Mircan bir hışımla Hira'nın arkasından giderek ona yetişti. Deliye dönmüş gözlerle ona bakarken "Kadın delirdin mi sen?" diye sordu. Delici bakışlarını Hira'nın gözlerine sanki mıhlamıştı. Hira'ya ilk kez böyle korkutucu bakıyordu. Buz gibiydi bakışları, Hira bir an üşüdüğünü hissetti.
"Gerçeği yüzüme söyleyecek kadar adam değilmişsin Mircan Ağa!" Hira henüz hızını alamamıştı.
Mircan kızınca ve bağırarak "Sen ne diyorsun kadın beni çileden çıkartma!" diyerek omuzlarından tuttu ve sertçe sarstı. Hira ikinci tokatı atmak için elini kaldırdığında bu kez onun elini havada tuttu ve onu yatağa doğru itekledi.
"İşine gelmeyince kaba kuvvet tabi ya, bu da senin tam tarzın değil mi Mircan Ağa?"
"Sus Hira sadece sus; sus ki yapmak istemediğim şeyleri yapmayayım."
"Ne yapacaksın, ne yapabileceksin bu saatten sonra, nasıl? Aşığınla aynı evde olmamdan zevk mi alıyorsun, yada ikimizi de bir arada götürmek egonu mu okşuyor?"
Mircan "Hira ba..." derken sözünü Hira onun kesti ve konuşmasına izin vermedi.
"Seni görmek istemiyorum çık git buradan," dedi ve banyoya doğru yöneldi. Mircan onun arkasından geldi ama Hira ondan önce davranıp kapıyı kilitledi.
Kısa bir süre sonra dış kapının sertçe çarpmasıyla olduğu yerde irkildi, bu da Mircan'ın sinirle çıktığı anlamına geliyordu.
Hira yarım saat kadar bonyoda oyalanıp odayı kontrol ederek çıktı ama oda bomboştu, üzerine bir şal alarak avluya indi akşam serinliği çıkmak üzereydi, Zişan onun yanına gelerek "Kahve yaptım yengem gel hadi içelim." diyerek yukarı çardağa çağırdı.
Berre de çardaktaydı tereddüd etse de kadınlık gururu onu dürtüklüyordu. Bunun için başını dik tutarak yanlarına çıktı, Ayşe kahveleri masaya koyduktan sonra kendi kahvesini de alarak oturdu.
Ortada dolaşan ölüm sessizliğini Zişan bozdu. Sakince ablasına dönerek "Ne çok özlemişim ablam seni, öyle uzun zaman oldu ki böyle oturup sohbet etmeyeli..." dedi.
"Ben de özledim Zişanım ama kader böyle olsun istedi."
Zişan, "Ablam." dedi ve Berr'ye sarıldı.
İki kardeş samimi dakikalar geçirirken Hira sinirden çatlamak üzereydi, içinden saydığı küfürler dışarı vurmasın diye yüzünde yalancı bir gülümseme ile onları izliyordu.
Çok geçmeden gürültü ile konağın kapısı açıldı, Mircan hızlı adımlarla yukarı çıkarken onların olduğu tarafa doğru bakarak "Ayşe yukarı gel!" diye seslendi.
Ayşe "Hemen geliyom ağam," diyerek uçarcasına yukarı çıktı, aradan ortalama on dakika geçtikten sonra Ayşe odadan çıktı, Mircan bu kez Hasan diye seslendi, Ayşe inerken Hasan uçarcasına yukarı çıktı ve kısa bir süre sonra elinde Hira'nın olan bir valizle aşağıya inmeye başladı.
Hira, Mircan'ın "Hira!" diye kükreyen sesini duyduğunda gözlerini ne var dercesine gözlerine dikti. Aklında deli sorular vardı.
"Yukarı gel!" Mircan ilk kez birilerinin yanında onunla böyle konuşuyordu ve bu hiç Hira'nın tarzı değildi. Sakince müsaade isteyerek yanlarından kalktı. Herkes Mircan'ın bu tavırlarıyla biraz gerilmişti.
Hira yukarı çıktığında Mircan odanın içinde volta atıyordu.
Mircan gergin bir tavırla "Hemen üzerini değiştir ve aşağıya gel." diye emrettikten sonra aynı hızda odadan çıktı.
***
Mircan'ın sinir kat sayısı son noktaya ulaşmıştı artık, hiç kimseye sağlamadığı müsamaayı yalnızca bu fütursuz kadına sunmuştu ve o da sınırını zorladıkça zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kan Davası BERDEL'i
Ficción GeneralYillardir süregelen bir kan davasinin son kurbanları bir birine Berdelle baglanan iki genc nefret, tutku, ask ve kendinizden bir parca bukabileceginiz bir kitap