part 19 :)

1.5K 72 22
                                    

Gözlerimi açtığımda artık dışarıda olmadığımı fark etmem güç olmadı.Sanırım hastanenin odalarından birindeydik.Beyaz tek kişilik yatakta Candice ve Josh oturup sohbet ediyorlardı.Bende hiç rahat olmayan bir koltukta uzanmıştım ve onları dinlemeye çalışan Zayn'e baktım.Doğruldum ve

"Tracey?O iyi mi?"dedim.Candice kocaman gülümseyip yanıma geldi.

"Ameliyat başarılı geçmiş.Bir süre onunla daha iyi ilgilenebilmeleri için yoğun bakımda. Ama korkulacak bir şey yok bana güvenebilirsin"dedi neşeli bir ses tonuyla.İşte o zaman gerçekten nefes almayı başarabildiğimi hissettim.Tracey ölmedi.İstemsizce yüzümde aptal bir gülümseme oluştu.

"Burada ne işimiz var?"dedim.

"Dışarısı çok soğuktu.Titriyorduk.Boş bir oda bulduk ve girdik"dedi Zayn.Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.Candice

"Kahve almaya gidelim Josh"dedi ona dönüp

"Bana kahve deme.Senin ucube sevgilinin yaptığı şeyi içtikten sonra hayatımdan kahveyi çıkarmaya karar verdim.Aslında o kahve değildi nükleer bir silahtı.Veya fare zehri. Ama kahve değildi. Hatta intihar sebebiydi."dedim Josh'a bakıp.

"Sevgilim Marissa sana kısaca teşekkür ediyor"diyince Candice hepsi gülmeye başladı. Komik değildi.Candice Josh'un koluna girince dışarı çıktılar.Zayn yanıma gelip oturdu ve eliyle yüzüme düşmüş saçımı kulağımın arkasına attı.

"Jack Daniel's demek"dedi ve eliyle çenemi tutup yüzüne bakmamı sağladı.İfadesi düzdü.

"Bildin adamım"dedim ve tek gözümü kırpıp dilimi çıkardım.Tracey ölmedi.Kutuplarda çıplak suya bile girebilirdim.Belki de Sahra Çölü'nde snowboard yapardım.Tracey ölmedi.

"Bir daha vücuduna zararlı bir şey girerse sana tahmin bile edemeyeceğin planlarımı uygularım ve sen hiç zevk almazsın"dedi.Benim aksime fazla ciddi görünüyordu.

"Anlaşıldı bayım" dedim ve onun bana yaptığı gibi yanağına uzun ıslak bir öpücük bıraktım.Düz olan ifadesi gülümsemeyle yer değiştirdi.Bu sefer ben yüzümdeki gülümsemeyi silip ciddi olmaya çalışarak çenesini kavrayıp gözlerini gözlerimle buluşturdum.

"Peki ya sen Bay Çokbilmişgerzek?Bu oyun iki kişilik.Sende vücuduna aptalca şeyler sokmayacaksın"dedim sesimi hafif kalınlaştırarak

"Anlaşıldı bayım"dedi tiz bir sesle ve yanağımı öptü.Daha fazla bu salak haline dayanamayıp gülmeye başladım.

"Bende seninle bunu konuşacaktım Mari"

"Neyi Zayn?"

"Ben bir karar aldım. Yani bilirsin kendim için senin için ailem için. Uyuşturucu konusunu çok düşündüm. Artık kullanmak istemiyorum. Ama bunu tek başıma başaramam.Profesyonel bir destek almam şart.Tedavi merkezine gideceğim. Saat 10 gibi orada olmam gerekiyor"derken yüzümü okşuyordu.

"Seni özleyecek olmam dışında muhteşem bir haber bu"diyip ona sarıldım.Günüm güzel devam ediyordu ve ben mutlu olmayı sevmiştim. Kendimi geri çekince Zayn'in suratı rahatlamış olduğunu gösteriyordu.Bu iyi bir şey.

"Eve gitmeliyim"dedi dudaklarını büküp.Duvardaki saat 5 . 30'u gösteriyordu.

"Saat henüz erken"

"Eve gidip uyusam iyi olacak."

"Seninle gelmemi ister misin?"

"Gerek yok.Cole ile birlikte gideceğiz"

"Cole?"

"Arkadaşım gerizekalı. Ben senin gibi asosyal ucube değilim."

"Sadece insanları sevmiyorum Bay Çokbilmişgerzek"

"Beni seviyorsun"

"İnsanlar dediğimi hatırlıyorum"dedim. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Ah vedalaşma. Onun gibi ayağa kalkıp sarıldım.

"Yeter artık Mari" dedi ve beni itti. Yanağımı öpüp "sonra görüşürüz Bayan Mızmız"dedi ve asker selamı verip dışarıya çıktı.O da ölmeyecek. Tanrım sanırım sana borçlandım.

X X X

Ağzındaki yeşil plastikle garip görünüyordu. Ama daha önce onu uyurken hiç bu kadar uzun izlememiştim. Kıvırcık gür saçlarını o ucuz bonenin içine koyarken ne kadar zorlandıklarını düşündüm.Teni normal zamankinden sanki daha açık renkti. Aramızdaki kalın cam yok gibiydi.Tracey bana huzur veriyordu.

"Marissa oturmayı düşünüyor musun artık?" dedi Josh oturduğu koltuktan. Hemşirelerden biri farkedince bizi zorla çıkarmıştı.Saçma kadın.Yok prosedürler yok neden benim beynim bezelye tanesinden daha küçük.Arkamı dönüp kaşlarımı çattım ve Josh'a doğru eğilip

"YüzünIe poponun yeri değişmesin istiyorsan bir kez daha benimle konuşmaya çalışma"diye tısladım.Benden korkuyordu. Bu çok hoşuma gitmişti. Bana sanki vampirmişim gibi bakıyordu.Sevdim. Candice'in yüzündeki bıkmışlık çok rahat görünüyordu. Candice'i ortamızda bırakacak şekilde koltuğa oturdum. Cebinden çıkardığı telefonumu bana uzattı.

"Liam diye biri seni arayıp duruyordu. Açtım ve ona burada olduğunu söyledim. Tabi kısa bir açıklamayla.Gelince arayacak"dedi

"Lanet olsun kızıl şeytan. Bunu neden yaptın" diye bağırdım.

"Sevgilime kötü davrandın"diyip dil çıkardı"Ayrıca kim olduğunu nerden bilebilirdim ki?"

"Ne zaman konuştunuz?"

"Immm sanırım 10 dakika önce"dedi kafasını Josh'un omzuna koyup.Telefonun melodisi kulaklarımı doldurunca onun geldiğini anladım. Peki. Belki de onunla konuşmalıyım. Derin bir nefes alıp telefonu açtım.

"Dinliyorum?"

"Marissa? Tanrıya şükür sesini duydum.Neredesin sen?Ulaşamıyorum sana?Lütfen artık cevap ver? İstemeden bir şey mi yaptım?"

"Bahçeye çıkıyorum"diyip telefonu kapattım.Ayağa kalkınca kaslarımın jöleye dönüştüğünü hissettim.Nefes egzersizleriyIe 3 kat merdivenlerden inip bahçeye çıktım. Sabahın 7'si olmasına rağmen çok sevimli görünüyordu. Hızlı adımlarla bana yaklaşıp sarılmaya çalıştı ama onu ittim. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Garip ama gözlerim sürekli dudaklarına kayıyordu.

"Başka birini benimle aldattın Liam. Telefondaki mesajı gördüm."dedim sesimin güçlü çıkmasını umarak.

"Telefon mu?" diyip gülmeye başladı.

"Sana benimle dalga geçme hakkını kim verdi?"

"Bak..tamamen yanlış anlamışsın beni.Telefonumu arkadaşımın evinde kaybetmiştim.Sen ev arkadaşımın telefonunu görmüş olmaIısın."

"Yani senin bir sevgilin yok"dedim gözlerinin içine bakıp. Ne yani? Her şey saçma bir yanlış anlamadan mı ibaretti?

"Hayır bir sevgilim var" dedi.Yanılmamışım. Bir küfür savurup arkamı döndüm ama kolumdan yakalayıp kendine çekmesiyle vücuduna yapıştım. Çok güzel kokuyordu. Yüzünü benimkine yaklaştırıp

"Sersem şey benim sevgilim sensin" dedi ve dudaklarını benimkilere bastırdı.Bu kez ona karşılık verdim. Kendimi geri çekip şapşal suratına güldüm.Uzaktan

"Marissa " diye bağıran birini duyunca sesin geldiği yöne doğru döndüm. Kanım vücudumu terketmişti adeta. Aynı anda hem üşüyor hem de titriyordum. Beynim ve gözlerim karşımdaki görüntüyü inkar ediyordu. Bunun olması imkansız. Gözlerimi hızlı hızlı açıp kapatmaya başladım. Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Karşılık verdim

"A- Alex ?"

The Rebel(One Direction FanFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin