Bölüm: 35 "Hep seveceğim..."

12.3K 1K 156
                                    


Doğum...

En sancılı zamanı insanoğlunun. Yeni bir can bağışlamak için dünyanın bağrına, ikiye ayrılır bedenin toprağı, çatlar, sarsılır yer değiştirir rotası. Ama bütün zorlukların sonunda, yeni filizlenmiş canın, içine çektiği ilk nefes, unutturur her şeyi.

Merve, etrafındaki telaşa ve bedenindeki sancılara kayıtsız kalmıştı çaresiz. Sanki havada asılı kalmıştı ruhu. Yükselmiş, aşağıda olanları izliyordu hiçbir şey hissetmeden. Doğumunun nasıl geçeceğini düşündüğü onca zaman, hiç böyle bir ihtimal aklına getirmemişti. Tatlı bir telaş olacaktı üzerinde. Geçmişin kalın yükü değil. Yanında sevdiği adam olacaktı, kardeşi değil. Gözlerinden mutluluk gözyaşları akacaktı, kan yağmurları değil. Hayat bir kez daha acı bir imtihanla çıkmıştı karşısına.

Buz kesmiş parmaklarıyla elini kavramış olan Savaş'a baktı. Genç adamın yüzünden tüm kan çekilmiş gibiydi. Gözbebekleri büyümüştü. Üzüntüsünün rengi bir kilometreden bile anlaşılabilirdi muhtemelen. Ne tuhaf, Erden'in bir kardeşi olduğunu biliyordu elbette Merve. Hatta o zaman hasta olduğunu hatırlıyordu. Hala hastalığı var mı acaba diye düşündü bir anda. Bu ihtimal kalbini sıkıştırdı.

"Hastalığın geçti mi Savaş?"

Savaş, beklemediği bu soru karşısında irkildi. Böyle bir anda ancak Merve gibi bir kadın onu düşünebilirdi zaten. Ağabeyinin böyle bir kadını kaybetmesine izin vermeyeceğine yemin etti içinden.

"Ben iyileşeyim diye ağabeyim sizden ayrıldı Merve. Bana canını vermek için sizden koptu. Aslında ortada bir suçlu varsa bu ben olmalıyım değil mi? Eğer o kadar hasta olmasaydım, ağabeyim kendisini feda etmek zorunda kalmazdı. Eğer.."

Konuşması Merve'nin elini sıkmasıyla sona erdi Savaş'ın.Merve, sancıyla kasılırken doktor son hazırlıklarını tamamlamıştı.

"Merve Hanım, şimdi lütfen sakin olun. Bebeğimizin bizlerle kavuşmasına az bir zaman varmış gibi duruyor. Oğlumuz..."

"Kızımız!" diyerek atılan Savaş ve Merve'ye anlamaz gözlerle baktı doktor. Elindeki ultrason sonucunu bir kere daha inceledi dikkatle ve onlara döndü.

"Hayır, oğlumuz. Bebek erkek, Merve Hanım."

"Allah'ım..." diyerek yatağa doğru yıkıldı Merve. Savaş da aynı durumdaydı.

Doktor, sancılarını anlayabilmek için NST'yi bağlıyordu bir taraftan.

Bir günde insanın hayatı ne kadar değişebiliyordu. Sabah gözlerini açtığındaki mutluluk nereye kaybolmuştu böyle.

"Merve Hanım, bebek gayet iyi sancılarınız olması gereken düzeyde, biraz daha bekleyecek gibiyiz. Ama çok uzun süreceğini sanmıyorum. Birazdan doğum başlar. Siz sakin olup derin nefesler alın lütfen."

Derin bir nefes alıp, içindeki bütün kırıkların nefesiyle birlikte uçup gitmesini diledi Merve.

.........

Kapalı bir kapının ardında beklemek her zaman en zorudur. Bu kapı, ameliyathane, mahkeme, mahpushane, okul yada doğumhane olabilir. Kapının önünde bekleyen için önemli değildir bu. Önemli olan, orada eli kolu bağlı çaresizce oturmaktır.

Erden, içi boşalmışçasına bir koltuğa yıkılmış, boş gözlerle etrafına bakıyordu. Merve onu istememişti. Varlığının can suyu onu yanında istememişti. Bebeğinin doğumunda yanında olamayacak hatta belki büyürken bile ona yakın duramayacaktı.

Bir Bahar HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin