2-Beklenmeyen Teklif

4.1K 181 105
                                    

Medyadakiler Perrie ve Taylor...

MODEST: Normalde 1D'nin yapım şirketi fakat hikayede bir tür konservatuvar olarak düşünebilirsiniz. Güzel Sanatlar Akademisi yani :)

-

Günümüz

New York'un sıradan-hatta belki de fazla sıradan- günlerinden biriydi. Sabah evden çıkarken Harry kendini oldukça bezmiş ve de bunalmış hissediyordu. Aslında böyle hissetmesi bile çok saçmaydı. Yirmi yaşındaki bir öğrencinin sahip olması gereken her şeye sahipti. Hatta gerekenden daha fazlasına bile sahip olduğu söylenebilirdi. Yine de, içindeki bu boşluk hissi bir türlü gitmek bilmiyordu. Mutsuz bir insan olmuştu. Şikâyet eden ve sürekli homurdanan...

Üzerindeki siyah deri ceket aniden fazla gelmeye başlayınca çıkardı. Hava bile, onunla alay etmek istercesine sürekli değişiyordu. Evden çıkarken yağmurlu olan gökyüzü, o dışarı çıktıktan sonra günlük güneşlik olmuştu.

Ben tersim ya, hayatta bana ters!

Homurdana homurdana ilerlerken okulun kapısına geldiğini ancak fark edebilmişti. Ceketini sol eline aktardıktan sonra güvenlik görevlisine selam verip içeriye geçti.

Okulunu her şeye rağmen çok seviyordu. Hem nasıl sevmezdi ki?

Buraya girebilmek için canını dişine takıp sürekli çalışmıştı. Her dönem sadece yirmi kişi alan seçkin okulları sanatsever öğrencilerin hayalini süslüyordu.

MODEST'de sahne sanatları okuyordu. Söylerken bile içi gururla dolmalıydı...

Ah, dolmalıydı demek yanlıştı aslında. Dolardı daha doğru bir kelime olacaktı çünkü şu anda, bin bir zorlukla girdiği okulu bile ona neşe veremiyordu.

Okulun içindeki büyük kafeteryaya doğru yöneldi. Dersten çıkan her insan, hangi bölümden olursa olsun mutlaka buraya uğrar ve bir bardak kahve içerdi.

İçeri girdiği anda ortamı gözleriyle taramaya başladı. Tanıdık bir sima arıyordu ki sarı bir başın ona el salladığını görünce gülümsedi.

Yavaşça Niall'a doğru ilerlerken ondan, gerçekten de hoşlanmaya başladığını düşünüyordu. Altı aydır aynı evde yaşıyorlardı ve şimdiye kadar herhangi bir yanlış hareketini görmemişti. Aynı zamanda okuduğu bölümde bulduğu tek normal insan olduğu da söylenebilirdi çünkü bölüm arkadaşları gibi hırstan gözü dönmüş ya da yapmacıklıktan her an ölebilecekmiş gibi davranmıyordu.

İçten, sevecen ve herkesle anlaşabilen bir insandı. Ayrıca çok da yakışıklıydı. Sarı ışıltılara sahip boyalı saçları, mavi gözleri ve kaslı vücudu ile gün içinde sık sık iç geçirmesine neden oluyordu.

Tanrıya şükür; o da eşcinseldi ve onun yanındayken kendini dizginlemek zorunda değildi.

Yakışıklı adamın omzunu pat patladıktan sonra hemen yanına oturdu.

'' Niall, beni şaşırtıyorsun! Yine sosyal bir aktivite ile kendini kaybettiğini düşünmüştüm. Seni okulda görmek benim için büyük şans!''

''Hazza, kalbimi kırdın. Ben, okulumu her zaman sevmişimdir. Güya birde aynı evde yaşıyoruz. Görüyorsun değil mi, Perrie? Beni hiç tanıyamamış.''

Niall, göz kırpıp sırıtmıştı. Bol gülüşmeli ve cilveleşmeli konuşmalardan sıkılmış olduğu belli olan ve tam karşılarında oturan pembe saçlı kız ise hafifçe öksürüp kendisine yöneltilen soruya burun kıvırdı.

TELL ME THE TRUTH (Larry-Ziam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin