BTS kalp SU [Park jimin]

NamJoon-ah'la JiMin den sohbet!

"Ne işin var burda, bu saate?"

"Gidicez ya yarın, gelmek istedim."

"Ha, a-anladım."

"Su,"

  Suratına baktım.

"Sen de gelsene?"

"Ben gelemem JiMin."

  Benden gelmemi isteme JiMin. Gelemem... benden nefret eden binlerce kız varken olmaz.

"Neden?"

  İsyan edercesine sordu.

"Neden mi? Benden nefret eden o kadar insan varken, gelemem. Canıma susamadım ben."

"Ama yarın ki konserde bununla ilgili açıklama yapıcam? Gel, işte."

"Bana olan nefretleri sence biticek mi? Ben olsam benden nefret etmeyi kesmem."

  Gözlerini kıstı.

"Kaçırırım seni. Bak ciddi söylüyorum. Tanrı şahidim olsun kaçırırım."

"Neden ya? Ne yaptım ki."

"Gelmiyosun."

"Gelemem Ji-"

"Su bak, inatla gel diyorum. Bi bildiğim var gel işte."

"Ya, zaten bilet alıcak param da yok. Annem birden gitmeme kızar. Bu çocuk oyuncağı değil öyle zırt pırt, sizin gibi buraya gidiyim buraya gidiyim deyip yapamam."

"Bilet parası mı? Bu kadar aptal olduğumu düşündün mü cidden? Ben biletini aldım bile!"

"Ne?"

"Evet, çantamda. Valizini hazırla hemen, hadi!"

"JiMin-"

"Su! Seni kaçırırım bak. Ya o kadar plan yaptım!"

"Ne planı."

"Gidince görürsün."

"Söylemezsen gelmem."

  Tabii ki giderim. Sadece, merak. Bilet falan almış az para değil ki. Gözlerini devirdi.

"Ya gelirsin, ya gelirsin. Başka seçeneğin yok."

"Emin misin? Gelmiyorum."

"Anlaşma,"

  Elini uzattı.

"Eğer gelirsen, bi şeyler yapabiliriz. Ama gelmezsen unut."

  Gözlerimi kıstım.

"Peki anlaştık."

  Uzattığı elini sıktım. Annemin yanına gidip azarımı yedikten sonra çantamı hazırladım. Jimin, beni evden sürükleye sürükleye çıkarttı. Kapıdan çıktığımızda koca kamyoneti gördüm. İçinde de Bangtan'ı. Kasaya çıkarken HoSeok yardım etti. Vee, TaeHyung? Canım bak ben geldim. Yanına geçim mi? Bütün Bangtan 'Hellooo!' diye bağırınca bende onlara 'hello!!' diye bağırdım. Beni aralarına aldılar ve kendi dillerinde sohbet etmeye başladılar. Önde Jin, Jimin, Suga, kasada da, ben, TaeHyung, JungGuk, HoSeok ve NamJoon vardı. Ben kenarda pısmış öyle otururken, NamJoon abiciğim bana doğru kaydı.

"Vatsap, görl."

  Ayh, sese bak.

"İyi işte- ay gud gud. Yu?"

"Mi tu."
 
  Peki.

"Sıkılıyo gibi görünüyosun."

"Azıcık. Dediklerinizi anlamıyorum ki."