7-Senden nefret ediyorum!

2.7K 147 68
                                    

Medyadaki Barbara! İlk bölümle olan bağlantımız bu bölümle birlikte sona erdi. Keyifli okumalar :)

-

''Harry, daha fazla içemezsin. Ver şunu bana!''

Sinirle parlayan çimen gözlerini, tepesinde dikelen gence çevirdi. Niall, birasını almaya çalışıyordu.

''Rahat bırak beni!''

Yavaşça yanına oturan gencin yardımcı olmak istediği belliydi fakat şu anda bunu umursayamazdı.

''Bak, tüm bunların nede-''

''Beni yalnız bırak!''

Niall, her şeyi görememişti. Sadece Louis'in yaptığı son hareket sırasında salona girdiği için boncuk gözleri bir süredir anlayışla onu kontrol ediyordu. Bir an olsun yanından ayrılmamıştı. Sürekli iyi olup olmadığını soruyordu.

Birasını sertçe kafasına dikti.

Louis!

Onu öldürecekti! Pislik herif hayatının en büyük utancını yaşamasına neden olmuştu. Sanki alelade bir kızı, iddia sonucu tavlamaya çalışmış; başarınca da bunu, herkese o iğrenç gülümsemesi ve el işareti ile ilan etmişti.

Haksızlık yaptığını savunan iç sesini duymamaya çalıştı. Siktir!

Louis iğrenç filan olamazdı. Tanrının cezası çok yakışıklıydı ve şu an bile dudaklarının zonklamasına neden olacak şekilde onu öpmüştü.

Peki ya sonra?

Alkışlar devam ederken gidip bir sürü güzel kızın ortasına oturarak, onlara öpüşme tecrübelerini anlatmaya başlamıştı. O ise koca bir aptal gibi salonun ortasında öylece dikilmişti. Louis ona dönüp bakmıyordu bile. Gerçi o da kimsenin yüzüne o an için bakamamıştı. Neyse ki Niall imdadına yetişip ortadan çekilmesini sağlayarak onu bir yere oturtmuştu da girdiği şoktan çıkabilmişti. Daha sonra da hemen döneceğini söyleyen ev arkadaşı yanından uzaklaşıp şimdi de geri dönmüştü.

Yan yana oturuyorlardı fakat yarım saat önceki durumlarına göre oldukça farklı bir haldeydiler. Yarım saate koca bir sene sığdırmışlardı sanki.

''Harry, sakinleşmeye çalış ve onu izlemeyi bırak. İnsanlar sana acımaya başlayacak!''

Birasını hırsla içip ardından metal kutuyu buruşturdu. Öfkesini kontrol etmek git gide zorlaşmaya başlamıştı.

''Onunla işim bittiğinde kimse bana acımayacak. Merak etme!''

''Şu an kızdığın için böyle konuşuyorsun. Louis, senin arkadaşın.''

''Dudaklarıma susuzluktan ölüyormuş gibi saldıran, bana kendini delicesine bastıran ve salonun ortasında soyunup sevişmeyi istememe neden olan bir arkadaş! Evet! Ne harika değil mi?''

Çok fazla içtiğini düşünüyordu, gereksiz yere saçma sapan konuşuyordu ve hala insanları düşünüyordu. Kimin umurundaydı ki? Üzgündü işte o kadar! Belki de daha fazla içmeliydi?

Niall ile ilgili harekete geçme kararını da çoktan rafa kaldırmıştı. Yanındaydı ama Harry, onun varlığını zar zor algılıyordu. Zihni tamamen Louis ile dolmuştu.

''Çok fazla içtin! Kendinde değilsin!''

''Umurumda değil! O da içiyor. Bir şişe viskiyi yarıladı.''

Gözlerini ondan ayırmalıydı. Aptalca davranıyordu. Kafasını kucağına bıraktığı alımlı kızdan ve uzandığı yerden bir an için uzaklaştıran arkadaşıyla göz göze geldi. Maviler uzun sayılabilecek bir süre ona takılı kalsa da Louis hemen göz temasını kesmişti. Kucağında yattığı kıza bakışlarını çevirip üstüne üstük bir de seksi bir şekilde gülümsedi.

TELL ME THE TRUTH (Larry-Ziam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin