22

5K 452 4
                                    

'Fil dişli makarnaya bayılacaksın' diyen Melike'nin sesini duydum. Birden etrafıma bakındım ama onu göremedim.

Aklımın bana oyun oynadığını düşünürken karşı masada oturan Melike'yi gördüm. Benim kardeşim zannettiğim zamanlardaki gibiydi. Yani insan boyutundaydı ve bana bakmıyordu.

Hafifçe gülümsediğini gördüm ve 'Parayı dert etmeden istediğini ye' dediğini duydum. Ama dudakları hiç kıpırdamamıştı.

İçimden benim yiyebileceğim bir şey olmadığını geçirirken 'Tavuklu reçel'i de unutma sakın' dedi Melike.

Tabi yine dudakları oynamıyordu. Nasıl benimle konuşabiliyordu böyle. Acaba sihir güçlerimin onda olmasından kaynaklanan bir avantaj mıydı bu?

'Evet Selen. Aklından geçenleri istediğim zaman dinleyebildiğim gibi zihnine de konuşabilirim. Sihir güçlerin bende olduğu sürece tabi. Bu kadar geciktiğim için de üzgünüm. İşlerim vardı ve bu yüzden düşüncelerini okuyamamıştım'

Sorun olmadığını düşündüm çünkü tam zamanında düşüncelerimi okuyup gelmeyi başarmıştı. O an için Melike'nin düşüncelerimi okuması içimi rahatlattı. Tabi bu rahatlamanın sadece şu an için olduğunun da gayet bilincindeydim. Melike'nin, Sihir Diyarı'nda ne gibi işleri olduğunu merak ettim. Sürekli işlerim var diyordu ve bu işler neydi acaba? Gözlerimi Melike'ye fazla sabitlediğimi, kızlar benim baktığım yöne bakınca fark ettim.

Sera hafif bir şaşkınlık çığlığı attı.

"İnanamıyorum. Baş Elf'in burada ne işi var?" dedi hayretler içerisinde.

Evren ve Reyhan da aynı şekilde Melike'ye bakıyordu ve tabi Garson da.

"Tavuklu reçel ve Fil dişli makarna alayım" dedim Garsona onların şaşkınlıklarını görmezden gelerek. Ancak kendi şaşkınlığımı görmezden gelmem pek de mümkün değildi.

İçimden 'Sen Baş Elf misin?' diye sordum Melike'ye.

Dikkatli bakmasam da başımı hafifçe çevirip göz ucuyla ona baktığımda gülümsemesinin arttığını gördüm. Baş Elf kavramının tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyordum ama bende yarattığı etki 'Baş Öğretmen' etkisiydi.

'Evet, görünen o ki öyleyim' dediğini duydum. 'Bunu neden söylemedin ki?' diye sordum.

'Bir önemi var mı?'

'Elf Heyeti'ni sen mi yönetiyorsun yani?'

'Öyle de denebilir. Son karar bana aittir. Tabi Peri Zümre'si de bu işin içinde. Onlardan bağımsız hareket etmeyiz'

'Yani benim elfim bir Baş Elf mi? Neden peki?' Bunu az daha sesli söyleyecektim ki son anda zihnimden geçirmeyi başardım. Melike dudaklarını ısırdı.

'Bunun ne önemi var ki? Bunu ne ben ne de sen seçtin. Senin elfin olarak doğdum. Sende benim perim olarak'

Haklıydı ama anlamıyordum. Ya da anlıyor da olabilirdim. Sonuçta o benim elfim olarak doğduğuna göre bunu o seçmemişti. Bende seçmediğime göre. ..
Tamam. Durumu kavramıştım.
Kızların şaşkın bakışları, bu durumun normal bir şey olmadığını düşünmeme neden oldu . Neden normal bir durum değildi ki? Melike'ye bakıp zoraki bir gülümseme takındım. O da bana bakıp gülümsedi. Yaşı benden küçük görünmesine rağmen benden büyük ve bu derece yetkili olması beni derinden etkilemişti. Tabi böyle birinin benim elfim olması da.

Kızların sorgulayıcı bakışlarıyla karşılaştığım anda yemeklerin geldiğini gördüm.

Garson her birimizin önüne yemeğimizi bırakıp "Başka bir arzunuz?" diye sorarken aynı soru dolu bakışların onun gözlerinde de olduğunu gördüm.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin