20-How to be a heartbreaker?

3K 126 69
                                    


How to be a heartbreaker?

(Nasıl kalp kıran olabilirsin?)

Boys, they like a little danger

(Erkekler, onlar küçük birer tehlikedir)

~~~

''Oda arkadaşın gelirse ne olacak?''

Yurt odasını kilitleyen gencin, ona arkası dönüktü.

''Mark partiye katılacak.'' dedi Liam boğuk bir sesle. ''Sabaha karşı döner.''

Aslında bunu önemsemiyordu. Sadece sormak istemişti. O hayatına girdiğinden beri tedbirli davranmaya o kadar çok alışmıştı ki şu saatten sonra hiçbir şeyi umursamayışı kendisini bile şaşırtıyordu.

Tıpkı şarkıda söyledikleri gibiydi. Yarışma bitip kulise geçtiklerinde kimse birbirinin yüzüne dahi bakamamıştı. Konuşmadan, sadece ayakkabılarını giyip aceleyle çıkarlarken üzerlerini dahi değiştirmemişlerdi. Sabredemeyecek kadar heyecanlılardı.

Liam, yavaşça ona doğru dönünce bir süre sadece birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Odanın loş ışığında, onun kahvelerini seçemiyordu. Net olarak görebildiği tek şey delicesine sevişmek istediği adamın yavaş yavaş şahlanan ereksiyonuydu.

''Korkularına ne oldu?'' dedi Zayn alayla. Onu sinirlendirmek istemişti.

''Amaçsızca seks yapmaktan sıkılmış olamaz mıyım?'' dedi Liam ona yaklaşırken.

Hesapta olmayan bir şekilde sinirlenen kendisi olmuştu. Geçmişi onu ilgilendirmemeliydi fakat Liam'ın yaşadığı deneyimleri her duyduğunda midesine sert bir yumruk yemiş gibi oluyordu.

''Az sonra yapacağımızın bir amacı olacak mı?'' diye sordu kolundan tutup onu sertçe kendisine çekerken.

Liam da hızla belini kavrayıp vücudunu ona bastırdı. Dudakları aralıktı ve birbirine sürtünüyordu. Öpüşmemek için verdikleri savaş gerçekten acınasıydı.

''Seninle yaptığım her şeyin bir amacı var.'' demişti kumral beden başını hafifçe uzaklaştırarak.

Zayn, kalp atışlarının hızlanmasının suçunu odadaki cinsel gerilime bağlamaya karar verirken Liam'ın söylediklerinden etkilenmesi mümkün değildi.

''Bana kör kütük âşık oldun sanırım?'' diye sordu alayla. Anında pişman olmuştu çünkü kahverengiler hayal kırıklığı ile yanıp söndü.

''Evet!'' Liam dudaklarına tekrar yaklaşıp hırsla mırıldandı. ''Tenine âşık oldum. Asla bırakamadığım bir uyuşturucu gibisin! Beni yavaş yavaş zehirliyorsun.''

Bu kadar sohbet yetmeliydi. Aslında ona birçok şeyi itiraf ettirmişti. Hızla karşısındaki dudaklara kapandı. Bir eliyle kumral saçları kavrayıp öteki eliyle de ona sarılmıştı.

Liam, hiç vakit kaybetmeyerek ağzını araladı. Tadını almak isteyen diline geçiş izni vermişti. Saçlarına dolanan parmaklar onu kendisine çekti.

Islak ve yoğun öpücüklerin yarattığı boğucu havada, şimdiden terlemeye başlamışlardı. Uzunca bir süre öpüşmeye devam ettiler. Liam kendisini sertçe ona bastırıyor, birbirine sürtünen erkeklikleri ikisinin de acıyla karışık bir zevkle inlemesine neden oluyordu.

Dudaklarını çekip gözlerini aralayarak karşısındaki istekli yüze baktı. Alışkın olduklarından çok farklıydı. Köşeliydi, pürüzlüydü, sert hatlara sahipti ve onundu. Bir erkeği bu kadar çok isteyebileceğini; daha da önemlisi ona muhtaç hale gelebileceğini asla düşünmezdi...

TELL ME THE TRUTH (Larry-Ziam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin