2.Bölüm

5.5K 942 82
                                    

Bölüm şarkısı Athena- Arsız Gönül


Evet, çok iyi yaptın Defne, bravo sana.

B-ra-vo!

Sınıfta bulunuyor olmanın rahatlığı ile düşünmeden Keskin'e deyim yerinde ise laf soktun. Deyim yerinde ise mi? Deyim yerinde ise mi! Hayır, deyim yerinde ise falan değil. Deyimin kıçı başı oynayıp hiç olmaması gereken birine girmişti.

Şu an bir görünmezlik iksiri içmeyi ne çok isterdim. Hayır, hayır... Benim durumuma bu az gelir. En iyisi şişenin içine balıklama dalmaktı. Zeytin de arkadaşlık vazifesinin kutsallığını yerine getirip şişenin ağzını sıkıca kapatırdı artık. Ondan sonra İstanbul'un serin Boğazı'na tüm kuvvetiyle şişeyi fırlatıp atardı.

Ama dur, Zeytin tam şişeyi atacağı sıra kesin bir sakarlık yapıp kendi de Boğaz'a düşerdi. Kıyamam ben kıvırcık Zeytin'ime.

Hüzünlenmenin sırası mı Defne?

Ne yapıyor acaba? Sakın bakma, bakma, bakma. Her şey normalmiş gibi davran. Sunum bitti, Sevim hoca konunun kısa bir özetini geçiyor. Zilin çalmasına oldukça az bir zaman kaldı. Çantanı yavaşça topluyorsun. Her şey olağan seyrinde ilerliyor.

Kendimi telkin etmemin hiçbir faydası yok. Bakışlarının etkisi o kadar yoğundu ki bakmadığım halde hedef tahtasında olduğumu hissedebiliyorum.

Ve mutlak son. Zilin çalması ile hipnoz etkisi altında hissettiğim beynim, direkt yemekhaneye yönelmemi emrediyordu.

''Zeytin açım!'' diyerek kolundan tutup onu sınıftan dışarı sürükledim. Kalabalık koridorda birilerine çarpıp hızla ilerlerken arkamdan sövenler eşliğinde Zeytin'e laf yetiştirmeye çalışıyordum.

''Defne ne bu acele? Ezileceğiz şimdi.''

"İyi ya zeytin ezmesi olursun." Ay canım nasıl zeytinli açma istemişti.

"Komik mi?"

"Tartışılır." dediğim sırada merdivenlerden inip yemekhaneye doğru hızla ilerliyordum. Hızıma yetişemeyen Zeytin arkamdan koşarak bana yetişti. ''Keskin'e bildiğin laf soktun, farkında mısın?'' diye sorarken yemek sırasına girmiş Zeytin'in kızaran beyaz teni ile uyum içinde olan yeşil gözleri muzipçe bana bakıyordu.

''Fark etmemek mümkün mü?'' Zeytin ile aramıza girip meyvelerin olduğu tabaktan hızla bir elma alıp çıkışa doğru yürüyen Yıldıray'ı gözlerim şaşkınlıkla takip etti.

''Bravo Zeytin! İstersen megafon vereyim bir daha ki sefere daha büyük kitlelere hitap edersin,'' huzursuzca sırada ilerlerken devam ettim. ''Ne dersin?''

''Evet, iyi olur.''

''Ne?!''

Arkamı döndüğümde Zeytin, çıkış kapısına hülyalı hülyalı bakıyordu.

''Ben kiminle konuşuyorum acaba?'' deyip yüzünü kendime doğru çevirdim.

''Hı, ne dedin?''

Gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. ''Bu ülkenin dış borçları nereye yol alıyor diyordum.''

Yutkunup omuzlarını silkti.

''Ben nereden bileyim Defne? Bana saçmalama diyorsun ama bazen sen beni geçiyorsun.'' Yemeğini alıp arka masaya doğru ilerlerken Yıldıray'ın etkisini atlatamadığı her halinden anlaşılıyordu. Bu sefer ben Zeytin'i takip edip en arka tarafta boydan boya uzanan masada duvara sırtımı dönerek Zeytin'in yanına oturdum. Yemekhaneye ilk gelenler arasındaydık ama hızla içerisi dolmuş, sesler yükselişe geçmişti.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin