Valerie'nin annesi soğuk kanlılık ile başını salladı. "Yüzüne olanları duydum. İnan çok üzüldüm. Magazin, falan her yer seni konuşurken öğrendik. Yaşadığın şey kolay değil hele de tüm gözler senin üzerindeyken."
Kafamı salladım. "Evet öyle. Dostlarım dışında kimseyle konuşmuyorum. Bir de Valerie, var. O bana olduğum gibi geliyor. Hem de ünlü olmama rağmen."
Valerie'nin babası ayağa kalkerken gülümsedi. "Herkes onun soğuk ve kibirli olduğunu söylüyor ama kendini sahte insanlardan böyle koruyor."
Gülümsedim. "Biliyorum ilk tanıştığımızda yüzüme bile bakmamıştı."
Gözlerimi şöminenin üstündeki resimlere çevirdim. Kardeşi ile mezuniyet fotoğrafları vardı. Gülümsedim. "Demek lise mezuniyetine kardeşinle gittin?"
Valerie birden annesine baktı. Annesi ise gülümsedi. "Rownie'nin Down Sendromu olmasından rahatsız olan birkaç anne vardı. Yani veli toplantılarına Rownie ile beraber gidiyordum. Bundan rahatsız olduklarını ve çocuklarını etkilediklerini düşünmüşler. Ben de Rownie ile gitmedim bir daha. O zamanlar ailemizin içine kapandığı dönemdi. Kendi ço-"
Birden durdu ve saçlarını karıştırırak ağlamasını frenlemeye çalıştı. "Kendi çocuğumdan utandım."
Valerie durumu toparlamak için derin nefes aldı. "Ben de kardeşimle mezuniyete gittim. Onu istemeyenlere karşı, biz buradayı demek için."
Belki gördüğüm en güzel kadın olabilirdi. Mavi gözleri çok şey anlatıyor, sayfalarca şiir yazabiliyor olabilirdi ama onun karakteri ve duruşu her şeyden öteydi.
Ben, aşık oluyorum onun sağlam duruşuna.
Annesi Valerie'ye baktı. "Ah ben, içki alacağım Valerie istiyor musun?"
"Hayır kan bağışlayacağım için içmiyorum."
Annesi kafasını salladı bana baktı. "Michael?"
"Hayır teşekkürler."
"Harold bana yardım etmek ister misin?"
Babası ve annesi mutfağa geçerken, Valerie bana baktı. "Anlatılmayan çok şey var Mike. Duvarlar çok şeye şahit oldu tıpkı,"
Birden durdu ve turtayı önüne çekti. Tabağı eline alıp koltuğa yaslandı. Kaşlarımı çattım. "Tıpkı ne?"
"Kendini bağışla."
Kaşlarımı çattım. Konudan konuya atlarken onu yakalayamıyordum. "Ne?"
"Benim ailem kardeşimden utandı. Ağlamaları ve çığlıkları ben duydum. Ailen, dostların ve sevdiklerin yanındayken onları itme."
Ona baktım ."Valerie bence artık her şey için geç. Gerçekten her şey karanlık geliyor bana."
Turtasını yerken garip sesler çıkarttı. "Hayat sana her zaman karanlık getirmez. Bazen ışıkları sen açmazsın Michael."
Bana baktı. "Ne dediğimi anlıyor musun?"
Her şeyi zorlaştıranın ben olduğu u söylüyordu. Kendimi karanlığa ben itiyordum. "Evet anlıyorum."
"O zaman uygala."
Ellerimi pantolonuma sürttüm. "Şimdi mi?"
"Evet yarım akıllı." Birden durdu. "Ya da boşver Mike. Sen bunları yapmak için çok korkaksın."
Dediği sözler üzerine hızlıca savunmaya geçtim. "Ben miyim korkak."
"Evet yapamazsın."
Sinirlendim. "İstesem yapacağımı biliyorsun Valerie."