18. Bölüm

4.9K 215 15
                                    

ay buraya yazmaya çok üşendim şu an o yüzden kısa tutuyorum :d
Bölümler artık haftada bir gelecek sanırım çünkü okul yüzünden yazmaya bir tek haftasonları vaktim oluyor. Daha ikinci hafta diye çıkışmayın ödev veriyorlar tamam mı :D

Son olarak beğenip yorum yapan herkese tşk. Bence devamını getirin.
HEH BU ÖNEMLİ NOT: MULTIMEDIA'DAKİ BEATRICE. Daha önce hiç bahsetmedim ondan, çünkü bulamamıştım. Kızın adını bilmediğimden başka fotoğrafı yok idare edin. :D

İyi ki kısa tutuyordum sjdhgfdhjskl neyse hadi okuyuuun -kalp-

“Beatrice, b-ben yapamam.”

Zayn beni hissediyordu. Bana değer veriyordu. Ama benim için bir şey yapamazdı.

Halledemediğimiz şey buydu.

 

“Biliyorum,” Dedim sonunda derin bir nefes alıp bakışlarımı dakikalardır yaptığım gibi ondan kaçırdım. Üstelememe gerek yoktu, bitmişti.

Konuşamıyordu; söyleyecek bir şey bulamıyordu. Ve bir şey de yapmıyordu.

Sinir dalgasının içimde giderek büyüdüğünü hissettim. “Zayn, git artık.” Sesim hissettiğimin aksine, güçsüz ve sakin çıkmıştı.

Yavaşça kafamı kaldırdım, Zayn alt dudağını ısırmış bana bakıyordu. “Gidemem.”

Sinir dalgası daha da büyüdü. Yapamam, gidemem. Hep aynı bahanelerdi. Neden söyleyecek başka, yaratıcı şeyler bulamıyordu? Belki konuşsa ikna olacaktım, belki acım dinecekti.

“Burada kalıp, vicdanını rahatlatmak istiyorsan, kusura bakma ama bunu kaldıracak durumda değilim.”

Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Parmaklarını yanaklarımda kurumaya yüz tutmuş olan yaşlarda gezdirmeye başladığında kendimi geri çektim. “Yapma.”

“Beat, bana böyle davranma.” gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı. “Elimden gelen-”

“Nasıl davranmalıyım?” Derin bir nefes alıp yerimden kalktım. Bu bir anlığına başımın dönmesine neden olmuştu. “Filmlerdeki gibi ağzıma geleni söyleyeyim, bağırıp çağırayım mı? Sonra sen de ben bağırırken gelip beni öpersin. Ve ta-da. Hemen yumuşayıveririm. Hiçbir şey olmamış gibi devam ederiz.”

“Bunu kast et-” İkinci kez lafını kestim.

“Artık gider misin?” Gözyaşlarımın tekrar akmasını istemiyordum. “Burada olman bana iyi gelmiyor. Sen bana iyi gelmiyorsun.”

 

***

2010, Bradford.

 

“Bu marka sana sponsor mu oldu pardon?” Gözlerimle yatağın üzerinde katlanmayı bekleyen pantolonları saydım. “Aynı pantolondan 17 tane.”

Zayn’in kahkahasını işittiğimde, gözlerimi istemsizce devirmiştim. Benim bile bu kadar pantolonum yoktu yahu!

“Onları seviyorum,” Dedi gülerken. “Hem hep aynı pantolonu giydiğimi mi sandın?”

Kızarmaya başladım. Tamam, aynı pantolonu giydiğini sanmıyordum ama pantolonlarının -sadece siyah olanların- 17 tane olduğunu da sanmıyordum.

“Gerçi pantolonlarım hakkında düşündüğün tek şey,” Elindeki son kazağı bavuluna bırakıp yanıma geldi. Elini çeneme yaklaştırıp başımı kaldırdı. “Onları nasıl çıkarabileceğin olmalı, değil mi?”

Autumn Leaves (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin