"Babam mı?"
Yıllar önce Cevher küçük bir çocukken babası ona hep aynı hikayeleri anlatırdı. Kendi başına gelen-ya da duyduğu-ilginç polis hikayeleri.Cevher şimdi düşündüğünde bu hikayelerde hep yakalanan suçlular, serbest kalan iyi insanlar ve adalete güveni boşa çıkmayan mutlu masum vatandaşlar olduğunu hatırladı. polis olan babasının bir şekilde onuda polis yapmak için küçüklüğünden beri bilinçaltına polislerin ne kadar önemli insanlar olduğunu yerleştirdiğini anlamıştı. Neden olmasındı ki? Suçluların cezalarını çekmelerini sağlayan yüce bir meslekti onunki ? Ama büyüdükçe bu hikayelerde hep eksik noktalar gözüne çarpmaya başladı. Suçlular hep mi yakalanır ve onların cezalarını çektiklerini gören masumlar hep mi mutlu olurlardı ? Her şey bu kadar güllük gülistanlık mı olurdu ? Tabi ki olmazdı.
Yaşı ilerledikçe ve polisliğe babası sayesinde gönül verdikçe işlerin onun anlattığı gibi yürümediğini gördü. Her suçlu yakalanamadığı gibi hak ettiği cezaları da alamayabiliyordu. Öyle tek bir polisin kahraman gibi ortalığı tozu dumana kattığı rambo hikayeleri gerçek hayatta pek olası değildi. Şimdi düşündüğünde muhtemelen babasının fazla hayalperest olduğunu hatta sırf o polisliğe ilgi duysun diye bunları bilerek böyle anlattığını düşünüyordu. Ne zaman büyüyüp mantıklı sorular sormaya başladı işte o zaman babası hemen taktik değiştirdi. Evet artık ne hikmetse suçlular eskisi gibi kahramanlık hikayeleriyle yakalanamıyordu. Artık çocuk olmadığı için tek kahraman dönemi de bitmiş takım oyunu daha önem kazanmıştı. Artık arkadaşlarıyla birlik olup cezasını çekmeyen suçluları yakalama dönemi başlamıştı. –Sokayım böyle işe. Ben mi kurtaracaktım bütün mesleği. Babadan sonra oğulun olması şart mıydı? Saltanat mı lan bu ?-
Daha da kötüsü babası oğluna bu kahramanlıkları anlatırken kendisi garip garip işlere bulaşmaya başlamıştı. Karakol polisiyken başarılı kariyeri ona narkotik bölümünün kapılarını açmıştı. Fakat burada birkaç sene sonra nedeni bilinmeyen -?- sebeplerden ötürü başka birimlere atanmıştı. Kayıp şahıslar büro amirliği ve ahlak masasında zorlu görevlere getirilmişti. Fakat çok istediği cinayet büroya bir türlü gelememişti. Gerçi gelse de uğraştığı bu yan işler onu yine meslekten uzaklaştıracaktı. Zira bunun farkında olan Cevher'in babası İsmail,polisliği bırakıp özel güvenlik şirketi açmaya karar verdi. O üç günü çok net hatırlamıyordu Cevher. O sırada doğu görevindeydi. Babasının anlattığı kadarıyla iyi bir ortak bulmuştu fakat çokta fazla detay veremiyordu.
Ne olduysa o üç günde yaşanmış ve babasının evlerinde göğsünde iki kurşunla vurulmasıyla son bulmuştu. Hemen özel izinle İstanbul'a gelen Cevher, o dönem davayı inceleyen Fehmi amirle beraber çalışmış aynı ekipte Murat Atakan ve Şahan'la sırt sırta vermiş fakat ne yaptılarsa cinayeti çözememişlerdi. Daha sonra kendisine verilen 2 hafta süre dolunca Batman'a geri dönmüş hayal kırıklığıyla burada çalışırken Cemal beyin oğlu Cafer'in yerine İstanbul'a ataması geldiğinde davayı tekrar açmak istemiş fakat yeterli kanıt olmadığı için başarılı olamamıştı. Cinayet büroda geçirdiği 5 senede de benzer girişimlerde bulunmuş ve aynı sonuçları almıştı.
"Böyle işte. Babam bir şekilde kendisini öldürtmeyi başardı. Beni kendi işlerinden hep uzak tutmaya çalıştı ama her seferinde peşine düştüğümü bilirdi. Beni polis yapmak için uğraşan adam neredeyse polislikten istifa etmemi isteyecek noktaya gelmişti. Ne yapabilirdim ki? Mesleğim yanlışları düzeltmekle mükellefken kendi babamın yanlışlarını görmezden mi gelecektim? Ama çok şeyle meşguldüm. Polis okulu, hayat mücadelesi falan. Çok genç ve tecrübesizdim ve beni hep kandırırdı. Bir hata yaptım bir daha yapmayacağım diye" Bir süre soluklandı Cevher. Babasının mevzusunu hiç bu kadar detaylı anlatmamıştı. Yinede o yan işlerinden pek bahsetmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katil Hikayesi (Kitap Oldu)
Mystery / ThrillerAcımasız bir dizi cinayet... Akla gelen tek bir soru ; Katil kim? Peki ya, katil kendisini ifşa etse, yine de onu yakalayabilir misiniz? Gizemli maskeler... Meraklı bir gazeteci... Cesur bir rehine... Ve tüm bunla...