| 13. Bölüm - Part 1|

1K 49 119
                                    

Selaam canlarım ve ciğerlerim! Mükemmel bir bölüm oldu. Yani bence öyle olmuştur. Ama tabiki kararı sizler vereceksiniz. Bölümü okurken, parçayı mutlaka dinlemenizi isterim. İyi okumalar. :) Bölümle ilgili olan yorumlarınızı #TunçunAcısı hashtag'i altında bekliyor olacağım.

Bölüm Parçası: Koray Avcı - Hoşgeldin

Hayat aslında bir eğitmendir. Yaşadıkça bize acıyı ve tatlıyı her şekilde sunup öğreten. Her ikisini de mutlaka yaşayıp gösteren. Biz de bu hayatın birer öğrencileriydik. Acıyı yaşadığında gerçeğe daha yakın olursun, çünkü hayatın öğretmek istediği en önemli dersi acıdır. Acı her bir olayın içinde saklıdır. Yani her yaşadığımız olayda birer acı bulunmaktadır. Tatlı ise fazla uğramayan bir hayat dersiydi. Uğrayana ise birer mutluluk. Bende galiba her ikisi de vardı, ama acı daha ağır basıyordu. Hayatım siyah'tan ibaret. Babam uzaklarda çalışıyor. Ağabeyim desen o da başka bir şehirde okuyor. Annem'i zaten göremiyorum, kadın evi geçindirmeye adamış kendini. Benimle fazla ilgilenemiyor. Aile denilen kavram, anlayacağınız kadarıyla bizim evde bulunamamakta. Yalnızım. Ben hep yalnızım. Bu kadar kalabalık bir dünya da ben o kadar çok yalnızım. Milyonlarca insanın içinde ben yalnızım. Yalnızlık içime işlemiş benim. Aslında ben yalnızlığın beden bulmuş hali olabilirim mesela. Karanlıktan korkmamalıyım normalde ama çok korkuyorum. Dağ evinden dün gece dönmüştük. Korktuğumu bildiği içinde Gökhan gelmişti, beraber uyumuştuk. Sonra ben gözlerimi açtığım da ise yoktu, sabahları belki annem odama gelir diye gitmişti. Bilemiyorum. Annem onu hiç sevmezdi. Serseri kılıklı bundan adam olmaz derdi hep, hâlâ da öyle demeye devam ediyor. Gece olunca çok başka biri haline dönüşüyor, bu yüzden Siyahların efendisi demeyi seviyordum ona. Belki de siyahın en sevdiğim tonuydu o. Bilemiyorum. Bizim hayatımızın nereye gidebileceğini kafamda belirliyemiyorum. Saate baktığımda 10.25 olduğunu gördüm. Kaçta gitmişti ki? Ben yaklaşık bir saattir yataktan çıkmadım tembellik ediyordum. Merakta etmiştim acaba neredeydi? Merakıma yenik düşerek baş ucumda olan telefonumu elime alıp rehberime girdim daha sonra Egoist öküz ismini gördükten sonra bu ismin artık ona uygun olmadığını farkettim. O Siyahların efendisiydi. Ve telefonumda da öyle olması gerekiyordu. Hemen adını değiştirdikten sonra arama tuşuna bastıktan bir kaç saniye sonra sinyal sesleri gelmeye başladı kulağıma. Aranıyordu. Telefonu kapalı değildi. Sesini duyacağım için, içimi bir heyecan kapladı. Sonra telefon açıldı ve hiç beklemediğim bir kadın sesiyle karşılaştım. Ama tanıdık bir kadın sesiydi. Serap..

"Alo?"

Yutkundum. Cevap veremedim.

"Alo? Cevap verebilir misin? Kim olduğunu bilmiyorum. Telefonda 'gerizekalı' arıyor yazıyordu.. Alo?"

Karşımda acı tekrar belirdi. Pis pis gülüp benden kurtulamazsın bakışları atıyordu. Eline bu sefer başka bir hançer almış bana doğru adımlar atmaya başlamıştı.

"Kimmiş arayan?"

"Bilmem. Gerizekalı arıyor yazıyordu."

"Hassiktir." denildikten sonra telefon suratıma kapatıldı.

Gitmişti. Tekrar ona gitmişti. Peki beni istemiyorsun anlıyorum ama neden yanıma geliyorsun? Neden bana bunu yaşatıyorsun? Girizikili iriyirdi. Gerizekalı demek. Adım hâlâ öyle kayıtlı demek! Tekrar adına tıkladığım da, telefonumun ekranında Siyahların Efendisi arıyor belirdi. Açıp açmamak arasında kaldım. Açsam ne diyecektim? Hesap mı soracaktım? Ben kimdim ki? Onun gözünde bir gerizekalının tekiydim. Kendisi zaten birine değer verecek bir yapıya sahip değildi. Daha çok bir bayana. Ama Serap'a veriyordu. Yoksa onu niye gönderemesin İzmir'e? Veya yanına niye gidiyor, çünkü o değerli biri. Onu seviyordu belkide. Ben kendi içimde acıyla boğuşurken, telefonum sustu. Ve ardından bir mesaj bildirimi geldi. Hemen açtım.

Tesadüfün BöylesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin