Sevda / 4- İlk Heyacan mı Acaba?

118 9 0
                                    


Sabah, Nur Hanım güzel bir arabayla geldi ama eve girmedi. Şoförünü gönderip ona beni çağırttı. Annem bu kadının bu hareketine biraz bozuldu ama ses etmedi, kolundaki bileziğe keyifle baktı.

Nur Hanım'la büyük, her şeyin olduğu bir mağazaya gittik. Bana elbiseler denetiyor "Güzel ama şu daha güzel." diye başka bir şey beğeniyordu. Arada bir bana da soruyordu "Sen ne istersin?" diye. Hepsi benim için o kadar güzeldi ki zaten her şeye "Evet, sizin istediğiniz olsun." diyordum. Ben böyle dedikçe daha da gülümsüyordu. Ben böyle yaptıkça kafasında yarattığı gelin adayına muhtemelen daha çok benziyordum.

Sonunda alışverişimiz bitti, bir restorana yemek yemeye gittik. Hayatımda hiç yemek yerken bıçak kullanmamıştım. Nur Hanım bunu fark edince olgunlukla:

"Öğrenirsin, üzülme kızım." dedi. Yemekte biraz konuştuk, daha doğrusu bana arkadaşım olup olmadığını, düğüne kimleri çağıracağımı sordu. Hiç arkadaşım yoktu ki ama o, buna içten içe sevinmiş gibiydi. "Bundan sonra sen benim asıl kızım gibisin. Arkadaşın da annen de dert ortağın da benim. Biraz erken olacak ama bana "Anne." dersen çok sevinirim." dedi. Hâlâ inanamıyordum, yeryüzünde böyle bir insan olamazdı, kesinlikle melekti o. Usulca ama o kadar içten "Peki, anneciğim." dedim ki Nur Hanım bir kahkaha attı, "Evet, anneciğim daha güzel oldu, bunu daha çok sevdim." dedi. Sonra birden ciddileşti:

"Bak Sevda kızım, seninle gecemiz gündüzümüz beraber geçecek artık. Her evlilik her gün dört dörtlük geçecek diye bir şey yok. Nihayetinde hepimiz insanız. Üzüldüğümüz, kırıldığımız zamanlar oluyor ama aile içinde yaşanan aile içinde kalır, anlıyor musun? Şimdi bana küçük bir söz vereceksin: Karı koca olarak aranızda yaşayacağınız her ne varsa bunu en yakınına, annene bile anlatmayacaksın. Bunu yanlış anlama sakın. Emrah hayta, evinin yolunu bilmeyen, kadın düşkünü veya şiddet meraklısı bir insan değildir. Sana bunu evliliğinde huzuru bulman için söylüyorum. Bana güveniyorsun, değil mi? Şimdi söz ver bana."

Gerçekten tanışalı daha bir hafta bile olmamıştı ama Nur Hanım'a o kadar güveniyordum ki hiç düşünmeden "Söz!" dedim. "Senin soracağın bir şey var mı?" dedi Nur Hanım. Sormak istediğim çok şey vardı ama hepsi Emrah'la ilgiliydi. Bunları sorsam utanacaktım. "Hayır, anne yok." dedim.

"Güzel!" dedi. "Giderek ne kadar doğru bir seçim yaptığımı daha iyi anlıyorum. Fazla merak iyi değildir zaten aferin kızım."

Yemeğimiz bittikten sonra Nur Hanım, beni eve bıraktı. Şoför süslü paketlerin hepsini şaşkın ailemin gözleri önünde eve taşıdı. O kadar çok şey alınmıştı ki. Nur Hanım, bizim için bir servet demek olan o parayı bugün elbise ve ayakkabıya ödemişti.

Cumartesi gününü iple çekiyordum, Emrah'la tanışacaktım. Üç ay sonra da evleniyordum. Hayatım bir günde değişmişti. Evde herkes bana saygıyla, biraz da imrenerek bakıyordu. Babam aramıza fakir insanların zengin insanlara koyduğu o saygı mesafesini koymuştu. Ömer de ondan etkileniyor, benden bir şey isteyemiyordu. Annemse beni kıskanıyordu. Evet, belli etmese bile beni kıskanıyordu. Onun asla sahip olamayacağı şeylere sahip olacaktım. Özlem her zamanki gibi sıcak ve sevimliydi. Ben de bu anların tadını çıkarmaya başlamıştım.

O hafta cumartesi gelmek bilmedi. Çok heyecanlıydım, elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Ya Emrah beni beğenmezse ya ben Emrah'ı beğenmezsem? Ya rüya sona ererse? Kaşı gözü nasıldı? Nasıl bakıyordu? Üniversiteye gidiyordu, aynı zamanda babasıyla çalışıyordu. Üniversitede bir sürü kız arkadaşı vardır, neden onlar değil de ben? Tamam, biz inançlı insanlardık ama onlar kadar da mutaassıp değildik. Her sene orucumuzu tutardık ama namaz kılan yoktu içimizde. Babam gerçi cuma namazlarını kaçırmazdı ama o kadar. Ne vardı bende olan? Ne vardı Emrah'ta olmayan da benim gibi biriyle tamamlayacaklardı? Bunları düşündükçe içime sıkıntılar giriyordu. Öyle aman aman güzel de değildim ki Emrah ilk görüşte âşık olsun. Aklımdan "Ya Emrah'ı beğenmezsem?" düşüncesi bile geçiyordu. Beğenmesem ne olacaktı ki? Sanki şu bir haftadır varlığımın farkına varan babam bana fikrimi mi soracaktı? Zaten beğenmesem evde kesin yaşatmazlardı beni. Öldürmezlerdi ama kendimi öldürene kadar bana hem sözlü hem fiziksel işkence ederlerdi. Benim müstakbel damadı beğenmeme lüksüm yoktu yani. Bu şimdiye kadar başıma gelen tek güzel olaydı. Hele mahalledeki diğer kızları düşündükçe... Evet, gerçekten şans içlerinde en güzellerini bile es geçip bana gülmüştü.

ÜÇÜNCÜ ÇOĞUL YALNIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin