Park JiMin'in sevgilileri

484 16 5
                                    

"Aşkın çocuğu, hımm, bana bu şekilde hitap edebilirsin, sevdim."

Ulan piç, madem ingilizce biliyon niye uğraştırıp yoruyon benim Jiminimi?!

"Haa, ingilizce biliyosun sen?"

"Biraz"

"Yanlış kelime canım. Yanlış birazı kullandın."

"Ne?"

"Yok yok. Ee, never mind yani boşver cnm."

JungKook bakışlarını kaçırıp arabanın tavanına baktı. Bu sefer Jin döndü.

"Konu değiştirmeyi biliyosun"

"Abi bi arabadaki herkes mi ingilizce bilir ya."

"Ha?"
"Ha?"
"Ha?"

Üçüde aynı nada 'ha'ladı.

"Never mind gençler. You are don't understand ok?"

"Neyse"

Jimin tekrar konuya döndü.

"Gelelim NamJoon'a. Neden kafasına attın o koca parfüm şişesini?"

Tekrar piç smayl yaptım.

"Sana attıydım, dedim ya, yanlış gitti. Yoksa NamJoon'un yerinde senin olman gerekiyodu da işte!"

"Bana neden atıyosun ki? Benim ne suçum var?"

Anan var JiMin anan

"Boşver. Çekil inicem."

Yüzüm birden düştü. Suratıma baktı.

"Yah, sen beni kıskandın dün, bu yüzden dimi?"

Şaşkın bi tiple suratına baktım.

"Ben, seni? Ah, benim seni kıskanmaya hakkım yok ki. Sen koskoca Park JiMin'sin. Neyin olarak kıskanıcak mışım seni? Bi açıklasana, binlerce kızın ve mükemmel dansçılar varken neden seni kıskanıyım? Nerden çıkardın?!"

Geriledi.

"Peki. Neden şu an bu kadar kızdın?"

"Bana bunu demeni kaldıramadım belkide?"

"Sen A.R.M.Y değil misin?"

JungKook konuşunca ona döndüm.

"Öyleydim. Ama bazılarınız yüzünden vazgeçmeye karar verdim. Şimdi birinizden birisi insin ve ben de lanet olası boktan evime gidiyim!!"

Jimin indi. Bende arabadan indim ve arkamı dönüp bakıyo mu diye baktım. Kolunu arabanın kapısını üzerine koymuş arkamdan bakıydu önüme döndüm. Yurda gittiğimde Zeynepin dersleei bitmişti ve odada oturmuş telefonla uğraşıyodu. Kapıyı setrçe kapatıp kensimi yatağa attığımda bana döndü.

"NamJoon-"

"Zeynep, lütfen sus. Cidden, başım çatlıyo."

"Peki."

Biraz yatakta telefonumla oynadıktan sonra saat dokuza doğru üzerimi değiştirdim. Uykum olmadığı halde yatıp uyumaya çalıştım. Başarılı olamayınca kalkıp çalışma masasına geçtim. Bi resim kağıdı aldım ve bi şeyler çizmeye başladım. Uzun süre uğraştıktan sonra yarım resmi bi kenara attım ve not defterimi test kitaplarının altından çıkarıp yazmaya başladım...

JiMin,

Merak ediyorum da, acaba sen de bazen yaşamakta zorlanıyor musun? Aslında beni hayat dolu görüyorsun, ama herkesin bir iç yüzü vardır değil mi? Benim iç yüzüm, göründüğümün tersidir. Birkaç kelime yazmak, zihnini bunlara yormak... Belki de seninle ilgilenmek yerine ders çalışmalıyım. Ama beynim bunu isterken kalbim ters yönde ilerliyor, düşüncelerim sana dönüveriyor. Yaptığın gıcıklıklar beni deli ediyor ama bakışların beni eritmeye başladı. Korkarım, bir A.R.M.Y olmaktan çıkmaya başladım. Seni gördüğümde çığlık atıp sarılasım değilde, sadece suratını inceleyesim geliyor. Önünde saçmalıyorum aptallaşıyorum bazen, söylediklerim değişmeye başlıyor.

Değişiyorum...

Uzak durmandan korkuyorum JiMin. Seni görememekten korkuyorum. Sanırım artık bitti. Seni görebileceğimi sanmıyorum. Ama en azından, benimle bu anları yaşadığın için sağol. Bana bu heyecanı yaşattığın için sana çok çok teşekkür ediyorum.

Umarım seni görme fırsatım olur...

Kalemi kenara koyduktan sonra yazdıklarıma göz gezdirdim. Bi dolu budalalıktan başka bi şey değildi. Sadece saçmalıklarla dolu kelime israfı. Topakladım ve çalışma masasının köşesine fırlattım. Yerimden kalktım ve Zeynepe baktım, telefona bakıp bakıp sırıtıyodu. Biraz eğilip ne yaptığına baktığımda YoonGi'nin resimlerine bi uygulamadan bıyık falan eklediğini gördüm. Oda böyle eğleniyodu, zavallıcık. Tabi YoonGi buna göz kırpınca bunun devreler yandı o gün. Başımı olumsuz anlamda salladıktan sonra telefondan saate baktım. Veeee JiMin'in sevimli suratına merhaba deyin. Değiştiricem lan background'u. Telefona anime karakterli bi background koydum ve ekran kilidini kapatıp telefonu şarja taktım. Sonrada şarj olmak üzere kendimi yatağa attım ve tavanla bakışarak uyumaya çalıştım...



BTS kalp SU [Park jimin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin