BTS kalp SU [Park jimin]

ŞAKA

Masada otururken hala yanaklarım kıpkırmızıydı. Tae yine kulağıma eğilip sordu, Ji'nin bu yayvan sırıtmasına karşın.

"Ne yaptında affettirdin kendini? Ji çok triplidir, evet kin tutmaz ama..."

Gülümsedim. Haha, kim var lan senin karşında? Starbaks görlüm lan ben, adam ol.

Saçmalamalarım başladı lan. Çok mu kaçtı kan beynime anlamadım ki.

Eni iyisi susup saçmalamamak abi.

"Hiç, öyle birden."

Kısaca cevapla gitsin işte. Ama yok, illa ölü totosu gibi karıştırıcak.

"Yaa, tabi. Öylesine birden affedesi geldi, haklısın. Yedim ya bende."

Omuz silktim, yemezsen yeme lan. Açma satıyoz sanki, tövbe. Sonra Ji elini omuzuma atıp beni iyice kendine yasladı, yine mutlu suratıyla. Hayır, o suratı görünce bi şey oluyorum. Şey... ımm, böyle midem ağzıma çıkıyo, ordan götüme iniyo gibi. Sanki atlı atom karınca midemi kemiriyo falan. Az bi boğa kavgası gibi biraz.

"Arabanın kralını verseler Jimine binerim aq."

Sen ben sen saçmala, üstüne İngilizce saçmala. Bütün gözler bende tabi.

"Bunu... iltifat olarak mı almalıyım?"

Soru işareti gözleriyle baktı. Başımı olumsuz anlamda salladım, sonra olumlu anlamda salladım. Aslında panikten ne yaptığımı bile bilmiyorum.

"Eee, ortada diyelim."

Yapmadan gülümsemeye çalıştım.

"Öhhüm, Hava bi bozdu mu ya?"

Ji başını salladı,

"Evet, güneş bize bakıyo. Çok bozdu gerçekten."

Hayır abi niye şey yapıyosun ki. Çok güzel kıvırıyodum konuyu, öf.

Gözlerimi kıstım ve, 'sen bi sus' gülüşümü sergiledim. Gözlerini devirdi ve Şugi'ye baktı. Şugi efqarlııı, hüzünlüüü.

"Şugi ya, bu ne efqar? Kalk bro ayağa."

Bana baktı. Sonrada gözlerini kaçırdı. Sen hayırdır ya. Sen kime kaş göz yapıyon oloom
Jeeeyyyyhoooopp,

"Jeyhop, bu napiyo ya? Ne bu trip? Bak Şugicim sana bi öneri. Osho abim de bana önermişti, koy göte gitsiiiin. Yani o öyle dememişti de. Daha terbiyeli o."

Jimin,

"Yaa, öyle mi demiş?"

"Hee, kasmaya gerek yok."

Jimin kolunu omzumdan çekti. Ya ben rahattım öyle?

"İyi, seni terk ediyorum."

Benim gözler bi büyüyo. Aman Tanrım didim.

"Ney?! Ne?! Neden ulan?!"

Şaşırınca da saçmalarım.

"Ne diyosun, dalga geçme Jimin bak burdan bi koyarım şurdaki ağaçla evlenmek zorunda kalırsın ha!"

"Hadi dene, terk ettim seni."

Ciddi duruşundan dediğine inanmaya başlıyodum.

"Jimin, ne- neden ki."

Omuz silkti.

"Demek oyun oynuyodun ha?"

Başını salladı.

"Beni hiç sevmedin?"

Biraz durdu,

"Bu soruyu pas geçelim."