Kalbime bıçak saplanmış gibi hissettim. Dizlerimin üzerine çökerken elimdeki dalı düşürdüm. Dizimin daha fazla acıyor olması umurumda bile değildi.
Kalbimden dalga dalga yükselen hıçkırıklar boğazımda düğümlendi. Gözlerimden dökülen yaşlarla Ryan'a bakıp "Bunu nasıl yapabilirsin?" diye bağırdım ona. Öyle zor konuşuyordum ki boğazım yanıyordu. Kalbimdeki bıçak beni tek tek parçalara bölüyordu.
Ryan ağır adımlarla yanıma gelip dizlerini kırdı ve benim hizamda durup elini çeneme koydu. Ona bakmam için çenemi kaldırırken yaşlı gözlerimin içine baktı.
"Zavallı Selen. Bu kadar üzülmene gerek yok. Bütün bunlar aşk büyüsünün etkisiyle oluyor. Ama korkma, seni bu acıdan hemen kurtaracağım"
İki eliyle omuzlarımı tuttu.
"Yanılıyorsun!"
Şaşırarak bana baktı.
"Ondan aşk büyüsü olmadan önce de hoşlanıyordum" Ryan kaşlarını çattı. Gözlerinden hayal kırıklığı süzülürken hemen bu halinden kurtuldu. Çok kısa bir an düşündü ama sonra " Artık bir önemi yok. Aşık olmasan bile, güçlerinle tüm evrinin hakimiyetini ele geçiririz ne de olsa" dedi.
Ölümden zerre kadar korkmadığımı hissederek hiçbir kaçma girişiminde bulunmadım.
Gözleri kıpkırmızı oldu ve kurt dişlerini çıkaracağı sırada bir parıltı gökyüzünden dökülmeye başladı. Ryan korkuyla geri geri kaçtı ve başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda kanatları olan beyaz bir atın üzerinde havada süzülen Kellen'ı gördüm.
Atın diğerlerinden farkı her yana fazlasıyla parıltı yayıyordu.
"Pegasus" diye bağırdı Ryan acı içinde geriye doğru kaçarken. Etrafımızdaki ağaçlar dökülen parıltıların etkisiyle kayboluyordu. Sanki parıltılar onlar için zararlıydı. Parıltılar hepsini yok edip boş bir alan oluşturuyordu. Kellen atla birlikte aşağı doğru süzüldü. Başımın üzerinde kalacak şekilde uçmaya çalışan attan elini bana uzattı.
"Benimle gel" dedi. Tek boynuzlu at kanat çırparken dökülen parıltılar yerde yeşillikler çıkartmaya başlamıştı.
"Selen benimle gel. Bana elini uzat" diye tekrarladı Kellen. Ona öyle çok güveniyordum ki. Elimi uzattım ve at biraz daha yükseldi. Ayağımın yerden yükseldiğini hissettiğim. Kellen elimden tutuyordu ve hiçbir zorlama olmadan yükselebiliyordum. Biraz yükselmiştik ki bir el bacağıma yapıştı ve "Seninle işimiz bitmedi" diye bağırdı Ryan.
Bu sahneyi daha önce gördüğümü hatırladım.
Bacağımı bırakması için diğer ayağımla eline vurdum ama işe yaramıyordu. Tek boynuzlu at biraz daha yere doğru inmek zorunda kaldı ve ayaklarım yere değdi.
Ryan parıltılardan dolayı zarar görmüş gibiydi.
Kellen attan hızla indi ve Ryan'a savurduğu yumrukla onu benden uzaklaştırdı. Anlayamadığım bir hızla beni belimden tuttu ve atın üzerine oturttu.
"Onu vadiye götür. Beni bekleme" dedi ata. At, bunu çok iyi anlamış gibi başını salladı ve uçmaya başladı.
"HAYIR" diye haykırdığımı duydum.
"Onu bırakamayız. Beni indirmelisin. Ryan onu öldürecek" diyerek çırpınırken at beni dinlemeden uçuyordu.
Başımın ve dizimin ağrısını çoktan unutmuştum. Belki de iyileşmişti. Hiç düşünmeden attan aşağı atladım. At on metre kadar yükseldiği için aşağı düşünce sakat kalacağımı düşündüm ama bunu önemsemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİHİR-KARANLIK ŞATO-
FantasySelen on yedisini doldurmasına bir ay kalmış, küçük kardeşinin yanında kendisini abla gibi hissetme yoksunu sıradan bir kızdır. Ta ki kardeşi zannettigi elfinin doğum günü olarak kutladığı güne kadar. Selen'in Sihir Diyarı'na yolculuğundan sonra alı...