Bölüm 7

700 455 87
                                    



Arsızca göz kapaklarımdan içeriye girmeye çalışan güneş ışınları sayesinde bir gözüm açık bir gözüm kapalı bir şekilde ayağa kalktım.

Çok yorgundum.
'Üstümden vinç geçmiş gibi hissediyorum' diyenleri şimdi tam anlamıyla anlayabiliyordum
Üstelik saat daha sabahın sekilirdi. Hangi münasebetsiz açmıştı ki bu perdeleri diye düşünürken karşımda pis pis sırıtan Erin ve Lisayı görmem bir oldu.

" hadi kalk bakalım uykucu! Sabah oldu."

" sabah mı oldu?"

Parmağımla Erin'i gösterirken Lisaya;

" Sabah mı oldu dedi o(?)
Ne sabahı yasa...
Saat daha sekiz, bu saatte insan evladı uyandırılır mu hiç!"

Yüzlerinde burukça bir gülümseme oluşmasıyla kırdığım potu anlamam bir oldu.
Bugün gidiyorlardı
Uyku sersemliğimden hatırlayamamıştım.

"Şimdi mi? Çok erken değil mi?"

" eeee, napalım?
Yolcu yolunda gerek."

" herkes uyuyor kimseyi uyandırmak istemedik. Tabi senin dışında...
Vedalaşıp gideceğiz ve sende uyumaya devam edeceksin tamam mı?"

Lisa yine sakin ve emir verici konuşmasına başlamıştı. Açıkcası onun sözünün üstüne söz söylemek biraz cesaret istiyordu. Çünkü o her zaman dediğini yapardı.
Gerekirse hile ve cebren ile...

" kızlar, şimdi gitmeyin! Birlikte kahvaltı yaparız, sonra da hep birlikte çıkarız. Lütfennnnnn!"

Gözlerimi yavru kediler gibi yapmıştım. Ama bunun işe yaramadığı ikisinin de yüz ifadesinden anlaşılıyordu.

"Offf, tamam hadi gelin buraya."

Kollarımı açmamla ikisnin de yatağıma zıplaması bir oldu. Bir an deprem oluyor zannettim.

" buradan kaçmakla benden kurtulacağınızı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz."

" Erin desene başımız belada. Bir türlü kurtulamıyoruz şu kızdan."

" hahahhaha! Kurtulmak isteyen de kimmiş."

Birbirimize  sıkıca sarıldıktan sonra yavaşça ayrıldık. Lisa odamdan dahi dışarı çıkıp onları yolcu etmeme izin vermedi. Öyle olursa daha çok üzülürlermiş.

Bu fikre karşı çıkmadım çünkü ayrılıkları hiç sevmezdim ve her seferinde ağlardım.

Onlar odadan çıkasıya kadar da bütün gözyaşlarımı tutmuştum. Son kez ikisini de öptükten sonra koşarak pencereye doğru gittim.

En azından onları buradan yolcu edebilir ve bir yandan da doyasıya ağlayabilirdim. Gözyaşlarımı buradan göremezlerdi.

Çağırdıkları taksi gelmişti.
Valizlerini de yerleştirdikten sonra taksici yerine geçip arabayı çalıştırdı. Arka camdan onlar bana, bende onlara deli gibi el sallayarak görüş alanımdan çıktılar.

Şimdi kendimi tam anlamıyla yalnız hissediyordum.
Bedenimden ruhum çekilmişti sanki.
Kocaman bir hiç gibiydim.

Ceren'den sonra birazcık kalan yaşam enerjim, Erin ve Lisa'nın gitmesiyle yok olmuştu resmen.

Boş boş yatağımda uzanıyor, nereye bile baktığımı bilmeden bir yere odaklanmış bakıyorum.
Hiç bir şey düşünemiyorum.
Ne yapmalıyım, ne yapmam gerekiyor bilmiyordum. Tek bildiğim bu duyguya alışık olduğumdu.
O günden sonra her gün bu duygularla boğuşuyordum.
Boşluktaydım.
Bu yüzden gözlerimi kapatıp biraz da olsa sakinleşip kendime gelmeyi denedim. Sonra var gücümle banyoya yöneldim ve buz gibi olan suyu açtım. Ancak o beni kendime getirirdi. Ancak o şekilde bundan kurtulurdum.

BENİM ADIM EYLÜL #WATTYS2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin