27

5.2K 440 20
                                    

Sabah yüzüme vuran güneş ışığı sayesinde uyandım. Kelimenin tam anlamıyla yatağa serilmiştim. Ayaklarımı oynattım ve tepemdeki duvarı izledim.

 Kollarımı yukarı doğru hareket ettirip esnerken rahat bir gece geçirdiğimi söyleyebilirdim. Bir elimi karnımın üzerine koyunca midem acıdı. Galiba acıkmıştı. Sürekli acıkıyordu bu da! Sanki bir yerlerinde delik vardı. Kendi kendime güldüm. Bir an önce yataktan kalkmalı ve okula gitmeliydim. Yeryüzündeki geç kalma alışkanlığımı burada da sürdürmesem iyi olurdu. Yatakta doğrulup esnerken başımı çevirdim. O anda yatağımın yanındaki koltukta oturan Ryan'ı görünce ışık hızında pikeyi üzerime çektim. Kendimi bir an çıplak ve bütün mahremiyetim ortada hissetmiştim.

Ryan buna gülünce saçma bir tepki verdiğimi anlayıp yutkundum. Pikeyi üzerimden atıp daha dik bir pozisyona geçtim. Saçlarımı geriye doğru atmaya çalışırken Ryan'ı yine dar paça kot ve tşortle görmek beni şaşırtmamıştı.

"Odamda ne işin var?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. Komodini işaret etti ve üzerindeki tepside, kahvaltımı görünce anladım. Oturduğu yerden kalktı ve yanıma gelip oturdu.

"Seni uyurken izlemek güzel oluyormuş" Gülünce bembeyaz dişleri göründü. Hep gülse olurdu aslında. Onu izleyebilirdim. Ne saçmalıyorsun sen Selen? Yanaklarım kıpkırmızı kesildi.

"Neden?" diye sordum neredeyse kekeleyerek.

"Gülümsüyorsun" İlgiyle kaşlarım havaya kalktı. Şaşırmıştım. Annem de uyurken gülümsediğimi söylerdi ve bu kendimi asalak gibi hissetmeme neden olurdu. Ancak Ryan söyleyince kendimi özel hissetmiştim. Nedenini anlamasam da bunun Ryan'ın söyleyiş biçiminden kaynaklı olduğunu düşündüm.

Dudakları hafifçe kıvrılırken "Yarım saat sonra dersin başlayacak. İstersen hazırlan" dedi.

Şapşal gibi ona bakakaldığımı gördüğümde başımı kuma gömmek istedim.

"Tabi" dedim Şapşal 2 gibi. Ryan yatağımdan kalktı ve kahvaltımla beni baş başa bıraktı.

  Şapşal 2 ne ya?

Gidip elimi yüzümü yıkadım ve kuş yuvası halindeki saçlarımı görünce içerledim. Ryan'ın beni böyle gördüğünü düşününce mideme kramp girdi. Tekrar yüzüme soğuk bir su çarpıp 'Ryan'ın düşüncesinden banane' diye düşünmeye çalıştım.

Saçlarımı rastgele toplayıp kahvaltımı yaptım. Çayın halen sımsıcak olmasından Ryan'ın uzun süredir burada olmadığını anladım. Kahvaltımın ardından dişlerimi fırçaladım, saçlarımı tarayıp topladım ve altıma dizlerime gelen bir etekle üzerime askı kollu siyah bir bluz giydim.

Gece gördüğüm vampiri düşününce kalp atışlarım hızlandı. Gerçek miydi yoksa rüya mıydı? Onu gördüğüm sırada odamın ışıklarının yanmayışı gördüklerimin rüya olduğunu düşündürüyordu ancak soğuk elinin ağzımı kapattığındaki his o kadar gerçekçiydi ki. Fakat ben uyanık olduğum süre içerisinde odam hep aydınlık oluyordu. O halde, bu teoriden hareketle gece gelen vampirin rüya olduğunu düşünebilirdim. Neticede uyanık olmama rağmen odam aydınlanmamıştı değil mi?

Peki ya greyfurt kokusu?

Çantamı aldım ve yer yön kağıdına beni okula götürmesini söyledim. Kafamın içindeki düşünce karmaşasını rafa kaldırıp kapıdan geçtim ve sınıfa baktım. Bugünkü dersimiz bir tür laboratuardaydı. Her seferinde aynı kapıdan giriyorduk ama hep başka sınıflar ortaya çıkıyordu. Sınıfa kısa bir göz attım.

Üçerli ya da ikişerli gruplar halinde dağılabileceğimiz laboratuvar masaları ve üzerlerinde değişik şekillerde cam tüpler, otlar ve renkli sıvıların olduğu şişeler vardı. İçerisi oldukça az ışık alıyordu ve kasvetli havası insanın içini bunaltacak derecedeydi.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin