El ele yaptıkları yolculuk evlerinde son bulmuştu her zaman ki gibi. Erden hiç istemese de elini ayırdı fındık kurdunun elinden. Azize Sultana yakalanmak istemiyordu çünkü. Ölesiye korkuyordu, Merve’ye olan duyguları belli olacak diye.
Ama durduramıyordu ki kendisini. Ne çok uğraşmıştı bu kız kalbine sahip olmasın diye. Bir süre buraya bile uğramamıştı. Bir haftanın sonunda can havliyle attığında adımını eve yine yalnızca Merve’nin kahvelerinde huzur bulmuştu yüreği.
Anahtarıyla kapıyı açtı. Ne garip insanlardı bunlar. Evlerinin anahtarlarını sorgusuz sualsiz teslim etmişlerdi ona. Oktay Fethi Baba omzunu kavrayıp avucuna bırakırken anahtarları şöyle demişti;
“Oğlum, sen hangi vakit gelirsen gelir başımızın üzerinde yerin var. Ama misafir gibi olmaz artık. Ev sahibisin sen burada.”
Erden uzun bir süre elinde anahtar kalakalmıştı. Şimdi her kapıyı açtığında sebepsiz bir tebessüm oluşuyordu dudaklarında.
Evin içindeki o sımsıcak hava iliklerine kadar işledi Erden’in. Azize Sultan karşılamaya gelişti onları.
“Hoş geldin Erden Oğlum. Hoş Geldin Mer…”
Azize Sultan Merve’nin üstünü başını gördüğünde o melek yüzlü ifadeden o kadar çabuk sıyrılmıştı ki, Erden kendisini gülmemek için zor tutuyordu.
“Merve! Sen yine top peşinde miydin? Allah’ım ben nerede yanlış yaptım bilmiyorum ki? Bu kız nasıl böyle oldu?”
“Bence çok güzel olmuş Azize Anne…”
Azize Sultan, bakışlarını Erden’e çevirdi hızla. Merve’de kocaman olmuş gözlerle bakıyordu ona doğru. Ne demişti o k’ulani?
Aynı anda Erden de kendisine aynı soruyu soruyordu. Ne demişti o ? Ah Merve’nin yanında kala kala ona mı benziyordu acaba? Nasıl çıkacaktı işin içinden. Yalan yoktu, gerçekten çok güzel olmuştu Merve ama böyle pat diye söylenir miydi bu?!”
Azize Sultan üç numaralı “ben her şeyi anlarım evladım” bakışını yerleştirdi yüzüne. Normal şartlarda standart bir anne durumu ört bas etmeye çalışırdı ama o öyle bir anne değildi.
“Neresi güzel olmuş Erden oğlum?”
İşte şimdi yanmıştı Erden. Ne diyecekti şimdi. Yan çizse Merve’nin umutla bakan gözlerine karlar yağacak, soğuğu onun kalbine dolacaktı. Olduğu gibi söylese Azize Sultan fırtınasına yakalanacaktı. Gel de çık bakalım işin içinden!