"Tamam o zaman ben bardayım gençler."
Ali kızın oturduğu taburenin yanına çöktü ve kendisine yeni bir bira istedi. Ayırca barmene kızın yarısı içilmiş birasını da verip yerine yenisini istedi. Kızıl hatun çok geçmeden yerine geçti. Yüzünde yine o gülümseme vardı.
"Merhaba. Biranız bitmiş gibiydi de yenisini söyledim. Umarım sizin için sıkıntı olmaz."
Kızın yüzündeki gülümseme gözlerini de bir çizgi haline getirmişti. Ağzı ayrı gözleri ayrı gülüyor gibiydi. Bunlar yetmezmiş gibi beyaz tenli yüzünde özellikle burun ve yanak bölgesinde çiller doluydu ve onu çok daha çekici bir hale getirmişti. Slim sigarasından bir nefes daha çekip telefonuna baktı.
"Hayır aksine hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Böyle güzel jestler yapan erkeklerden pek kalmadı. Tuvalet sırasında numara isteyen tiplerden sıkıldım."
Ali sesli bir kahkaha koyverdi ama o müzikte neredeyse duyulmamıştı bile.
"Gerçekten de öyle. Hep ergen işleri. Şey eee. Buraya gelir misiniz hep? Açıkçası ben arkadaşlarımla gelirim vakit buldukça. Sizin gibi bir güzelliği daha önce görmüş olsaydım asla unutmazdım." Sakallı bir sırıtışa hafif çarpık dişleri çok hoş eşlik etmiyordu ama mavi gözleri her daim dikkatleri kendisine çekmeyi başarıyordu. Yoksa dişleri arasında kalan çerez kalıntıları Onur'un bahiste bir adım öne geçmesine neden olabilirdi.
"Açıkçası değişik yerlere gitmeyi severim. Bu birazda işim nedeniyle çok geziyor oluşumdan kaynaklanıyor. Bulunduğum yere en yakın bar neresiyse orayı keşfederim. Tabi kaliteli olması koşuluyla. Bu arada ismim Özgü. Özgü Güngördü."
"Özgü Güngördü mü? Sanki isminiz tanıdık geliyor ama. Bende Ali. Ali Karabulut. Heheh".
Kız sigarasını söndürdü ve paketinden yenisini çıkardı. Ali o anda elini cebine atıp çakmağını aradı ve kısık sesle düşündü-Ha siktir masada kaldı-
"Efendim?"
"Heh heh yok bir şey. Sigaranı yakayım dedim de sanırım çakmağım yanımda değil".
"Sorun değil bende var. Erkekleri tavlamak için yapılan bu ucuz numaraya başvuracağımı düşünmedin değil mi canım?" Yine o şuh gülümseme.
"Tabi canım –canım?- Heh heh. Öyle basit bir kadına benzemiyorsun. Yani onu yapanlarda basit değil tabi de. Yani demek istediğim.....Şey ne iş yaparsınız?" Ali genelde kendinden emin kızlara karşı o meşhur öz güvenine rağmen dağılabiliyordu. Özellikle o kız bu kadar çekiciyse. Ali'nin sorusu karşısında kızın gülümsemesi yerini ciddi bir ifadeye bıraktı. Sanki pek hoş olmayacak bir şey söyleyecek gibiydi. Yine de Ali gibi takılmadan direk cevabını verdi.
"Ben muhabirim". Ali ufak çaplı bir şok yaşadı. Muhtemelen bu cevabı pek beklemiyordu. Onunda yüzü ciddileşti. Kızın adının neden tanıdık geldiğini şimdi hatırlamıştı. Çok meşhur olmayan orta halli bir gazetenin muhabiriydi bu kız.
"Sanırım gazetecilerden pek hoşlanmıyorsun. Genelde erkeklerin favori kadın mesleği sekreterlik falandır değil mi?"
"Yok ondan değil. Çünkü muhtemelen sende benim mesleğimi pek beğenmeyeceksin. Bende polisim"
Kız hafif çekik gözlerini açabileceği noktaya kadar açıp şaşkın bir ifadeyle Ali'ye baktı.
"Yanlış bir düşünce canım. Niye gazeteciler ve polisler kedi köpek gibi olsunlar ki. Öyle bir algı var farkındayım ama ben bu tarz basmakalıp düşüncelere itibar etmiyorum. Gayette samimi olduğum polis arkadaşlarım var. Tabi yine de sen muhabirlerden hoşlanmıyorsan sohbetimizi bitirebiliriz hiç sorun etmem".
Bu sefer akıllıca cevap verme sırası Ali'deydi. Aksi takdirde bu hoş hatunu yanlış bir cevabıyla kaybedebilirdi. Herşey bir yana Onur'un haklı çıkmasını hiç istemiyordu. Özellikle de bu kadar vakit hacamışken.
"Ee bende o tarz biri değilim. Benim için muhabir,gazeteci kız... yani insan ayrımı yoktur. Böyle saçma düşünceler yüzünden yeni bir arkadaşlık imkanı neden yok olsun ki?"
