Eleven face

2.5K 265 42
                                    

Valerie, camın kenarında otururken üzerinde kedisi Juliet vardı. Ben onun odasını gezerken bana bir şeyler mırıldandı.

"Biliyor musun, Romeo ve Juliet'i hiç sevmiyorum ama kendimi kedimini ismini Juliet koymaktan alamadım."

Gözlerimi masasından çekerken, gülümsedim. Valerie'nin yüzünde gizemli bir hüzün vardı. Kırık bir tebessüm ederek önüne döndü. Ayağa kalkıp, mp3'ünü açtı. O sırada hâlâ masasına bakıyordum. Kutunun içinde çok fazla mektup vardı. Odanın içinde erkek sesi havalandı.

"Breaking Benjamin - Dear Agony şakısı, nasıl ama?"

Beğenmişlikle yavaş ritmi kafam ile onayladım. "Bu mektuplar senin mi?"

Valerie birden gülmeye başladı. "Evet, onlar kendime yazdığım mektuplar."

Ona döndüm. "Ne yazıyorsun?"

Juliet, ayağımın yanında biterken Valerie bir elini kolunun üzerine bıraktı ve kahküllerini düzelterek yukarıya baktı. "Bilmiyorum. İnsanın her zaman yazacak bir şeyleri oluyor."

Kaşlarımı çattım. "Kendine neden mektup yazdın ki?"

Valerie birden kendini yatağa bıraktı. "Bu uzun bir yolculuk Michael. Senin ve benim tanışmamı kader kelimesine bağlamamız kadar sıradışı. En güzeli ise- ah bu kısmı çok seviyorum."

Birden yattığı yerden bağırdı. "Sevgili acı sadece rahat bırak beni!"

Kendi kendine gülmeye başladı. "Acılarıma yazıyorum. Bu yerde sadece üzgün olan, tek keşke diyen sen değilsin."

Kaşlarımı çattım. Ben bu kızı tanımıyordum. Kütüphanede ve bir restorantta çalıştığını biliyordum. Daha fazlası yoktu. Herkesin kıskanacağı kadar bir güzelliği vardı. Gözlerindeki buğuluk gitmiyordu. Ellerimi ceplerime sıkıştırdım.

"Neyin var Valerie?"

Valerie kafasını yatağından kaldırdı ve bana baktı. Hayatımda böyle bir yüz görmemiştim. O bulunmamış gizli bir elmas gibiydi. Erkeklerin ona sokaklarda nasıl baktıklarını düşündüm. Ona sahip olmak için içinden neler geçirmişlerdir. Valerie dalgın bir şekilde konuştu.

"Hiç Finlandiya'ya gittin mi?"

Dudaklarımı yaladım. "Hayır gitmedim."

Valerie gülümsedi. "Ben de gitmedim."

Birden güldüm. Valerie, yüzündeki tebessüm ile sözlerine devam etti. "Gitmeyi çok istiyorum. Bazı günler sadece ışıklar oluyormuş. Mükemmel şarkılar ve içkiler."

"Burası Calum'un evine benziyor."

Valerie, gülmeye başladı. Ellerimi ceplerimden çıkarttım ve yatağa oturdum. Yanına oturduğum anda gözlerini bana dikti. Kendi acılardan bahsetmek istemiyordu. Ona izin verdim konuyu değiştirmesine izin verdim. Ellerimi bacaklarımın arasına yerleştirerek, parmaklarımla oynadım.

"Bana hala neden acı çektiğini söylemedin?"

"Eğer sana bir soru sormama izin verirsen, acımı söyleyeceğim."

Ona doğru döndüm. "Pekâla."

"Neden o gece kendini öldürmek istedin?"

face to faceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin