Three face

4.4K 302 94
                                    

Uyandığımda doktor tedavi şartlarının ve ameliyatının riskli olduğunu söyledi. Ameliyatı yapan doktorların ise çok az olduğunu belirtti. Bana üstü kapalı bir şekilde bu yüzle yaşaması gerek dedi.

Suskunluğumu korudum. Şapkamın önünü tutarak iyice yüzümü gölge de bıraktım. Ceketimi giyerken, canım yandı fakat hiçbir tepki vermedim. Çocuklar önümden giderken, kaşlarımı çattım. Başımı iyice önüme eğdim. Zaten çirkin biri olduğumu biliyordum ve şimdi bunu kanıtlayacak sebeplerim olmuştu. Annem elini omzuma koyduğunda, ondan ayrıldım. Şu an kimseyi yanımda hissetmek istemiyordum.

Hastahanenin cam kapısının arkasına baktım. Hayranlar kapının önünde duruyordu. Bizim çocukları gördükleri anda çıldırarak ayağa kalktılar. Zorla yutkundum. Şapkamı daha çok alta çektim. Kapı açıldığı anda yüzümüze doğru patlayan flaşlardan kaçmaya çalıştım. Çocuklar hayranlara imza vermeye çalışırken, karşıdaki arabama ulaşmak ve gitmek istiyordum.

"Michael?"

Biri bol gömleğimin kolunu çekiştirdi. Onun yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Sadece eline baktım.

"İyi misin Michael?"

Kafamı belli belirsiz salladım. Nedensiz bir şekilde kafamı kaldırdım. O an onun kahverengi gözleri ile karşılaştım. Elini gömleğimden çekti ve ağzına götürdü.

"Aman Tanrım!"

Yüzümü görmüştü! Önüme döndüm. Kalabalık ve hiçbir şey umurumda olmadan arabama koşmaya başladım. Ayaklarımı bir oraya bir buraya hareket ettiriyordum. Yüzü aklımdan çıkmıyordu. Sanki pişmanlıklarımı hatırlar gibi. Birinin arkasından iş çevirmişim gibi. Korku ile bakan gözleri, hâlâ gerçek bir görüntü gibi önümde duruyordu.

Calum yanıma geldi ve arabayı açtı. Hiç beklemeden ön koltuğa oturdum ve Calum, direksiyona koştu. Zaman iki araba olmalı ki Calum çocukları ve ailemi beklemeden gazı kökledi. Ayaklarımı oturduğum yere koydum. Kafamı bacaklarımın üzerine koydum ve kafamdaki şapkayı çıkartmadım.

"O güne lanet olsun."

"Mike, hayranımız sadece şaşırdı."

Kafamı kaldırdım. "Çünkü çirkin birine dönüştüm Calum."

Calum gözlerini yoldan ayırmadan konuştu. "Mike, bak doktor tedavi için uğraşıyorlar."

"Calum, doktorların imkansız dediğini duydun!" Sinirle elimi torpidoya geçirdim. "Bu yüzle yaşamak zorunda olduğumu söylediler!"

Calum, ona bağırılmasından hoşlanmazdı. Bu yüzden o da bana bağırdı. "Michael o siktiğimin tedavisi bulunacak tamam mı?"

Ağlamaya başladım. "Bu aylar sürebilir, ya yıllar sürerse?"

"Michael her şey düzelecek. Kimse senin yüzünden beraber değil."

Kaşlarımı çattım. Gözyaşlarımı, nefes ile birlikte içime çekerken tek düşündüğüm bir an önce iyileşmekti. Tedavi bulunana kadar evden çıkmayacaktım. Calum, direksiyonu çevirirken kafamı dağıtmaya çalıştı.

"Ayrıca rol çalıyorsun. Depresyona girmiş ben olacaktım."

Gözyaşlarımın arasından gülümsedim. Bu oldukça buruktu. Çünkü bunlar umurumda değildi. Şu an hiçbir şey. Bir şey arıyormuş gibi ceplerimi karıştırdım. Daha sonrasında o eksikliğin telefonumun olduğunu anladım. İnsanların tepkilerini merak ediyordum. Çünkü ben ilgiye muhtaç bir bebek gibi davranmayı seviyordum.

Birilerinin umurunda olmak beni daha iyi yapıyordu. Sanki tüm dünyayı karşıma almışım gibi hissettiriyordu. Sanki o dünyaya tek başıma karşı çıkabilecekmişim gibi, beni güçlü kılıyordu. Calum sağ tarafa daha fazla yattı ve sol cebinden telefonumu çıkarttı.

face to faceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin