Arkadaşlar baya uzun bir bölüm oldu cidden, yıldıza basıp başlarsanız bu arkadaşınızı çok mutlu edersiniz ki! Öptüm her birinizi iyi okumalar!
Bölüm Şarkısı Multide var: Meghan Trainor&John- Like I'm gona lose you
Dinleyin mutlaka!
"O daha beter."deyip yüzünü ekşitti. "Söyle." dedim açıkça üsteleyerek. Birkaç saniye sustu. "Keskin'in tek başına onu bu kadar feci bir hale getirebilmesi." İlker'in dudaklarından dökülen kelimelerle alevlenen bir ateşe düşmüş cılız su tanesinin yükünü ruhumda hissederken "Kalk buradan." diyen ifadesiz sesin sahibiyle yavaşça yutkundum. Oturduğum yerde boynumu hafifçe kaldırıp ona döndüm. Dişleri dudağını kemirirken üstümde sabitlediği hırçın, ela gözlerini bir an olsun bile kırpmayı reddediyordu.
"Emrin olur." diyerek gergince gülümsedim.
"İtaatkar tavrın sevindirdi." demesine rağmen en ufak sevinç izi suratından geçmemişti. Ne derece dalga geçtiğinin kanıtıydı.
Cevap vermek yerine tekrar İlker'e dönünce bir iki adım ilerleyip tepemizde belirmişti. Parmaklarının ucu masanın yüzeyine hafifçe temas ediyordu.
"Hayırdır servis mi yapacaksın?" diyen İlker'le gözlerim irice açıldı. Kavga çıkarmaya niye bu kadar niyetliydi bunlar?
"Paketlenmeye bu kadar isteklisin yani." diyen Keskin'e baktım. İlker'le bakıştığı kadar benimle bakışsaydı şu an belki ilişkimizde ne çıtalar aşmıştık.
"Hayır, burada yiyeceğim."
Yapmacık bir şekilde güldü İlker'e. "Okul sınırları içinde adam dövmüyorum ne yazık ki."
Sıkıntılı bir nefes vererek masadan kalkıp hemen bir sonraki masaya ayağımdaki ağrıyı umursamadan oturunca İlker de Keskin'e bakmaya bir son verip eşyalarını alıp tekrar karşıma oturmuştu.
"Problemli."diye kaşlarımı kaldırıp gülümseyince İlker kapattığı kitabı çantasına atıp fermuarı çekti.
"Kalk oradan." Başımı kaldırıp yılmış bir vaziyette Keskin'e baktım. Başını eğdiğinden gözünün önüne gelen perçem yüzünden mi yüzünü buruşturuyordu yoksa başka bir problem mi vardı karar veremedim. "Babanın tapulu malı mı diyeceğim klişe kokmak istemiyorum. Sen kafana göre cevapla Keskin." deyince "Kalk oradan." diyerek tekrarladı.
"Sen bir şey mi içtin?"
"İçmediğimi gayet iyi biliyorsun."dedi. Gerginlikle solurken karşımdaki İlker'e döndüm. Sıkıntıyla kaşlarını havalandırdı. "Madem burada konuşamıyoruz, hafta sonu buluşalım mı İlker?"
"Olmaz." diye hemen atıldı. Keskin'in huzursuzca kafa sallayışıyla alnımı kırıştırdım.
"Tamam, olur." diye sorunun asıl muhatabı olan İlker, omuz silkerken ondan bakışlarımı kapıdan içeri giren Çağlar'la ayırmıştım.
"Hayır, olmaz." diyen Keskin'in sanki hipnoz etkisi altında çıkan ses tonuyla İlker'le eş zamanlı kafamızı kaldırdık. Çağlar kolunu Keskin'in omzuna atarken "Tabii ki olmaz." dedi.
"Ama ne olmaz?" diye ekleyince gözlerimi devirdim.
"Hafta sonu Defne ile buluşacağız. Birilerinin izni olursa tabii." diye iğneleyici bir tavırla konuşan İlker'le Çağlar hafifçe gülümsedi.
"Olmaz." diyen Çağlar, sorgular tavrımıza karşı "Yani olur da olmaz."dedi. "Ece'nin doğum günü var bu hafta sonu, tüm sınıf bizde olacağız." Çağlar'ın güzel yüzüne bakmaya bir son verip başımı salladım. "Gelmeyi düşünmüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
HumorSınıf arkadaşlarının tanımadığı bir çocuğu bıçakladığına şahit olan Defne, adım adım isyana sürüklendiği sırada gerçekleri öğrenme uğruna atıldığı her olayda düştüğü komik durumlara tanık olurken, onu çileden çıkaran tek şeyin bununla sınırlı kalmad...