1 sene sonra
"Antonio'nun kollarında uyanılan bir sabah ne kadar kötü olabilirdi ki?" diye düşünmüştüm bu sabah gözlerimi açarken. Oysa şu an hiç olmadığım kadar korkuyor ve endişe ediyordum. Sabah evimize gelen haberle, en hızlı şekilde Samniatis'e ulaşmak için yola çıkmıştık. Annem, babamın hasta olduğunu söyleyip bizi çağırmıştı yazdığı mektupta. Şimdi ise koşar adımlarla saray merdivenlerini çıkıyordum. Kapıyı çalma zahmetinde bulunmadan odanın içine daldım. Yatağında uzanmıştı babam, kapalıydı gözleri. Annem baş ucunda oturmuş, George ise onun kapalı gözlerini aralamaya çalışıyordu parmaklarını kullanarak. Bu sahneyi görür görmez başlamıştı gözlerim, yaşları akıtmaya.
"Ne oldu?" dedim daha çok bağırarak.
"Bir anda oldu. Dün fenalaştı. Doktor, durumunun iyi olmadığını söylüyor."
"Neden peki!? Neden böyle oldu!? "
"Bir mikrop yüzündenmiş."
Sinirlenip kapıdan çıktım ve ailemizin doktoru Bay Andrew'in odasının kapısını çaldım.
"Buyrun ekselansları.."
"Babam'ı yeniden muayne edin ve durumu hakkında bana ayrıntılı bir bilgi verin."
"Onu daha bu sabah muayne ett.."
"Dediğimi yapın Bay Andrew."
"Peki, majesteleri.."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Maalesef efendim, durumunda bir değişiklik yok. Nadir bulunan bir mikrobu kapmış. Daha çok değişik toprak türlerinde bulunur Handy mikrobu. Kral hazretleri yakın zaman içinde Samniatis'ten çıkmış olmalı. Bu mikrobuda o zaman kapmış. Hazırladığım ilaçları almaya devam etmeli. Ama ne yazık ki ilaç tedavisi mikrobun atılmasında yeterli olmayabilir. Dediğim gibi bu mikroptan doğan hastalıklar çok nadirdir. Bu yüzden tedaviler geliştirilmemiş. Ne yazık ki iyileşip iyleşmeyeceği biraz şansla biraz da vücudunun mikroba olan direnciyle ilgili. Onu kaybedebiliriz.."
Ve doktorun bu sözüyle üç yıldır beni mutlu eden hayat cehenneme dönüşmüştü..
1 Ay Sonra
Umutlarımızı canlı tutmaya çalışıyorduk 1 aydır. Ama babam hiç bir iyileşme belirtisi göstermiyor, günden güne çöküyordu. Nadiren gözlerini açıp bir kaç kelam konuşabiliyordu. Biz her daim onun baş ucunda ağlıyorduk. 1 ay uzun bir zamandı, neden herşey yoluna girmiyordu?
1 Ay Sonra
Bu lanet hastalık iki aydır bırakmıyordu babamın yakasını. Hayat, göz yaşlarımızı silmemize engel oluyordu. O dağ gibi adam günden güne bitiyor, biz ise sadece ağlıyorduk. Hani büyü vardı? Herşeyi yapabiliyordu? diye düşünmekten kendimi alamıyordum ama bu bir işe yaramıyordu. Zaman diyordu doktor.. Zaman ya onu bizden daha çok uzaklaştırıyorsa? Ya bir daha o inci gibi dişleriyle gülümseyemeyecekse bize? Ya göremeyecekse oğlunun büyüdüğünü? Düşünceler, düşünceler.. beynimi onlar yönetiyor. Son günlerde George bile mutsuz. Babamın elinden tutup onu kaldırmak istiyor ama ne fayda?
1 Ay Sonra
"Ne yapıyorsun burda?" diyerek girdi içeri Antonio. Odamın balkonunda George ile ilgilenerek annemin biraz uyumasına yardımcı olmaya çalışıyordum.
"Annem, çok kötü. Biraz uyusa iyi olur."
"Sende iyi görünmüyorsun Luciana. Belki biraz yemek yemelisin."
Güldüm. "Antonio, babam üç aydır hasta ve her gün dahada kötüye gidiyor. Zayıflıyor ve çöküyor. Her gün bir önce ki günden daha az konuşuyor. İlaçlarını veriyoruz ve zamana bırakıyoruz. Ama o her gün bizden daha çok kopuyor, hayattan daha çok kopuyor. Antonio, o belkide ölecek. Ben nasıl yemek yiyebilirim? Antonio o ölürse bende ölürüm." diyerek ona sarıldım. Üç aydır sürekli yaptığım şeyi yapıyor ve ağlıyordum. Kafamı onun göğsüne yaslamışken kenarda oynayan George'a bakıyordum. Görüntü kararmaya başlayınca ne olacağını anlamıştım, yine bayılıyordum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERMOSA Prensesin Büyüsü
Fantasy"Ben Luciana. Kısa süre öncesine kadar Samniatis Krallığının saraya hapsolmuş prensesiydim. Taa ki 18. yaş günümde bir büyücü olduğumu öğrenene kadar." Bu zamana kadar sıradan bir prenses olarak yaşayan Luciana, 18. yaş günü şerefine verilen baloda...