Bölüm şarkısı Murat Boz -Elmanın Yarısı: Multide var
Ulan ben onun aklına çomak sokarım. Aliş tam kendini geri çekecekken koluna yapıştım.
"Ona de ki-"
"Beni karıştırmayın." diye dişlerinin arasından söylenip kendini geri çekerken İlker, kulaklığını çıkarmış, olanı biteni anlamaya çalışıyordu. Bunu anlamsızca yüzümde gezinen bakışlarından anladım.
Hırsla Ali'yi ittim. Kimsenin beklemediği her halinden belli olan şaşkın bakışlar eşliğinde direkt Keskin'e doğru yürümeye başladım. Rüzgârın etkisiyle gözüme gelen yıpranmış saçı aceleyle yüzümden çektiğim sırada Keskin'in önünde bilerek durmamıştım. Kasten üstüne doğru attığım her bir ileri adımımda o da geriye doğru gidiyordu.
Sonunda durmuştum. Kokusunu ciğerlerimde hissedecek kadar yakındım. Böylece gruptan birkaç adım olsun uzaklaşmayı da başarmıştım. Anlamaya çalışır gibi ela gözleri yüzümde geziyordu. Ona doğru eğilip kulağına yöneldim. Aynı onun daha önce bana yaptığı gibi.
"Defne'den not, senin aksine görüntü yüklü."
Güldü. Başını bir an bana çevirince ela gözlerine ilk defa bu denli yakındım. İçimde garip bir ürperti yürüdü. Kaşımı alayla kaldırdım. Yakınlığından rahatsız değildim.
"İyi yürüyebiliyor muymuşum?" Başını iki yana salladı. O bana gülerken ben de ona aynı gülümsemeyi bahşettim.
"Bunun çeşitleri de var," Kollarımı açıp bir iki adım geriledim. "Bak ters de yürüyebiliyorum. Yan da yürüyebiliyorum." Tekrar geriye doğru yürümeye devam ederken gülüyordu. "Amuda kalkıp da yürürdüm ama zemin müsait değil, kusura bakma."
Bakış açıma giren herkesin yüzünde gerginlik yerine neşe vardı. Keskin gülerek bir iki adım bana yaklaşırken geri geri yürümeyi kesip durdum, aramamızda yedi sekiz adım ya vardı ya yoktu. Benim durduğumu fark edince o da duraksamıştı.
Biraz öncekinin aksine gözlerimde ciddiyet vardı. "Bak bir de yalnız gidişimi gör." dedim. Alaylı bir gülüş dudaklarıma hâkim olurken omuzlarımı kaldırdım. "Ama hep senden gidiyorum."
Bir iki adım aynı şekilde yürüsem de önüme dönüp kızgınlığımı ezmek ister gibi adımlarıma hız kattım. Sokakta yankılanan sesle dudaklarımın samimiyetle yukarı kıvrılmasına engel olamadım.
"Gelmesini de öğretirim!"
Dönmeden el salladım. "Çok beklersin!"
***
Zeytin'in geldiğini hatta Nehir ile konuştuğunu görünce direkt sırama oturdum. Açıkçası onların yanına gitmeyi şu an hiç istemiyordum. Zaten pek mantıklı olmayan bir diyalogdan yeni çıkmıştım. Konuşmanın etkisi hâlâ diriyken Zeytin'in 5N1K kuralını üstümde test edercesine uygulamasını istemiyordum. Bir beş dakika sonra sınıftan içeri İlker ve Çağlar girdi.
Gözlerimi onların üstünden çekerken İlker'in meraklı bakışlarına maruz kalmaktan kurtulamamıştım. Bir iki dakika sonra beklediğim üye ile birlikte Rüzgâr ve Ece girdi.
"Defne!" diye bağıran Zeytin, yeni geldiğimi fark edip yanağımı sömürürcesine öptü. Ben de kafasını tutup kıvırcık saçlarından beynini öptüm. Böyle değişik öpüşüp koklaşmalarımız vardı onunla.
Zeytin'le hafta sonu planımızı konuşurken hem rehberlik hem de felsefe dersine giren Leyla hoca girdi sınıfa.
"Günaydın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
HumorSınıf arkadaşlarının tanımadığı bir çocuğu bıçakladığına şahit olan Defne, adım adım isyana sürüklendiği sırada gerçekleri öğrenme uğruna atıldığı her olayda düştüğü komik durumlara tanık olurken, onu çileden çıkaran tek şeyin bununla sınırlı kalmad...