Eventually soulmates meet, for they have the same hiding place

1.8K 200 458
                                    

Uyarı: Self-harm,ağır depresyon,sizinkilere ters düşebilecek inançlar,intihara değinme,küfür,smut ve daha bir sürü şey olacak.Rahatsız olanlar için uyarayım, en başından.

Multideki fotoğraf Harry ve Louis'in hikayedeki halleri.

     🎶Bölüm şarkısı:Regina Spektor/Hero🎶

Huh,Peki, başlayalım o zaman,

İyi okumalar ♡   *heyecandan bayılır*

***

Bir gece yarısı Louis zifiri karanlık parkta yürüyordu.Yaşlı çam ağaçlarıyla çevirili çakıl taşlı yolu aydınlatan tek obje devasa dolunay ve gökyüzünün minik süsleri yıldızlardı.

Saat üçe geliyor olmalıydı. Ortamın müthiş sessizliğinde Louis her yere basışında bir çakıl taşını eziyor, ufak bir gürültüye sebep oluyordu. Soğuk rüzgar vücudunun açıkta kalan her yerini okşayıp iliklerine kadar titretti. Üstüne o eski ceketten daha kalın bir şey giymiş olması gerekirdi. Paketten çıkardığı sigarayı ince kıvrımlı dudaklarının arasına yerleştirip yaktı.

Uzun süredir kendi ölümünü planlıyordu.Başta bileklerini keserek ölmeyi deneyecekti fakat bu gereğinden fazla acı vericiydi.Drama için vakti yoktu.En son kararı hap yutmak olmuştu. Bu daha sakin ve rahattı. Önce uyku haplarını alacaktı daha sonra kulaklığını takıp yatağa kıvrılacak ve en sevdiği albümü dinlerken sonsuz uykuya dalacaktı.

Düşüncesi bile huzur dolu geliyordu fakat tek bir sorun vardı; Louis hep meraklı bir oğlan olmuştu. İçindeki ufak umut kırıntılarını inkar etse de her zaman sakin ve havalı görünmeye çalışsa da oradalardı işte. Louis içten içe bir şeylerin iyiye gittiğini görmek istiyordu.

Böyle bitmesi adil değildi. Ama hayır, Louis o kadar şanslı olmadığını da biliyordu. Hayat acımasızdı ve hiçbir zaman adil oynamayacaktı. O yüzden gitmeliydi ya işte. Katlanacak tahammülü kalmamıştı.Yürüdükçe rahatladığını hissetti.

Sigarasından son kez derin bir nefes çekip yol kenarına fırlattı. Soğuktan buz kesmiş ellerini ceplerinde birleştirdi ve yürümeye devam etti. Bir kaç gecedir farkında olmadan hep aynı yerde durup yıldızları izliyordu. Kimsenin sokaklarda olmadığı bu ıssız ve soğuk anlar onun için özel bir önem taşıyordu. Yalnızca bu saatlerde özgürdü. Kimse için rol yapmasına gerek kalmıyordu. Gece saltanat sürerken günahlarıyla baş başaydı. Louis gecenin en ürkünç halini sevdiği gibi, kendisi de korkunç derece depresifti zaten.

Her zamanki gibi çimlerdeki yerini alıp uzandı ve ellerini kafasının arkasında birleştirdi.Yıldızlar bu gece sanki ona bir şeyler anlatmaya çalışırcasına daha parlak parlıyordu.

Başına gelen her şeyi düşündü. En çok kız kardeşlerini özlemişti. Beraber yaptıkları şapşallıkları, gecenin bir yarısı odalarında yankılanan sessiz kıkırdaşmalarını, sıkıca sarıldığı anları hatırladı. Onları en son tam yedi ay önce görmüştü. Boğazı yutkunurken sızladı. Canı acıyordu. Belki de Louis'i bir daha asla görmek istemeyeceklerdi. Düşünmemeye çalıştıysa da bütün o boktan anılar yavaş yavaş zihnini doldurmaya başlamıştı bile.

Herşeyi mahvettiği günü hatırladı. Cinsel yöneliminin ailesini ortadan ikiye ayırdığı günü.Babasının suratındaki tiksinmiş ifadeyi, annesinin ona acırmışcasına hayal kırıklığıyla bakan gözlerini. Hepsini hatırlıyordu. Geniş mutfakta yankılanan babasının sesini beyninin içinde bir yerlerde duyduğuna yemin edebilirdi.

Lost In The Same Jungle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin