Öncelikle bizim ile röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.İzniniz ile başlıyorum.
SORU-1)Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle Merhaba. Dünyadaki kullanıcı adım Betül Demirkıran. :) 16 yaşındayım ve lise 2 öğrencisiyim. Memleketim Bursa ve Bursa'da yaşıyorum. Kardeşim yok, (Çok şükür) ailemle yaşıyorum.
SORU-2)Hikayeye nasıl başladın?
Hikayeme nasıl başladığımı inanın ben de bilmiyorum. Çocukluğumdan beri aklımda olan bir kurguydu, daha çok hayal dünyasında yaşadığım için her an her saniye farklı şeyler aklıma gelebiliyor. Yazgı da onlardan biri ancak onu özel kılan kendimle bütünleştirmiş olmam. Kısacası, muhtemelen bir gece vakti, uykuya dalmak üzereyken dallandırıp budaklandırdığım uçuk kaçık birkaç hayalle başladım.
SORU-3)Yeni bir kitaba başlamayı düşünüyor musun?
Evet, ancak birkaç sene sonra. Çünkü diğer kurgum fazlasıyla üzerinde durmayı gerektiriyor. Eğer yeterince gelişmediyseniz, istediğiniz duyguyu karşı tarafa zor iletirsiniz.
SORU-4)Ne tür kitapları seversiniz?
Gizem/Gerilim ya da Romantizm sevdiğim kategoriler ancak fantastik türde neredeyse hiç kitap okumadığım için bir yorum yapamayacağım. Bu arada kitap önerileriniz varsa, seve seve alırım. :')
SORU-5)En sevdiğiniz bay/bayan kitap karakteri kimdir?
Uçurtma Avcısı'ndaki her karakteri ayrı severim.
SORU-6)Örnek aldığınız birisi var mı? Adı nedir?
Yalnızca büyükbabamı örnek alırım.
SORU-7)Kitaplarda klişe olaylar mı yoksa alışılmadık olaylar mı daha çok ilginizi çeker?
Şimdi klişe olayların bakış açısı farklı biraz. Mesela birçok hikayede şirket, kolej, dağ evi gibi yerler görüyoruz. Ya da, kızın masumluğu erkeğin üstün görünmeye çalışması, veyahut ailenin aşırı zengin/aşırı fakir olması. Bu ve bunun gibi birçok örneği onlarca ya da yüzlerce hikayede görüyoruz. Bir hikayede kolej geçtiğinde insanlar hemen 'klişe' sıfatını yapıştırabiliyor ancak her yazarın işleyiş tarzı farklıdır. Playboy, kötü çocuk olsa bile. Tamam, şu sıralar fazlaca artmış durumda ancak kimsenin bir öneri/destek yapmadığı da su götürmez bir gerçek. Eğer bir hikayede sorun görüyorsanız, aşırı klişe olduğunu düşünüyorsanız önce gerçek bir şekilde okuyup sonra doğru bir üslupla yazara belirtmelisiniz. Belki sizin klişe sıfatını yapıştırdığınız bir olay/yer o hikayede bambaşka bir dünyaya dönüşebilir. Basit, yapmacık dediğiniz olaylardan ummadığınız şeyler çıkabilir. (Ben de çok kullanırım.) Demem o ki, bir işe başladıysanız sonunu getirmeden iyi/kötü hiçbir kalıba sokmayın. :')
SORU-8)En sevdiğiniz şarkı nedir?
Julia Stone- Winter on the weekend. Tove lo- Talking body. Kaan Tangöze- Bekle dedi gitti.
SORU-9)Kitaplarınızı yazarken size yardımcı olan kişiler oldu mu?
Doğruyu söylemek gerekirse etrafımdaki çoğu insan bu konuda bana inanmadı, inanmıyor da. Aileme söylemek istememiştim ama daha sonra yazılarımı önce deftere yazdığım için bir şekilde onlara da ulaşmış. Okuduklarında hiç de beklemediğim tepkiler almıştım. 'Bu ne?' 'Kim okur ya senin yazdıklarını?' 'Sen kimsin de kitap yazıyorsun Allah aşkına?' 'Kendini bir şey mi sanıyorsun, bir de kalkmış hikaye yazıyor. Senden hiçbir b*k olmaz' Evet, evet. Bunları söyleyenler ailemdendi. Daha sonra çoğu kez bırakmayı düşündüm, moral diye bir şey kalmayınca ancak arkadaşlarım bana çok destek oldu. Bir kişi vardı ki, o olmasa şu an bu sitenin adını bile bilmezdim ancak onun ismi de bende kalsın. Bu vesileyle, Camış, Aleyna, Refiye, Berfin, Filiz, Betül, ve diğerlerine de teşekkür etmek isterim. Siz gerçekten her eve lazımsınız. :)
SORU-10)Sizce mutlu sonlar mı yoksa mutsuz sonlar mı daha güzeldir?
Vallahi mutlu mu mutsuz mu bilemem ama ne şekilde olursa olsun, kitap bittiğinde okuyucuda büyük bir etki bırakmalı. Gerek sevinç, gerek gözyaşı. Ben en etkilisinin tarafındayım. :)
Teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WATTY RÖPORTAJLARI
Non-FictionBize farklı dünyaların anahtarlarını veren kişileri tanımak ister misiniz?