Instagram: yazar semra İmamoğlu
Takipte kalın...Hira biraz önce duydukları karşısında neredeyse sinirden deliye dönecekti. İçinden 'Yok ya var mı öyle bir dava Zişan'ı kaçıracaklar benim üzerime kuma gelecek, çok biliyor onlar ben bu işi böyle bırakmam...' diye geçirdi. Zorla evlendirildiği yetmiyor bir de üzerine kuma getireceklerdi.
Odanın içinde volta atmayı bırakıp Zişan'a döndüğünde Zişan onun haline gülümsüyordu. Sitemle "Gülmeyi bırak Zişan Hanım, şu aptal kimmiş bana bir söyle." dedi, Zişan hâlâ gülümseyerek;
"Abime orta okulda peşinde dolanan Aysel vardı onun ikizi dersen abim bilir yenge." dedi.
"Demek o sümüklü çocukken Mircan'ın peşinde dolanıyordu."
"Öyle böyle değil, hem de abim üniversiteyi kazanıp gidene kadar peşini bırakmadı."
"Tamam sen hiç üzülme ben bu konuyu halledeceğim."
Zişan, "Sağ ol yengelerin bir tanesi." dedi ve yanağından öpüp çıktı. Hira ise onun ardından spor yapmaya başladı. Aksi hâlde bu kadar yemeğe kilo alacaktı yoksa.
Gerçi şu an en son düşünmesi gereken şey kilosu olmalıydı, halletmesi gereken bir mesele vardı. Körü körüne bu memlekete gelmeyi kabul etmişti ama kimse o sümüklüyü üzerine kuma olarak getiremeyecekti...
***
Ayşe salona akşam yemeğini kuruyordu. Hira ne yemek var diye bakmak için o tarafa geçeceği sırada telefonu çaldı. Eline alırken yanlışlıkla açtı, açınca da mecbur konuşmak zorunda kaldı. Maalesef ki arayan Taha'ydı.
"Efendim."
"Bebeğim, neden mesajıma cevap vermedin, aklımdan bir dakika bile çıkmıyorsun lütfen yarın buluşalım."
"Taha bak başımıza iş açacağız, inan bana biri öğrenirse seni de beni de kimse kurtaramaz."
"Sen merak etme bebeğim, ben her şeyi ayarladım, yurt dışına gideceğiz farklı kimlikle sahte pasaportlar da hazır." Hira, onun kendisine bebeğim demesinden iğreniyordu. Aptal mıydı bu adam? Laftan da anlamıyordu.
"Olmaz Taha yapamam, git buradan."
"Yarın saat ikide kilisenin oraya gel konuşalım."
"Gelemem."
"Gel lütfen, bana bunu borçlusun." dedi ve kapadı telefonu. Of Taha başıma bir bela açmadan buradan defolup gitmen için ne yapmam lazım acaba, en iyisi yarın gidip kararlı bir şekilde onu istemediğimi söylemek, belki o zaman anlar ve gider, diye düşünürken sıkıntılı hissediyordu.
Telefonu konsolun üzerine koyup balkona çıktı, aynı anda Mircan da merdivenlerden çıkıyordu. Onunla göz göze geldiler. Mircan yanına geldiğinde Hira onu kolundan tutup hemen içeri çekti ve hiç düşünmeden konuşmaya başladı.
"Ben o sümüklü Aysel'e hak ettiği cevabı vermesini bilirim." Mircan onun ne dediğini anlamadığı için tuhafça yüzünü inceledi.
Sonunda "Efendim?" dedi soru sorarcasına. Hâlâ anlamaya çalışıyordu.
"Şu orta okulda peşinden dolanan Aysel."
"Vardı öyle biri. Hem ne olmuş ona?"
"Eğer önlem almazsan üzerime kuma olarak gelecekmiş."
"Kim dedi bunu?" Mircan hâlâ onun neden böyle saçmaladığını düşünüyordu.
"O lanet töreler." Hira sıkıntıyla saçlarını karıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kan Davası BERDEL'i
General FictionYillardir süregelen bir kan davasinin son kurbanları bir birine Berdelle baglanan iki genc nefret, tutku, ask ve kendinizden bir parca bukabileceginiz bir kitap