3.bölüm

17.1K 833 69
                                    

İnstagram: yazar editör Semra İmamoğlu

Hira bakışları ile oyunun bittiğini onlara hissettirirken, "Şimdi burada kendimizi kandırmayalım sizin o köhne yaşantınıza isteyerek gelmediğimi biliyorsunuz, alışveriş filan yalandan işler istemiyorum, tek istediğim bir çevrem var İstanbul'da adıma yakışır şekilde bir düğün başka hiçbir şey istemiyorum," demesiyle Mircan'ın analığı sinir olduğu için haddini aşarak ağzını açtı ve konuşmaya başladığı sırada Mircan susması için elini kaldırdı.

Bilirdi herkes onun keskin çizgisini, yaşlı kadın, konuşmaya başlamadan sustu...

Mircan büyüklere ciddiyetle bakarak, "Ne istiyorsa yapılsın, Mardin'deki düğün için de nasıl yapılması gerekirse biliyorsunuz hazırlıklarınızı yapın." dedi.

Hira sakince oturmak zorunda kaldı, böyle bir tepki beklemiyordu. Mircan karşı çıksaydı daha çok üzerlerine gelecekti amacı zaten işi yokuşa sürmekti. Mircan buna müsaade etmemek için, işi uzatmadı ve kestirip atarak sonuca bağladı. Hem böylesi onun da işine geliyordu, iş yaptığı insanlar buradaydı.

Mirzan Ağa bu kez Zelal Ağa'yı muhatap alarak ona döndü ve "O zaman bu pazar burada haftaya da Mardinde yapalım düğünü." deyince Hira'nın gözleri kısıldı ve saldıracak boğa gibi bakmaya başladı.

Tekrar bir şey söyleyecek oldu ama bu kez dedesinin keskin bakışlarıyla lafı ağzında kaldı. Levi'nin kulağına eğilip bir şeyler söylerken tekrar hırkasının yakası düştü.

Her ne söylediyse Levi sırıttı sonra Mircan'ın gördüğünü fark edip dudağını ısırıp gülümsemeyi kesti ve konuşmaya başladı.

"Bu süre erken dede, bu kadar kısa sürede davetiye bile bastıramayız, Mirzan Bey iki hafta sonra burada olsun dört hafta sonra da orada, demesiyle Mirzan Ağa biraz düşündü Mircan onu biraz tanıyorsa kabul edecekti ama Hira tekrar eğilip Levi'ye bir şey söyledi.

Her ne söylediyse adam ciddiyetini korumak için çaba veriyordu ve bu Mircan'ın sinirine dokunmuştu. Araya girip, "Buradaki düğün için iki hafta uygun üçüncü hafta Mardin'de düğün yapılması uygundur." dedi. Hira o anda cüretkâr bakışlarını Mircan'ın gözlerine nefretle dikti, aynı ifadeyle o da ona karşılık verdi.

Ehlileştirilmeyi bekleyen vahşi bir kısrak, Mircan onunla hakkıyla ilgilenecekti...

Mircan'ın dediği herkes tarafından onaylanınca, dikkatini bile vermediği ufak ayrıntıyı konuştu büyükler.

***

Hira hâlâ çikolata kutusu elinde bir yandan yerken, kardeşi olduğunu düşündüğü kızın gözlerine bakmaya çalıştığını fark etti. Belli ki bir sıkıntısı vardı. Sakince ayağa kalktı ve kıza hitap ettiğini belli edecek şekilde, "Ben isteklerimi yazıp sana vereyim." dedi ve kızı da kaldırdı.

Onlara bakan gözlere aldırış etmeden üst kata doğru çıkmaya başladılar. Sesleri duymayacakları kadar uzaklaştıklarında, "Bana bir şey mi söylemek istiyordun öyle hissettim?" dedi.

"Badem mideme dokunuyor, tatlıdan yedim içine koyulmuş görmediğim için anlamadım, lavoboyu kullanabilir miyim?"

Hira, "Tabi." dedi ve kendi odasına doğru yol gösterdi. O lavobaya girince Hira da yatağa uzandı, kapı açılınca da doğruldu.

Bir Kan Davası BERDEL'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin