Herkese merhaba arkadaşlar, aşağıda 1. Bölümünü yayınladığım 'Merhaba, Ben Eren!' adlı hikayemin tanıtımı var. Öncelik her zaman Keskin'e aittir! Bu hikaye önceden yazılmaya başlanmış olup düzenlendikçe yayınlanacaktır. Keskin'e yarın yeni bölüm yazılıyor bu arada :)
Not: Bu hikâye zaman zaman argo, yer yer ergenlik, çoğunlukla absürtlük ve saf sevgi barındırır. Alerjisi olan arkadaşlar uzak dursun kaşıntı yapar sonra. Pul pul deriniz dökülmesin gözünü sevdiklerim. Merhaba, Ben Eren!
Güçlükle yutkundum. "Ah, hadi hızlı olmalıyız! Biraz daha..." Derin bir soluk alt dudağıma kenetli dişlerimin arasından firar etmişti. "Biraz daha, ah, acele hadi! Tanrım..." diye inledim. "Hadi bana yardımcı ol, hadi güzelim. Evet, aynen. Evet... aynen böyle, girmek üzere." Duyduğum adım sesleri ile olduğum pozisyonda donakalırken yorgunlukla soludum.
"Sen..."
Yorgunluğumu kulaklarıma dolan tanıdık sesinin izleri silerken mutlulukla yukarı kıvrıldığında dudaklarım, hızla omzumun üstünden bakıp "Evet, ben Eren. Merhaba!" dedim büyük bir heyecanla. "Nasılsın?"
Kaşları aniden kızgınlıkla çatılınca onun bir yansıması gibi istemsizce ben de çatmıştım.
"Kötü müsün?" dedim tereddütle olduğum pozisyonu muhafaza ederek. Dişlerini sıkıp olduğu yerde tepindi. "Aptal!" diye bağırdıktan sonra elindeki kitabı üstüme fırlattığına şahit olan yeşil gözlerim, aynı ağzım gibi irice açıldı. Beyin merkezini endişeyle dürten güçlü bir uyaranla olduğum yerde hızla eğilince kafamı ıskalayan kitap hemen önümdeki duvara çarpıp yere düşmüştü.
Olduğum yerde kararsızlıkla doğrulurken, arkamı döndüğümde boş koridorda onun koşma hızının etkisiyle savrulan kısa, kahverengi saçlarını izliyordum. Problemin ne olduğunu anlamaya çalışırken aldığım derin nefesin ağırlığıyla çöktü omuzlarım. Gözlerimi bir an sonra elime indirince kaşlarım aydınlanan düşüncelerimin talihsizliğiyle havalandı.
"Hadi be!"
Evet, ben buydum işte. Okul koridorunun bir köşesinde uğurlu kalemine bir uç bile takmayı beceremeyip potansiyel sevgilisine iğrenç bir şey yapmış gibi yakalanan o tatlı çocuk! Tamam, sakar, anlaşılmaz, düz mantığın dibini sıyıran, deli dolu, arada bir don lastiği götüne kaçan bir kaçık olabilirdim. Ama bu kesinlikle benim tatlı olduğum gerçeğini şeffaflaştıramazdı. Benimle tanışacaksan bu gerçeği kabullen adamım! Ya da kadınım. Yo, bu cümle böyle bitmemeliydi. Ya da başlamamalı mıydı acaba?
Aniden açılan sınıf kapısı omzuma binince afalladım.
"Takamadın mı ucunu hâlâ?"
Herif bana kapıyı taktı ben bir ucu takamadım dememek adına "Taktım hocam." dedim göt cebindeki yedek kalemimi çıkarıp göstererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
HumorSınıf arkadaşlarının tanımadığı bir çocuğu bıçakladığına şahit olan Defne, adım adım isyana sürüklendiği sırada gerçekleri öğrenme uğruna atıldığı her olayda düştüğü komik durumlara tanık olurken, onu çileden çıkaran tek şeyin bununla sınırlı kalmad...