part 13 :)

1.6K 67 10
                                    

ZAYN'IN AĞZINDAN

Yine susuyordu.Tıpkı bütün gün yaptığı gibi.Buna bir son vermeli.Hadi ama Mari kendine gel!Boş boş televizyona bakıyordum.O da yanımda tıpkı benim gibi televizyona bakıyordu.Bir şeyler yapıp bunu eski haline getirmeliydim.Evet uyuşturucu kullanıyor olmam onu rahatsız ediyor olabilir ama bırakacak kadar güçlü değilim.Bunu başaramam.Ama Bayan Mızmız her zamanki gibi karşı çıkmıştı.Bana mı bakıyordu o?Kafamı çevirip ona baktım Evet bana bakıyordu.Konuşsana Mari.Hadi ama hakaret et itiraz et mızmızlan birşey söyle.

"Bana şey lazım...Imm..şey...mango"dedi.Sanırım iç sesimi duyabiliyor.

"Mango?"dedim.Gerçekten bu da neyin nesi?

"Mango"

"Ne yapacaksın mangoyla?"

"Gotume sokacağım Zayn"

"Mango şart mı?"

"Bak..ben küçükken Tracey mutsuz olduğum zaman yani genelde,bana iş çıkışı mango getirirdi.Ne alakası var bilmiyorum ama o şeyi yiyince kendimi iyi hissediyorum"dedi.Yavru köpek gibi bakıyordu ve o bunu yapınca beynim 'hayır' sözcüğünü tanımlayamıyordu.Eğer eski çekilmez Mari olacaksa ağaçtan bile toplarım.

"Benimle gelmek ister misin?Büyük markete gitmem gerekecek"dedigim zaman beklemeden sarıldı.Nihayet.Kendini geri çektiğinde yüzümdeki sersem sırıtıstan kurtulamamıştım.

"Ne var"

"Hiç..hiçbir şey.."

"Hey hadi ama ne oldu?"

"Bütün gün eski Mari olabilmen için ne yapabilirim diye düşündüm ama aklıma sıradan bir mango gelmedi.Hadi gidelim"

"Ben gelmesem iyi olur.Biliyorsun kaçağım"

"Haklısın"dedim ve eğilip onu öptüm.Bir an önce markete gitmeliydim.Ayağa kalkıp ona gülümsedikten sonra evden çıktım.Dışarısı soğuktu ve kimse yoktu.Biraz kossam iyi olacak sanırım.Kapanmadan yetismeliydim.Tempolu bir şekilde koşmaya başladım.Normal kızlar gibi çikolata yiyip mutlu hissetseydi iyi olurdu.Mango çok.. kaçıkca?Yaklaşık 10 dakika sonra marketin önündeydim.Burası evime biraz uzak olduğu için sıklıkla geldiğim bir yer değildi.En son Mariyle kırtasiye alışverişi için gelmiştik.Içeriye girip hemen meyvelerin olduğu bölüme gittim.Aslında bu kadar basit olmamıştı.Ahh insanlar her yerdeler!Marketin içinde de koşmaya devam ediyordum.Nihayet meyvelerin yanına ulaşınca iki tane mangoyu alıp kasaya gittim.Tamam koştum.Neden bu kadar aceleci davrandığımı bilmiyordum ama bir an önce eve gidip benim yüzümden bozulan moralini düzeltmeliydim.Sonuçta bu ığrenç haline ben neden olmuştum.Kasaya geldiğim zaman mangoları uzattım ve sarışın VS mankenlerine benzeyen kasiyerin yeşil gözlerine odaklandım.O da beni suzuyordu.Yuzumdeki çarpık sırıtısla beraber 12 doları ödedikten sonra marketten çıktım.Güzel kızdı.Belkide buraya daha sık gelmeliyim.Ne saçmalıyorum ben Mari beni bekliyor.Tekrar koşmaya başladığımda telefonum titredi.Biri mesaj atmıştı ve bu birinin annem ya da babam olma olasılığı yüksekti.Bu yüzden siyah sokak lambalarından birine yaslanarak telefonu çıkarıp mesajı açtım

"HADI MALIK.BEKLEMEKTEN SIKILDIM.MALI BEN ICECEGIM ÇABUK OL"

Hey bir saniye?Bu numara Johnny'nin numarası ve Johnny bana uyuşturucu satan adam.Ama ben uyuşturucu istediğimi hatırlamıyorum.Hemen gönderilen mesajlara baktım.Işte burada.

"AKŞAM 10'DA DAISY PARKTA OL"bu mesajı ben yazmadım ki.Marissa! Uslu duracağını düşünüp hata yapan bendim zaten.Hemen geldiğim yönün tersine dönüp parka doğru koştum.Ona zarar verebilirdi.Ona dokunabilirdi ve hayır ben buna kesinlikle izin veremem.Bir anda terlemeye başladım.Nasıl bana sormadan böyle bir ise kalkıştı ki?Nasıl yapabildi?Tükendiğimi hissediyordum ve ben koştukca sanki yol uzuyordu.Sonunda parka geldiğimde Johnny elindeki bıçakla Mariyi tellere sıkıştırmıştı.Harika hem ona dokunuyor hemde zarar vermeye çalışıyor.Bir daha uyuşturucu alıp alamamam umurumda değildi onlara doğru koşup poşeti salladıktan sonra yumruğumu Johnny'nin lanet suratına geçirdim.Bunu yapmamalıydı.Onunla beraber yere düşünce yumruklarından birini dudağımda hissettim.Hemen toparlanıp üzerine çıktım ve ard arda yumruk atmaya başladım.Yorulmamalıydım.Yorulamazdım.Yavaşlıyordum.Yer çekimi daha kuvvetli geliyordu artık.Son bir kez kolumu kaldırdım ama hızlı davranıp altımdan kalkıp koşmaya başladı.Kaçıyordu.Teşekkürler Tanrım.Elim istemsizce dudağıma gitti.Kanıyordu.Mariye baktığımda suratında daha önce hiç görmediğim o ifadeyi gördüm.Korkuyu.Korkuyor muydu?Hadi ama sen kendinden başkasını düşünmeyen Marissa Patrick'sin.Şöyle bir düşündüm de ölmemi istemiyor çünkü onun gibi bir ucubeyle benden başka kimse arkadaş olmaz.Neden buraya geldim ki?Neden yine beni kullanmasına izin verdim?

"Se-senin ne işin var burada Marissa?!"diye bağırdım.

"Asıl senin ne isin var burada ben.. sana yardım etmeye çalışıyordum"dedi.Sesi çıkmıyordu. Konuşurken bile zorlandığını hissetmiştim.

"Benim senin yardımına ihtiyacım yok!Bak ne diyeceğim hayatımdan defol olur mi?"diye bağırıp geldiğim yere doğru ilerledim.Onu orada yalnız bırakmam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama söylediklerimde sonuna kadar haklıydım.O hayatımda değilken herşey daha kolaydı.Gücümün tükendiğini hissediyordum.Nefes alırken bile zorlanıyordum.Öyleki eve geldiğimin bile farkında değildim.Anahtarları cebimden çıkarıp kapıyı açtım.Hemen üst kata çıkıp odama girdim ve dolabımdaki kutuyu çıkarıp içinden uyuşturucuyu aldım.Kendine gelme vaktin geldi Zayn.Hemen uyuşturucuyu masanın üzerindeki kağıda döktükten sonra eğilip parmağımla burnumun tek deliğini kapatıp tozu tüm gücümle içime çektim.Işte bu.Yatağa yatıp gözlerimi kapattım.Böyle daha iyi..

X X X

Telefonun melodisi sanki beynime tecavüz etmek istiyormus gibi çalmaya devam ediyordu.Tam da kendime gelmişken.Yoksa biricik Marissamız pişman olup özür dilemek için beni mi arıyordu?Telefonu açmadan önce saate baktım 12 yi gosteriyordu.Bu telefonlarla sabahta konuşulabiliyor.Kayıtlı olmayan bir numara.

"Zayn?"

"Sen kimsin?"

"Ben Tracey.Marissa intihar etmiş.Hastanedeyiz.Haberin yoktur diye düşünüp aramak istedim.Buraya gelsen iyi olur.Parkın yanındaki hastane..."birşeyler demeye devam ediyordu ama lanet bir kelime yüzünden diğerlerini dinleyememistim.Hayır.Marissa bunu yapmaz.Intihar etmez.Etmemeli.

"Zayn?Zayn orada mısın?Zayn!"

"Ge-geliyorum"diyip telefonu kapattım.Neden yaptın ki bunu Marissa?Bunu bize neden yaptın ki?Hemen üzerime ceketimi alıp koşarak evden çıktım.Bugün maratonlardaki bir atlet kadar koştum sanırım.Nasıl bencil olabildim bu kadar?Eğer ölürse..eğer artık nabzı atmazsa..eğer artık nefes alamazsa kendimi asla affetmem.Kulaklarım ve burnum yanıyordu.Ağlıyordum.Yine.Işte şimdi tam anlamıyla tükenmiştim.Işte şimdi tam anlamıyla yorulmuştum.Parkın yanındaki hastane..Böyle mi demişti Tracey?Ne önemi varki bu ülkedeki bütün lanet hastanelere gidebilirdim.Cidden şu lanet şeyi kullanmak zorunda mıydım?!Parka geldiğimde tekrar gözüme Marissa'nın o hali geldi.Korkmuş yüz ifadesi.Hayır.Bıçağı gördüğümde alıp tıpkı onun gibi kendime saplayıp zarar vermek istedim.Bıçağın üzerinde onun kanını görünce..Ilk defa hıçkırarak ağlıyordum.Bıçağı elime alıp bütün gücümle ağaçların arasına fırlattım.O ölmeyecek.O ölmeyecek.O ölmeyecek.Tekrar koşup parkla neredeyse yan yana olan hastaneye girdim.Kapıda Tracey beni bekliyordu

"O nerede?! Marissa nerede?! "diye bağırdım

"sssss sakin ol canım o..iyilesecek..umarım"derken ağlıyordu.Onun peşinden gidip üst kata çıktım.

"O nerede Tracey?!Marissa nerede?!"diye bağırdım hıçkırıklarin izin verdiği kadar.

"Ameliyathanede.O..çok kan kaybetmiş Zayn.."

"Ona ne olacak Tracey?Ona ne yapacaklar?O soğuk yere insan buzdolabına koymayacaklar değil mi?Onu morga koymayacaklar değil mi?"dedim.Sesim kısık çıkıyordu.

"Liam bulmuş onu.Bileklerini keserken o durdurmuş.Şimdi kan veriyor..Icerideler."

"Liam kim?Lanet olsun Tracey Liam kim?!Neden ben değilim de o!Tracey neden?"dedim boğuk çıkan sesimle.Neden mi Zayn?Çünkü senin kanın zehirli.Çünkü sen bağımlı ucubenin tekisin.

"Okuldaki kulübünden bir arkadaşı.Şimdi sakin ol ve bağırmayı kes burası bir hastane unutma."dedi ve yanağından suzulen yaşları sildi.Olduğum yerde yere çöküp ağlamaya başladım.Beklemekten baska yapabilecegim bir şey yoktu..Beklemek..

The Rebel(One Direction FanFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin