6. Bölüm

6.5K 234 13
                                    

Nefes alamadığımı hissetmem uzun sürmemişti. Sahiden, abartmıyordum. 

Zayn'le aynı tarafa doğru gidiyorduk ve o hiç de buna aldırıyormuş gibi görünmüyordu. Aşırı tepki veren -dıştan çok belli etmesem de- sadece bendim.

"Senin şu Tahtalıköy nerede, Beaty?" Sokak lambaları gözlerinin rengini daha parlak yaparken, yarım ağız gülümsedi.

Cevap vermek yerine yanaklarımın içini kemirmeyi tercih ettim.

Aman ya, neden bu kadar takıyordum ki. O partide kim bilir kaç kişi vardı. Zayn'i görmezdim bile. Haha.

"Daha ne kadar yürüyeceğiz?" Diye sordum pes etmiş bir halde. Direnmenin alemi yoktu. Hem de yorulmuştum. 

"Tahtalıköy-" Diye başladığında oflayarak lafını böldüm.

"Tamam," Dedim gözlerimi ayaklarıma diktiğimde. "Partiden bahsediyorum.."

"Az."

Kuru sesiyle sinir kat sayım daha da artmıştı. Sessizce Zayn'i takip ederken, minik çantamda telefonum titredi. 

Shelby'dendir, diye düşünüp telefonumu çıkardım. Belki de nedensizce parti iptal edilmişti ve bu yüzden bana mesaj atmış-

Hayır, mesaj Shelby'den değildi. 

Arkadaşlarımdan birinden bile değildi. (Ki tek arkadaşım Shelby, her neyse.)

Mesaj annemdendi. Ve pek de iç açıcı şeyler yazmıyordu. 

Tatlım biliyorum saat çk geç ama yarn ssabah yola çıkıyorz, sanna geliyoruz! Grşrz Xxxxxx JJJJJJ

Abartıyla gözlerimi yuvarladım. Annem hiçbir zaman mesaj yazma konusunda profesyonel olmamıştı. Bir de şu gülücük-öpücük ikilisini çok kullanırdı. 

Bir dakika. Şu an mesajın estetiğini inceleyecek durumda değildim. Bana geliyorlardı? Yani, şey bize?

Doğru tahmin ettiniz, ailemin Zayn'den haberi yoktu. (Eğer söylersem annem büyük ihtimalle önce kalp krizi geçirir, sonra sağ kurtulursa da bana yastığımın altında bıçak tutmamı söylerdi ve babam da elime 'Erken Yaşta Hamile Kalmak' adlı bir kitap tutuşturur, hiçbir yorum yapmazdı. Tabii ben ima ettiği şeyi anlardım, ama demek istediğim şey kafayı yerlerdi. Buna dayanabileceğimden emin değildim.)

Ve Zayn'den haberleri olmamalıydı. 

Acilen bir şey yapmalıydım. Acilen. 

Bacaklarım uyuştuğundan, sokağın ortasında dikilmiş öylece telefonuma bakıyordum. Parti şu an umurumda bile değildi. 

Bir an sonra Zayn dibimde belirdi. Bu bir anlığına irkilmeme neden olsa da, Zayn de şu an umurumda bile değildi. Of, aslında umurumda olması gereken tek şey oydu şu an, her neyse.

Aceleyle annemi aradım. 

"Beatrice!" Annem bir kuş edasında şaşırken, tekrar gözlerimi yuvarladım. 

"Anne! Mesajını şimdi aldım."

"Uyumamış mı hala o?" Arka fonda babamın sesini duymam, yüzümü buruşturmama neden olmuştu. "Babana aldırma tatlım, nasılsın?"

"Yarın gelmeyin!" Deyiverdim aniden. Ellerim ağzımı kapamak için çok kalmıştı. 

Zayn hemen karşımda olayı anlamışçasına bakarken, ona kaşlarımla bir işaret yaptım. Bu, bana bir neden bul! işaretiydi. Mucizevi bir şekilde beni anlamış gibi görünüyordu zira gözleri uzaklara dalıp gitmiş, yüzünde de Düşünen Adam ifadesi belirmişti.

Autumn Leaves (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin