verebiliyordu. İçindeki boşluğu dolduracak tatmin edici bir şeyler arasa da cevap o barda değildi.
O sırada Ali ,avcı kurt gibi avını aramaktan sıkılıp birasını yudumlamaya başlamıştı ki içeriye kızıl saçlarıyla uyumlu giydiği kırmızı elbisesiyle tüm zarafetini o nefes almakta zorlanan bara yansıtan bir bayan girdi. Fiziği çok güzeldi. Boyu çok uzun değildi ama giydiği ince topuklu ayakkabıları bu açığı kapatmıştı. Elbisesi dizlerinin üzerinde bitiyordu ve bakanları düzgün bacaklarıyla baş başa bırakıyordu. Göğüs dekoltesinin üzerine dökülen hoş kolyesi erkekler kadar kadınlarında ilgisini çekmeyi başarmıştı anlaşılan. Çünkü üzerinde hissettiği gözler birkaç çiftten çok daha fazlasıydı. Bara yaklaştı ve kendisine bir Bomonti istedi. Kıyafetiyle uyumlu küçük kırmızı çantasından slim sigarasını çıkardı. Bu tarz senaryolara alışkın olan barmen hemen çakmağıyla duruma müdahale edip kızdan sıcak bir gülümseme kapmayı başardı. Fakat iyi bilinirdi ki bu tarz kızlar genelde oraya barmenler için gelmezlerdi lakin duyulabilecek bütün dedikoduların merkezi onlar olurdu. Bu yüzden kızın gülümsemesi öyle boşa giden bir jest olmayacaktı. Etrafına bakan kızın gözüne çarpan ilk isim mecburen Ali olmuştu. Zira Ali arkasında olan kızı görmek için vücudunu neredeyse yüz seksen derece döndürerek gayesini çok net belli ediyordu. Kızın tam karşı cephesine denk gelen Cevher ise Onur'un anlattıklarını dinliyor ve bu güzel kızın ilgisini pek umursamamış görünüyordu. Kız Ali'nin bakışlarına-daha doğrusu bu gece benim olmalısın bebeğim bakışlarına- daha fazla tavizsiz kalmayıp ona da bir gülümseme bahşetti. Bu hafif tebessüme Ali ön dişlerini meydana döken bir sırıtışla karşılık verdi.
"Gençler bu hatun resmen gözleriyle yedi beni. Sanırım daha fazla kayıtsız kalamayacağım. Şu birayı da dikeyim bara doğru uzanacağım"dedi. Kendinden emin görüntüsü Onur'u pek etkilememişti.
"Hatun mu seni yedi? Kıza bakacağım diye neredeyse baykuş gibi ters döndün. Ayrıca kız bana sanki Cevher'e bakıyormuş gibi geldi" Ali ve Onur'un her zamanki zıtlaşmaları başlamıştı işte.
"Siktir lan. Aha işte kız bana tekrar gülümsedi. Bakmak ve gülümsemek koçum. Bu ikiliye kayıtsız kalan adam hayatta başarılı olamaz. Bir gidip konuşayım ben. Gece daha uzun başka hatunlara da vakit kalsın. Heh heh"
"Cevher ben bu sefer paramı kızın Ali'yi şutlayacağı üzerine basıyorum. Bence kızın yapacağı tek hareket Ali'nin salyalarını tezgahtan silmek olacak. " Onur'un kahkahalarına normalde ters cevaplar veren Ali bu sefer başka bir noktaya takıldı. Kaşlarını kaldırıp meşhur mavi gözlerini arkadaşlarına dikti.
"Nasıl lan? Üzerime bahis mi oynuyorsunuz? " Onur'a bakarak" Senin başının altından mı çıktı lan at kafası?"dedi.
Uzun süren sıkıcı ruh halinden sonunda çıkan Cevher yüzüne yayılan gülümsemesiyle karşılık verdi.
"İş attığın üç hatundan en az biriyle çıkıyorsun. Bu iyi bir başarı bence. Ayrıca bahis içinde iyi bir ortalama. Sayende Onur'un maaşının yarısını aldım bu ay." Her ne kadar içindeki boşluğa cevap olmasa da bu küçük oyunları onu ziyadesiyle eğlendiriyordu.
"Ulan Cevher alacağın olsun. Bu uçan mandadan beklerdim de senden beklemezdim. Eee neyine oynuyorsunuz bari? Bende girerim keriz parası yerim biraz."
"Yok abi senin olman etik olmaz. Sen zaten burada üzerine oynanan atsın. Yada tek maçlık iddia."
"Ben sana atı gösterirdim de. Neyse sizle çok vakit kaybettim. Bu akşamki açılışı kızıl hatunla yapıyorum. Şu Onur'un mora dönecek suratı için bile buna değer." Bir anlık konsantrasyon kaybı ve gözlerinde yine o şok ifade. "Oha kız nereye gitti? Daha iki dakika önce buradaydı lan." Cevher bara odaklanıp sebebini çabuk bulmuştu.
"Lavaboya gitti. Birası orada duruyor. Biliyorsun kızların tuvalete gitmesi için illa işemeleri gerekmez." Cinayet büro çalışanlarının yeteneklerini sadece cinayet çözmek için kullanmadıkları aşikardı.
"Tamam o zaman ben bardayım gençler."
Not: Bar bölümü biraz uzun oldu. En son baktığımda 3 bin kelimeyi geçmişti. Bende hem bütünlüğü kaybetmemek hemde okuyanı sıkmamak için üçe böldüm. Burada hikayenin önemli bir karakteri daha olaya dahil oluyor. Diğer bölümleri de bugün ya da en geç yarın atıyorum. İyi okumalar ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katil Hikayesi (Kitap Oldu)
Mystery / ThrillerAcımasız bir dizi cinayet... Akla gelen tek bir soru ; Katil kim? Peki ya, katil kendisini ifşa etse, yine de onu yakalayabilir misiniz? Gizemli maskeler... Meraklı bir gazeteci... Cesur bir rehine... Ve tüm bunla...