8. Bölüm

6.1K 220 6
                                    

Selam! Geç oldu, güç olmasın. Uzun oldu çok okunsun falan filan dkfjhgdhsjk neyse. Geçen bölüm 20 vote da olurmuş, yerim yer. O zaman bu bölüm artsın birazcık minik kuşlarım. Ne dersiniz? :D
Ve, sabah oruçlu okuyanlar, kendinize güveniyorsanız okuyun. Ben o sahnelerde berbat olsam da, ergenlik hali skdfjhgdhsjklşdlkfj İYİ OKUMALAR. YORUM YAPAR MISINIZ LÜTFEN? -kalp-

"Evet." Diyebildim sonunda ona. "Evet, şarkı söylüyorum ve şimdi gitmeliyim, tamam mı?"

"Bekle-" Elleriyle beni durdurmaya çalışıp birkaç adım attı.

"Yasağı unutma!" Diye uyarımı yapıp arabama bindim.

Çantamda anahtarımı ararken, Zayn bana el sallayıp yarım ağız gülümsedi. Nasıl yarım ağız gülümseyebiliyordu? Ben doğru düzgün bile gülümseyemezken hem de. "Evde görüşürüz, Beat."

Gözlerimi kırpıştırıp sonunda anahtarı bulduğumda, titrek ellerimle arabayı çalıştırdım.

  Ev yakın olmasına rağmen, arabayı kullanmakta oldukça güçlük çekmiştim. Shelby'den nefret ediyordum. Ve Zayn'den de tabii. Hatta şarkı söylememden nefret ediyordum. Annemin müzik öğretmeni olmasından nefret ediyordum.

Of.

Zayn'in neden umurundaydı bu? Neden peşine takılmıştı? Acaba sinsice beni rezil etmeyi mi planlıyordu? Bunu yapar mıydı?

Bradford'ın sanata pek de yatkın olmadığından haberim vardı. Bu insanlar iyi olan hiçbir şeye yatkın değillerdi.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimi dağıtmaya çalışırken evin önünde durdum. 

Ellerim halen titrerken ve sıkıntıdan dudaklarımı kemirirmiştim. Zayn eve benden önce gelmiş olamazdı, değil mi?

Kapıyı açıp içeri girdim.

Oh be. Ev boştu.

Hızla üst kata çıkıp üzerime pijamalarımı geçirdim. Ev ödevlerini yapmak için çantamdan kitaplarımı çıkardığımda, alt kattan tıkırtılar gelmişti.

Heyecanla ayağa kalkıp alt kata indim. Neden heyecanlı olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu, ama...

Merdiven basamaklarını üçer beşer indiğimde, Zayn'i kapıya yaslanmış bir şekilde buldum. Gözleri kapalıydı ve boynunu geriye atmıştı.

"Z-zayn?" Diye seslendim.

Gözlerini açmadan boynunu normal hâle getirdi. "Neden..."

Konuşmaya çalışırken gözlerini açtı. Gözbebekleri büyümüş, ela gözlerini siyaha çevirmişti. Alt dudağını ısırarak bana doğru yaklaşmaya başladı. Onun adımlarıyla paralel olarak geriye kaçmaya başladım. "Şarkı söylememi umursuyorsun?" Diye tamamladım başladığım cümleyi.

Artık kaçacak yerim kalmadığında, yutkunarak ellerimi ona siper ettim. "Bir metre."

Söylediğim üzerine güldü. Ellerini havaya kaldırıp avuçlarımızı birbirine sabitledi ve parmaklarını benimkilerin arasından geçirdi.

Ellerimiz birbirine kenetlenmişken, birkaç adım daha attı. Aramızda değil bir mitre, bir santimetre bile kalmamıştı.

Nefeslerim hızlandığını hissettim. Zayn'in üstümde böyle bir etkisi olmasından nefret ediyordum. 

"Zayn, bir-"

Kelimelerimi Zayn'in dudakları yuttu. Ellerimiz hala iç içeyken, alt dudağım sertçe emildi.

Autumn Leaves (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin