Kahve yapmıştı Merve, tam Avukat Beyin ağzına layık olmuştu. Hatta iyi gününde olduğu için bir tane de o Nazan cadısına yapmıştı. Orta şekerli… Keyifli bir ıslık eşliğinde kapıyı çalıp içeriye girdiğinde Nazan’ı Erden’in üzerine çıkmış yani şey eğilmiş buldu. Erden bir şey okuyor ve o da ona yardımcı oluyordu güya! Bir an için gözleri kararır gibi olsa da çabuk toparlandı, daha farklı hesapları vardı alınacak. O cadının sarı saçları içinde bir şeyler düşünürdü elbet.
Pıtı pıtı yanlarına yaklaşıp kahveleri servis ettikten sonra elinde tepsi beklemeye başladı. Nazan ona garip yüz mimikleri yaparak yanındaki koltuğa kurulduğunda gözlerini Avukat Beye dikti Merve…
Erden gözlerinde garip parıltılarla baktı ilk önce ve hafifçe kokladı kahvesini. Dudağının kenarı kıvrılıverdi ilk önce hafifçe yukarıya doğru. Hatta neredeyse gülümsedi bile denilebilirdi. Sonrasında büyük bir yudum aldı. Merve bütün dikkatini toplamış adamın yüzünde oynayacak tek bir kasın peşine düşmüştü ama nafile. Erden, son derece normal bir şekilde kahveyi içmişti. Anlayamıyordu kız, kahveyi yaptığı anı tekrar düşündü:
Erden mutfaktan çıktıktan sonra kahve hazırlıklarına başlayan Merve, cezveyi ocağa koymuş ardından iki yemek kaşığı kahveyi içine boca etmişti. Şeker yerine tuz kullanmış tatlandırıcı olarak da uzun arayışlardan sonra bulduğu toz zencefili atmıştı içine fincanın.
Şimdi bu adam o garip şeyi yüzünü buruşturmadan içmiş miydi yani? Tövbe bismillah! Ecinnilerden miydi bu adam?!
Merve kocaman olmuş gözleriyle ona bakarken yavaş hareketlerle yerinden kalktı Erden. Elindeki fincanla beraber mutfağa doğru ilerlerken, Merve de peşine takıldı ufak ufak.
Adam tezgâha bıraktı elindekileri ve arkasını döndü. Gelecek fırtınayı bekliyordu kız. Gözlerinde ışıklar parlıyordu adamın. Dudağının kenarında ki o kıvrım hala yerli yerindeydi. Bir tepki bekliyordu kızdan ama öyle bir niyeti yoktu Merve’nin. Belki de adam kahveyi öyle seviyordur belli mi olur. Sorarsa da çaktırmayacaktı sonuna kadar.
“Merve, eline sağlık kahve çok güzel olmuştu. Bir daha ki sefere zencefili biraz daha fazla koyabilirsin.”
La havle vela kuvvete! Bu dama insanı çatlatırdı çat diye ortasından. O kahveyi normal bir insanın midesinin kaldırması mümkün değilken adam keyifle içmiş birde fazlasını istiyordu. Yok arkadaş, bir tane akıllısı bulmazdı ki onu! Nerede bir garip adam var Merve’nin yanı başında!
“Elbette Avukat Bey! Siz ne zaman isterseniz ben yaparım. Lafı mı olur?”
Adamdan erkeksi bir kıkırtı yükseldiğinde, tüm vücudu elektriğe kapıldı Merve’nin. Bu adamın topluluğa açık mekanlarda gülmesini yasaklamak lazımdı. Kalp hastaları ve kalbi adama doğru dolu dizgin koşan kızlar için ölümcül tehlike arz ediyordu.
“Merve, bu kahveyi daha önce içmiştim ben, bağışıklığım var benim. Derler ki bu deli kız kahvesini bir kez içen ömrü boyunca bir daha etkilenmezmiş. O nedenle başka bir yol bul benimle uğraşmak için.”
Adam kıkırdamaya devam ederek odadan çıktığında hala kendisine gelememişti Merve. Nasıl daha önce içmiş olabilirdi ki bu kahveyi? Kaç kişi biliyordu acaba bu tarifi. Adam gözünü bile kırpmamıştı ya!