Diken baba kadındaki büyüyü bozmak için kulübesine girdi. Bizde pencereden olacakları izliyorduk. Şişede kalan iksirin birazını kadının üzerine serpti ve beklemeye başladı. Kısa süre içinde yüzü gençleşmişti kadının."Nerdeyim ben?" gibi sorular sormaya başlayarak uyandı ve doğruldu. Elini yüzünde gezdiriyor, saçlarına dokunuyor ve "Nerdeyim ben? " sorusunu sürekli tekrarlıyordu. Yeniden hızlı konuşabilmek ve genç görünmek onu çok mutlu etmiş gibiydi. Ama bu mutluluğu kısa sürdü. Bir anda endişe kapladı yüzünü. Bu kez ciddi olarak "Nerdeyim ben?" diye sordu Diken babaya bakarak. Daha da paniklemişti. "Hangi yıldayız?" dedi bu sefer. Diken baba cevap vermiyordu. "Siz kimsiniz, ne kadardır burdayım, hangi yıldayız" sorularını ard arda soruyordu.
"En son ne hatırlıyorsunuz genç bayan?" dedi sonunda Diken baba.
Hatırlamaya çalışıyor gibi elini başında gezdirdi kadın. "Oda." dedi. "Küçük bir oda, kapıları kilitli ve bir bahçe." diye aklına gelenleri anlatmaya başladı.
"Mutsuzluk, korku ve endişe. Hafızamdan silinen anılar. Yavaşlamaya başlayan adımlarım."
"Hepsi bu kadar mı? Başlangıç için iyi." dedi Diken baba.
"Uzun yıllardır Marissa adında biri tarafından tutsak ediliyordunuz. Size yaptığı büyü yüzünden yaşadıklarınızı unutmaya, yavaş hareket etmeye ve yaşlanmaya başlamıştınız. Şimdi güvendesiniz, büyü bozuldu. Tutsak yıllarınızı değil de önceki hayatınıza dair birşeyler hatırlamaya çalışın. Zaman geçtikçe hafızanız kuvvetlenecek, endişe etmeyin." diye açıklayıcı bir konuşmanın ardından kulübeden çıkarak kadını yalnız bıraktı. Bizde yanına üşüştük.
"Neden çıktınız?"
"Kendiyle baş başa kalsın biraz."
"Siz bu kadınla neden bu kadar ilgileniyorsunuz?" deyince bütün gün yaptığı şeyi yaparak kahkaha attı.
"Sorularınızın cevaplarını almak için sabretmelisiniz. Hava kararıyor. Bahçe merdivenlerinden üst kata çıkıp dinlenebilirsiniz." dedikten sonra kahkaha atarak yanımızdan uzaklaştı. Bu adam cidden kaçık.
Üst kata çıkınca Antonio ile biraz uyumaya karar verdik. Saraydan gelirken yanıma bir kaç elbise almıştım. Kendim giyindikten sonra elbiselerin birini aşağıdaki kadına vermeye karar verdim. Çekinerek yanına indim. Ağlıyordu.. Beni görünce bir anda panikledi. Gülümsemeye çalıştım.
"Biraz daha iyi misiniz?"
"Sen, seni hatırlıyorum." dedi mutlulukla.
"Yüzün.. bu yüzü daha önce görmüştüm."
"Evet, bir kere karşılaşmıştık. Ordan hatırlıyor olmalısınız. Ama bu çok iyi birşey. Eminim yakında herşeyi hatırlayacaksınız." diye teskin etmeye çalıştım ve elbiseyi uzattım.
"Bununla daha rahat edersiniz."
"Teşekkür ederim." dedi içtenlikle. Çok güzel gülüyordu. Karşısındaki koltuğa oturdum.
"Karşılaştığımızı söyledin. Peki ya ne zaman?"
"Sanırım en fazla beş ay oldu."
"Seni daha eskilerden tanıyor gibiyim. Siman o kadar tanıdık ki. Şu ana dek hatırladığım en net şey." dedi. Yüzünü umut kaplamıştı.
"Belkide yakın bir anı olduğu için çabuk hatırlamışsınızdır. "
"Belkide dediğin gibidir, ama sanki.. neyse." dedikten sonra bir süre sustuk. Daha sonra "Büyünün bozulduğunu söyleyen adam, uzun yıllardır tutsak olduğumu söyledi. Herşeyi hatırlasam bile eski hayatıma dönemeyeceğim. Geçen yıllar kim bilir geride bıraktığım hayatımdan neler götürmüştür.." diye en büyük üzgünlüğünü dile getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERMOSA Prensesin Büyüsü
Fantasy"Ben Luciana. Kısa süre öncesine kadar Samniatis Krallığının saraya hapsolmuş prensesiydim. Taa ki 18. yaş günümde bir büyücü olduğumu öğrenene kadar." Bu zamana kadar sıradan bir prenses olarak yaşayan Luciana, 18. yaş günü şerefine verilen baloda...