Ali her ne kadar böyle söylese de gülüşü biraz zoraki oldu. Genel olarak ta kızın muhabir olması onu olumsuz etkilemişti. Zira pek hoşlanmazdı muhabirlerden. Ama yatağa girdikten sonra ışıklar sönecek ve tenine dokunduğu hatunun ne meslek yaptığı hiç umurunda olmayacaktı. Tek sorun o günden sonra onu başından def etmesindeydi. Fakat bu kız diğer avlarının yanında daha 'zeki'kalıyordu. Bu nedenle düşündüklerini hayata geçirmekte zorlanacağının farkındaydı.
"Oradakiler arkadaşların değil mi? Yanlarına gitsek sıkıntı olur mu senin için?"
-Olmazdı. Benim için olmazdı ama onlar için?-
Onur, dikkatini izlemekten sıkıldığı Ali'den yanındaki Cevher'e verdi. Her zaman çok konuşkan olmayan arkadaşı bugün biraz daha durgundu sanki. Sabit noktalara bıraktığı boş bakışlarının süresi dikkat çekecek kadar uzun oluyordu.
"Abi bugün biraz durgun gibisin. Bir sorun mu var yoksa bu cinayetleri mi düşünüyorsun? ".
Boş bakışlarını arkadaşına çevirdi ve aynı anda elindeki sigarasını söndürdü. Çok fazla içmiyordu. Genelde bar,kafe gibi yerlerde dinlendikleri zamanlarda içerdi. Ali'nin de bu konuda kendisini örnek aldığı söylenebilirdi.
"Cinayetleri düşünüyorum tabi ki. Ama daha çok kafamı kurcalayan sorular var. Son zamanlarda çok fazla hayatı ve kendimi sorguluyorum. Bir boşluktayım. Tam olarak sevemediğim, iş olsun diye yaptığım bir işim var. Gelecekle ilgili kararlar almakta zorlanıyorum. Neyle mutlu olabilirim? Emin olamıyorum. Yani mutluluk bir kızla evlenip,çocuk yapıp,beraber tatile gitmek midir ? Ya da tek başına bütün hayatını emen bir işte kariyer yapıp kazandığım parayla kullanamayacağım bir araba,otel gibi gelip gideceğim bir ev almak mıdır?" Doğruldu ve iç çekti.
"Deniz varken daha mutluydum sanki. Hiç olmazsa bir amacım var gibiydi. Kızla iki sene birlikte olduk. O kadar şey paylaştık. Ama onu düşünürken bile ruhsuzlaşıyorum. Geçen aklıma geldiğinde keşke olsa da evi bir temizleyip toparlasa diye düşündüm. Böyle birşey olabilir mi? Siktiğimin iki senesini harcadı kız bana."
Onur kafasında ne söyleyeceğini tarttı durdu. Bu kadar derin bir konuşma beklemediği belliydi. İçkinin verdiği zihin açıklığıyla silkindi ve konuşmaya başladı.
"Abi sanırım üç aşağı beş yukarı benzer sıkıntıları yaşıyoruz. Benim elimde bu iş ve zayıflama hikayesi var. Kim ne derse desin benim gibi bir adamın gelebilmesi pek uygun görünmeyen bir meslekteyim. Burada başarılı olmak istiyorum. Ya da bu mesleği yapmaya devam etmek. Elimde başka hiçbirşey yok. Bugün beni işten atsalar ben bitmişim. Belki de Ali'nin dediği gibi evde oturup ablalarıma fal bakar,evlilik programları izlerim" Konuştukları daha çok kendiyle ilgiliydi. Birazda Cevher'e karşılık vermek istedi.
"Deniz'le gerçekten çok güzel bir ikiliydiniz. Açıkçası size gelip beraber muhabbet ettiğimiz günleri özlüyorum. Ben..bilirsin Deniz'le iyi anlaşırdım. Mutluluğun tanımını yapacak kadar çok şey yaşamadım abi ama benim için mutluluk sen ve Deniz'le oturup yediğimiz havuçlu kek ve içtiğimiz kahveydi. Belki seninde bunu yapman lazım. Küçük şeylerden mutlu olmak. Kendini o kadar çok karamsarlığa soktun ki hiçbirşeyden mutlu olamayacağını düşünüyorsun"
Cevher arkadaşını ilgiyle dinliyordu zira pekte Onur'dan beklediği konuşmalar değildi bunlar. Etkilenmişti. Haklı mıydı acaba diye düşündü.
"Umarım söylediklerim için kızmıyorsundur. Yani seni çok seviyorum biliyorsun. Sadece iyiliğini isterim. Eğer ben senin yerinde olsam...Ya da şöyle söyleyeyim tavsiyemi istersen Deniz'i aramalısın. Haksız olduğundan değil. Yani böyle düşünmüyorum ama ilk adımı sen at abi. Ne olabilir ki? Ben...A-abi yanlış mı görüyorum yoksa Ali kızı buraya mı getiriyor?"
İkisi de gördüklerinin şaşkınlığıyla konuştukları konudan çıktılar. Tek fark Cevher, Onur'un söylediklerinde haklılık payı bulmuştu ama bölünen muhabbetleri nedeniyle ona bunu söylemekte geç kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katil Hikayesi (Kitap Oldu)
Misteri / ThrillerAcımasız bir dizi cinayet... Akla gelen tek bir soru ; Katil kim? Peki ya, katil kendisini ifşa etse, yine de onu yakalayabilir misiniz? Gizemli maskeler... Meraklı bir gazeteci... Cesur bir rehine... Ve tüm bunla...