Korkarak giysi dolabının yanına ilerledim ve kapısını açtım. Burası karanlık bir geçitti. Elime bir gaz lambası aldım. Ama ilerleyip ilerlememe konusunda kararsızdım. Karşıma ne çıkabileceği veya karşıma bir şey çıkarsa ondan nasıl korunacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama huyum kurusun meraklıyımdır biraz, eğer yürümeye devam edip orda ne olduğunu görmezsem rahat edemem.
Yaklaşık 1-2 dakika yürüdükten sonra nihayet ışıklı bir yere varmıştım. Karşımda duran büyük bir kütüphaneden başka bir şey değildi. Eski bir görüntüye sahipti burası, devasa kitaplıklar, içi iksir şişesi dolu raflar, büyü kazanları büyük bir masa ve arkası dönük üç adam vardı. Bir adımımla ahşap zemin gıcırdayana kadar beni farketmeyen adamlar bir anda yüzlerini çevirdiler ve onlarda Hermosa'da beni gören herkes gibi büyük şaşkınlık belirtileri gösterdiler.
En sonunda içlerinden biri kelimeleri toparlayıp "Yyüce Luciana, dönmüşsünüz." dedi tok bir sesle. 40-45 yaşlarındaki bu adamda diğerleri gibi büyücü kostümü giymişti.
Büyük masanın baş sandalyesine oturdum ve "Evet anlatın bakalım." dedim ukalaca onlara dönerek. Bu üç adamın karşımda el pençe divan durması hoşuma gidiyordu. Gerçi bu hep olurdu. Ama başımda tacım yokken değil..
"Burası Yüce Tork dışında kimsenin bilmediği bir araştırma ve yönetim merkezi. Diğer adıyla "Hermosa Üssü". Hermosa'da Yüce Tork ve ailesinden sonra karaları biz veririz. Bu görev yetkimiz Yüce Tork ölene dek devam eder. O ölünce ise yerine yeni biri gelene dek görevimiz son bulur. Yapılması gereken bir faaliyet varsa -ya da bunun benzeri şeyler- biz gerçekleştiririz. Bunun dışında diğer Hermosa Üssü üyeleriyle özel malzemelerle yeni büyüler, iksirler yaparız. Ayrıca Hermosa içim önemli büyü kitaplarını ve diğer önemli belgeleri muhafaza etmekte bizim işimiz. Özellikle Yüce Tork'un hasta olduğu şu zamanlarda sorumluluklarımız arttı. Babanızın açtığı savaş (!) sonrası Hermosa'da düzeni, huzuru ve yıkılan yerlerin onarılmasını sağlamak buna dahil. " diye anlattı adamlardan biri.
"Bende ailedenim, peki bu yerden benim neden haberim yoktu?" dedim. Aslında bu sorunun cevabını pek merak etmiyordum. Haber verip vermemeleri umrumda değildi. Ama canım ukalalık yapmak istiyordu işte..
"Hermosa'da uzun süre kaldığınız söylenemez." dedi ve imalı bir şekilde baktı bana adam.
"Peki şimdi döndüm, sizi bulmasaydım bana söyleyecek miydiniz?" diye devam ettim ukala sorularıma.
"Elbette.." dedi adam sakince. Adamın bakışlarından konunun nereye gideceğini tahmin edebiliyordum. Bu sebeple ayağa kalktım ve odada dolanmaya başladım. Fakat adamın sorusundan kaçamamıştım.
"Siz, kaçtığınız bu yere neden geri döndünüz Yüce Luciana?" dedi tahmin ettiğim gibi. "Yüce" kısmını vurgulamayı unutmamıştı.
"Bu sizi hiç mi hiç ilgilendirmez. Burası benim evim. İstediğim zaman gider ve istediğim zaman tekrar gelirim. Bu arada bu gizli üssün gizli kalmasını istiyorsanız daha dikkatli olmalısınız." dedim ve bir hışımla çıkıp tekrar odama döndüm. Daisy çalışma masasının üzerinde uyuyordu. Perry ortalıkta yoktu. Arkadaşlarının yanındadır diye düşündüm. Şatonun penceresinden bakınca Penelope'nin de bahçede uyuduğunu görüyordum. Üstümü başımı düzeltip büyücülük okuluna gitmek üzere dışarı çıktım. Büyücülerle konuşup tekrar geri döneceğimi önceden söylemeliydim.
Bücülük Okuluna varıp, Büyücü ögretmenlerinin katına geldiğimde hangisinin daha yetkili olduğunu bilmediğim için şatoda da bana ders veren Bay Thomas'ın odasına girdim. Durumu anlayışla karşıladı ve yarın kaldığım yerden başlayabileceğimi söyledi. Okuldan sonra 1 saat kadar kendisinin bana birebir ders verebileceğini de söyledi. Bende memnuniyetle çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERMOSA Prensesin Büyüsü
Fantasy"Ben Luciana. Kısa süre öncesine kadar Samniatis Krallığının saraya hapsolmuş prensesiydim. Taa ki 18. yaş günümde bir büyücü olduğumu öğrenene kadar." Bu zamana kadar sıradan bir prenses olarak yaşayan Luciana, 18. yaş günü şerefine verilen baloda...